Hükümet doğru bir iş yapar, ben de doğru yaptı derim; muhalif çizgidekiler "vay seni iktidar yanlısı yalaka" diye hakaretamiz ifadeler kullanır. Hükümetin bir kusuru ya da yanlışını yazdığımda ise iktidar cenahından "hayırdır, muhalefete göz mü kırpıyorsun?" ithamları ile karşılaşıyorum. Yahu bir insan eğriye eğri, doğruya doğru diyemez mi bu ülkede?

Değerli okurum; meselelere sırf tarafgirlik nazarı ile bakarsak kendi geleceğimizi inşa etmede yapboz yaşar, zaman kaybederiz.

Elbette ki doğruyu destekleyecek, eğriyi düzeltmek için eleştirilerimizi arz edeceğiz. Gemimizin selamete ulaşmasının yolunu burada gördüğüm için çizgim dün de böyleydi, bundan sonra da aynı çizgide olacağım inşallah.

Şu sıralar gerek sınavlar, gerek yerleştirmeler, gerek öğretmen atamaları, gerek yeni eğitim-öğretim sezonunun başlaması vesilesi ile özellikle tarihsel zamanı değerlendirmek adına, içimi en çok yaralayan eğitim ve istihdam enkazını gündeme taşımak, bu konudaki fikirlerimi kamuoyuna arz etmekte haksız mıyım?

Değerli okurum, takdir senindir.

77 milyonluk koca bir devletiz çok şükür. Böylesi bir nüfusla ilgili her türlü hesap ve planlama çoktan yapılmalıydı. Çiçeği burnunda Cumhurbaşkanımız Erdoğan belli bir planlamaya istinaden 3 çocuk talebini ısrarla dillendiriyor ama sırf doğum oranlarını arttırmak problemleri çözmüyor, bilakis arttırıyor. Plansızlık bugün, genç nesillerimize akıl almaz trajediler yaşatmaya en acımasız haliyle devam ediyor.

Devletimiz öncelikle sektörleri bazında derin bir ihtiyaç analizi yapmalı, bunu hem yerel hem genel olarak yapmalı. Her bir birey kabiliyet ve ehliyetine göre temel eğitimden itibaren ilgili sektöre kanalize edilmelidir.

Sırf üniversite mezunu genç nüfusa sahip olayım diye istihdam mağduru milyonlarca gençliği heba etmek yerine üniversite ve bölüm kontenjanlarını sınırlı tutarak çok daha nitelikli bir eğitim ile ehliyeti sağlam yetişmiş bir gençlik çok daha isabetli olmaz mı?

Ortaöğretim kurumlarının önemli bir kısmını hayatilik ilkesi doğrultusunda çırak yetiştiren, teoriden ziyade pratik eğitimi ön planda olan yeni bir sistemle zamanımızın şartlarına uygun hale getirmek gerekir.

Böylece gençlik, gelecek kaygısı yaşamadan hayata katkı sağlayabilecekleri alanlarda hem ailelerine, hem millete, hem de devlete hizmet etmiş olacaklardır. Dahası eğitimi sınav endeksli net ve not saçmalığından arındırmış olunacak ki öğretimin gerçek ruhu ortaya çıkmış olacaktır.

İşte bütün bunları tespit edecek, çözümleri temin edecek, gerekli tedbirleri alacak, istatistik ve analizlerini yapacak, planlamalarını yürürlüğe koyacak etkili ve yetkili bir bakanlık olarak Personel İstihdam ve Planlama Bakanlığı kurulmalıdır. Asla ve asla formaliteden ibaret bir kuruluş olmamalıdır.

Bugün milletimiz ve devletimizin geleceği adına atılabilecek en kritik adım bu çerçevede olacaktır. YÖK ve Meslek Örgütleri dahil olmak üzere bir çok bakanlıkla müşterek çalışmalar yürütmesi gereken bir bakanlık olarak Personel İstihdam ve Planlama Bakanlığı ciddi bir ihtiyaçtır.

Bu ihtiyacı görmek için çok zahmet etmemize gerek yok. Etrafımıza şöyle bir göz atmamız yeterlidir. Milyonu aşkın istihdam bekleyen üniversite mezunlarımız var. İstihdam edilenlerin önemli bir kısmı liyakat ve ehliyetlerine uygun sektörlerde değil. Bir kısmı taşeron firmaların temizlik işçisi maskesi altında, kimisi asgari ücretlerle eften püften işlerde, kimisi özel sektörün sömürgesinde çalışmaktadırlar. 

İşaret ettiğim sorun, modern bir planlama ve istihdamla sonuçlandığında insan kalitemizdeki bariz artış her yönü ile gündemimize ve geleceğimize pozitif yansıyacaktır.

Şimdi neden Personel İstihdam ve Planlama Bakanlığı dediğimi anladınız sanırım.  

62. hükümetin kurulacağı şu günlerde çiçeği burnunda Cumhurbaşkanımıza ve çiçeği burnunda Başbakanımıza saygıyla duyurulur.