Ahmet ÇİÇEK
Kutsalların Gölgesinde Çirkin Savaşlar
Allah milletimizi korusun, koruyor da… Yoksa bu kadar hain, işbirlikçi, lobici, menfaatperest, prensip ve ahlak yoksunu mihraklara rağmen ayakta durmaya nasıl devam etsindi.
Bir netice alabilmek için dini de bayrağı da hukuku da insan hayatını da kullanacak garabete çattık maalesef. Kutsalların gölgesinde çirkin savaşlar yapılıyor.
Bir densiz çıkıp bayrak indiriyor, herkes onu konuşuyor. Bayrağın indirilmesinden ziyade bu olayın gündemde tutuluşu büyük talihsizlik. Keşke bu tür hadiseler olduğunda hiç olmamış gibi gündem dışı bırakılsa. Gündeme geldikçe pekiştiriliyor, cesaret ve güç teşviki alıyorlar. Hâlbuki hiç iltifat edilmese bir netice alamayacaklar ve zamanla bu tür provakatif teşebbüsler cılızlaşacaktı.
Bir başka husus ise şu; kişi ya da kişilerin demokrasi sınırları içindeki her türlü ifade ve eylem hürriyeti korunmakla birlikte sosyal ve siyasal düzeni tehdit eden, hedef alan; ihanet, kriz ve terör eksenli teşebbüsler şiddetle cezalandırılmalıdır. Devlet caydırıcı tedbirlerini ciddiyetle almalı ki iyi ve kötü aynı kefede durmasın.
Gelgelelim gündem analizine…
Yakın geçmişte Gezi Olayları, peşinden 17 ve 25 Aralık Paralel Darbe Teşebbüsü sırasında çözüm süreci çok ciddi iki testten geçti. Devreye girmek için pek müsait ortamlar oluştuğu halde çözüm zemini bozulmadı. Ki eğer bozulsaydı hükümet daha da zorda kalabilirdi.
Peki şimdilerde neden PKK eksenli eylemler arttı?
Bunun birkaç nedeni var:
Birincisi; eylemlerin PKK'nın genel politikası olduğunu düşünmüyorum. Münferit ve kısmi grupların inisiyatif göstermelerinin sonucu olduğu izlenimi veriyor. Yani, PKK içinde tam bir mutabakat ve birlik yok. Birileri çözüm sürecine karşı yeni bir konum kazanmak istiyor.
İkincisi; cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Kürt halkının Başbakan Erdoğan'a destek verme ihtimalini önleme amaçlı hamleler olabilir. Çatı bloku %55'lik diliminde kritik ve kırılgan parça olarak Kürt halkını görüyor. Hem seçim öncesinde PKK versiyonlu eylemlerle çözüm sürecinin baltalanması Başbakan Erdoğan'ın destek tabanını daraltır düşüncesi önemli bir ayrıntı. Eğer Başbakan Erdoğan, %45'in altında bir oranda kalırsa çöküş sinyali olarak kullanılacak. 2023 vizyonu baltalanmış olacak.
Üçüncüsü; 30 Mart manzarasına baktığımızda bölge halkının tercihini etnik kimliğinden yana kullandığını gördük. Fakat öte yandan iki yıllık çözüm sürecinin bölge halkı tarafından satın alındığına da şahit olduk. Bu durum PKK'nın insan kaynakları pozisyonunu haliyle olumsuz etkiledi. Bazı eylemlerle tazelenme ihtiyacı duymaktadırlar.
Dördüncüsü; PKK eylemlerinin artmasını en çok arzulayan taraflardan biri de Paralel Camia… Bu yönde emel ve planlarının olduğunu öğrenmiştik zaten. Dersanelerin kapatılması sebebiyle doğu ve güneydoğu bölgelerindeki çocuklara dağ yolunun açık olacağını her daim dillendiriyorlar da. Hem dağa çıkma hem de eylemler Paralel Camiayı fevkalade memnun ediyor. Hizmet için her yol mubah değil mi(!)
Başbakan'ın bayrak konusundaki hassasiyetini bilmeyen yok. Uluslar arası toplantılarda yerdeki bayrağı kaldırması hafızalarımızda. Doğu mitinglerinde Türk bayrağı vurgusu ve meydanlarda dalgalanması malumumuz. Öte yandan çözüm sürecinin tüm ülkede satın alındığı da 30 Martta tescillenmiş oldu. Milletin bu sürece desteğini çekebilecek en mahirane teşebbüs bayrak üzerinden olabilirdi, oldu da…
Birileri kutsaldan yola çıkarak hem milli duygulardan bir çatışma zemini oluşturma hem de siyasi bir gelecek arama hevesindeler. Ama kaderin üstünde bir kader var ya işte… Evdeki hesap çarşıya uymuyor bir türlü…