Geçen hafta Göztepe maçında bu açık ve net bir şekilde görüldü ki; kendi sahamızda aldığımız bir puana en az Göztepe kadar sevindik.
 

Bu maç ve bundan önceki maçlarda bir kez daha açık ve net bir şekilde gördük ki, bu takımın golcüsü yok!.. Golcüsü olmayan bir takımın devre arasına kadar ne yapabileceği endişesini şimdiden taşımaya başladık.
 

Maça gelecek olursak: İlk yarı tamamen mahkum oynadık. Rakip sağlı sollu her tarafımızı adeta hallaç pamuğuna çevirdi. Tek ciddi atağımız 30. dakikada Aminu Umar sert vurdu üst ağları sıyırarak auta çıktı.
 

Rakip ne yaptı İleri uçtaki adamları kalemizi şut bombardımanına çevirdi. 4 dakika arayla 2 gol kazandı. 2. Dak. da Muhammet Demir soldan gelene ortayı kalecimizin altından filelere gönderdi. Tam kendimize geliyorduk ki; bu defa sağdan Patrik sert bir şekilde geldi, golünü attı, tebrikleri kabul etti ve elini kolunu sallaya sallaya sahasına gitti.
 

İkinci yarı Ç. Rizespor da ciddi kıpırdanmalar gördük. Ancak golcüsünün olmayışı işi iyice sapa sardı. 65. Dakikada Samidio ile kazandığımız gol sonrası ciddi şekilde umutlandık ama, sonunu getiremedik. 
 

Santrafor olarak Marko Scepovici kim aldı bu takıma? Çok aradınız mı bu ada mı? O da yetmiyormuş gibi 83 dakika sahada tuttunuz. İsmail Hoca!… onun yerine Samidio; ya da Sasse ile başlayamaz mıydın.  76. Dakikada rakip kaleye giren topumuzu bile kesti. Atacağımız gole engel oldu. Adam ne yapacağını, nerde duracağını bilmiyor ki!...
 

Ama ne oldu sonra?… 83. dakika tahammül ettiğin bu oyuncuyu oyundan alırken, tam sahanın kenarına geldi ki, seyirci tarafından yuhlandı. Yuhlattınız bu futbolcuyu. İyi mi oldu? Valla onun hiçbir futbol adına suçu günahı yok.

Onu yuhlayan seyirci, dolayısıyla İki Kartalı da yuhlamış oldu. Doğru mu? Ama Siz bunu hak ettiniz.
 

Sonuç olarak: Bu takımın son iki haftada kendi sahasında kaybettiği 5 puanın vebali Başkan ve Teknik direktör KARTALLARINDIR…

En kısa sürede toparlanması temennimizdir. Aksi halde gidişatın sonu hüsran olabilir.

Bizden söylemesi…