Bu mağlubiyete az da olsa İsmail Kartal'ın katkısı olmuştur. Şöyleki, Ç. Rizespor iyi kapanan, hücuma çabuk çıkan bir ekip. Sıvassipor'a geçen hafta bu taktikle kök söktürmüştü. Beşiktaş'a karşı aynı taktiği uygulayarak oyuna başladı. Ancak; "papaz her zaman pilav yemez".. Karşında 4 haftadır galip gelemeyen, 5 gün önce hocasını değiştiren bir Beşiktaş vardı.

Gördük ki, daha henüz oyunun başından itibaren  Kartal'a karşı dediğim gibi aynı taktik. Gerçi Beşiktaş bu durum karşısında Ç. Rizespor'u defansını açmakta oldukça zorlandı.

İlk yarı Ç. Rizespor aşırı derecede kapanınca, oyun üstünlüğü rakip takıma geçti.

Ancak Kartal risk aldı. Oyunu ileri taşıdı. Eğer ki Umar Aminu'nun o yüzde yüzlük iki çok net gollük pozisyonları, biri direkten döndü, diğerini auta göndermeseydi, sonuç hiç de böyle olmayacaktı.       Adeta seyirciye saç baş yoldurdu. Oyunun sonlarında yoruldu. İsmail Kartal onu oyundan alıp, yerine yan sasse yi oyuna almalıydı.

Sonuç olarak: Bu maça daha takılmanın hiç bir anlamı yoktur. Günahıyla, sevabıyla bu maçı unutmak lazım. Ancak derste çıkarmak lazım. 

Ç. Rizespor'un hakkını teslim edelim. İyi mücadele etti. Skoda ile bir de gol buldu. Bir çok gol pozisyonlarına girdi. Ancak bu bir hava ve güç meselesi. Beşiktaş bunu yeni hocasıyla iyi becerdi ve kazandı. Tabii ki bu galibiyetle Beşiktaş kötü gidişatına da dur demiş oldu.

Hakemler için ise tek cümle yeterli. Maçın başından sonuna kadar bütün takdir haklarını Beşiktaş'tan yana kullandı.