Öğr. Gör. Dr. Taner EROL
Bolu Kartaltepe’de Yangın Faciası: Ne Ders Aldık?
Türkiye, teknolojik atılımları, dış siyasetteki etkinliği ve bölgesel gücünü her geçen gün artıran bir ülke olarak dünya sahnesinde dikkat çekiyor. Ancak Bolu Kartaltepe’de yaşanan yangın faciası, ülkemizin başka bir gerçeğini acı bir şekilde yüzümüze çarptı: Hukuk kurallarının, yönetmeliklerin ve iş güvenliği standartlarının eksikliği. Bu elim olay, gelişmiş bir ülkeye, iş dünyasına ve topluma yakışmayacak türden ihmalleri ve sorumsuzlukları gözler önüne seriyor.
Yangında hayatını kaybeden onlarca vatandaş ve yaralanan birçok kişi için üzüntümüz derin. Ancak bu üzüntü, sorumluların hesap vermesi ve gerçek bir adaletin tesis edilmesi için yeterli değildir. Türkiye'de iş kazaları veya büyük facialar sonrası aşina olduğumuz tablo yine değişmedi: İlgili kişi ve kurumlar sorumluluk almak yerine birbirlerini suçlama yarışına girdi. Gerçek bir kriz yönetimi beklerken, suçlama ve siyasi çekişmelerin gölgesinde adalet talebimiz bir kez daha zedeleniyor.
Nepotizm ve İhmallerin Bedeli
Bu faciada, iş güvenliği ve ruhsatlandırma süreçlerinde açıkça görülen eksiklikler, denetim mekanizmalarındaki yetersizliklerle birleşerek büyük bir trajediye yol açtı. Nepotizm ve liyakatsiz yönetim anlayışı, sadece ekonomik değil, aynı zamanda insani bir yıkımın da zeminini hazırlıyor. Evrensel iş güvenliği standartlarını uygulamayan kişi ve kurumlar, tarih önünde asla aklanmayacaklardır. Bu ihmallerin bedeli, yanarak ölen canların ağırlığını taşıyacaktır.
Sorumluluk Kültürünün Eksikliği
Bolu Kartaltepe’deki yangın, benzer olaylarda sıkça karşılaştığımız bir sorunu bir kez daha gün yüzüne çıkardı: sorumluluk kültürünün eksikliği. Güney Kore, Japonya veya kuzey Avrupa ülkelerinde yaşanan benzer bir faciada, sorumlular çoktan gereğini yapmış, topluma karşı hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmiş olurlardı. Ancak ülkemizde böyle bir tutumu hala görememekteyiz. Bu durum, toplum olarak etik değerlerimiz ve sorumluluk bilincimiz konusunda ciddi bir sorgulama yapmamız gerektiğini gösteriyor.
Empati yapamayacağımız bir durumdur böyle bir trajedi. Yetkililer veya sorumlular ne yaparsa yapsın, bu acının telafisi olmaz. Ancak kendi adımıza ders alıp gerekeni yapabilmek gerekmez mi? Bu soru, izahtan vareste bir durum değil midir?
Toplumsal Bakış
Yangının yaşandığı otelde, can pazarı yaşanırken kayak pistinde tatiline devam eden insanlar olduğu iddiası, başka bir tartışmaya neden odu. Kayağa devam edenler elbette beni de rahatsız etti. Peki aynı yerde biz olsaydık, gerçekten tası tarağı toplayıp yas mı tutardık, yoksa “olan oldu” deyip tatile çaktırmadan devam mı ederdik? Onca verilen parayı görmezden gelip bavulu toplamış olur muyduk?
Şahsen benim arzum bunu yapabilme iradesine sahip olmak. Ancak bunu yapmayıp başkaları üzerinden ahlak geliştirmek de doğru değildir. Bugün tatiline devam edenleri eleştirenlerin bir kısmı aynı tutumu sergileyebilirdi. Ahlak, herkes için aynı türküyü söyler; biri için farklı, diğeri için farklı olduğunda toplum daha patolojik bir hale gelir.
Gönül ister ki herkes aynı duyarlılıkta olsun, derin elem içinde bulunsun ve orada tatil yerine yas tutsun. Bunu herkesin yapmadığı bir yerde toplum, arzu ettiğimiz hassasiyete ulaşabilir mi? Bu da tartışılması gereken bir durum değil midir? Zengin-fakir ayrımı üzerinden oluşan kutuplaşmalar ve trajediler karşısındaki duyarsızlık, insanlığımızın köreldiğinin bir göstergesi değil midir? Bu durum, “Narin” olayında olduğu gibi, insan fıtratına uygun hareket edilmediğinde toplumun kendi değerlerini nasıl tükettiğini hatırlatıyor.
Kriz Yönetimi ve Devletin Rolü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olay yerine gitmesi ve sürece müdahil olması önemli bir adımdır. Bu adım, yalnızca kriz masası oluşturulmasıyla sınırlı kalmamalı; gerçek sorumluların tespit edilmesi ve cezalandırılmasıyla devam etmelidir. Eğer bu facia, sorumsuzlukların ve ihmalin cezasız kaldığı bir olay olarak tarihe geçerse ne yangınlardan ne de iş kazalarından ders alabileceğiz.
Şu an için 11 kişinin gözaltına alındığı olayda otel ile ilgili soruşturma devam ediyor. Tüm kusurların tespit edilmesi sonucunda eminim ki gereği yapılacaktır. Ancak burada önemli olan, bu vahim olaydan ne ders alınacağıdır. Umarım bu olay unutulmaz ve bundan sonra işletmeler gereğini yapar; yapmayanları da ilgili kurumlar denetler.
Son Söz
Bolu Kartaltepe’deki yangın, sadece bir otelde çıkan yangından ibaret değildir; toplumsal sorumluluğumuzun, devlet mekanizmalarının ve bireysel duyarlılıklarımızın test edildiği bir olaydır. İlgili herkesin bu acı olaydan gereken dersi alarak iş güvenliği ve denetim mekanizmalarını yeniden ele alması elzemdir. Toplum olarak ise insanlığımızı, vicdanımızı ve etik değerlerimizi yeniden sorgulama zamanıdır. Allah, bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın.