Güney Sınırında Ayar Oyunları

 Su-i niyetlerle fırsatçılık neticesinde elde edilen kirli kazançlar gün gelir ilahi adaleti karşısında bulur.
Batı’nın iştahlı dişleri ve kirli elleri Osmanlı’yı hasta adam bellediğinden bugüne dek üzerimizde duruyor.
I. Cihan Harbinin tam da göbeğinde Osmanlı vardı. İtilaf grubu Osmanlı ganimeti üzerinde paylaşım hesaplarıyla bir araya geldilerdi. Almanya’nın Osmanlı’ya dost bahanesi ile yanaşması, ABD’nin Chester Projesi ile bölgeye sızması neticesinde tedirgin olan İtilaf heyeti derhal ittifak ile Cihan Harbini başlattılar.
Savaş sonrasında karşımıza çıkan mütareke ve antlaşmalar hesapları deşifre etmiştir. Maddi imkânları olabildiğine tükenen fakir ve aralıksız savaşlarla bitkin düşen Osmanlı evlatları varlık-yokluk yamacında Çanakkale ruhunu bütün Anadolu’ya taşımış ve kendine dikte edilen esareti istiklale tebdil eylemiştir.
Bir yanılsamayı düzeltelim: Cihan Harbine girerken Mezopotamya, Hicaz bölgesi, Doğu Akdeniz Osmanlı toprağı idi. Bugünkü sınırlarımız Milli Mücadele sonrasında masa üstünde Osmanlı coğrafyasının daraltılmış halidir.
İtilaf heyeti için güney sınırlarımızın tespitinde öncelikli kriter madenler ve enerji kaynaklarıydı. Sınırlar öyle çizildi ki köyün bir bölümü sınırın ötesinde, bir bölümü berisinde kaldı. Milliyet ve mensubiyet sınır çizgisinde asla nazar-ı dikkat sebebi olmadı. 
Osmanlı bakiyesi Türkiye, istiklal ve istikbali aynı anda şekillendirmek istediği için milli birlik dayanakları zedelendi ve neticede yeniden büyük kavgalara girişme cesareti bulamadı. Derken ehvenişer hali kader bildi. Misak-ı Millinin kenarlarının kopuşuna razı geldi, gelmek zorunda kaldı.
Gel zaman git zaman… Türkiye ara ara gerçek kimliğini hatırlayıp şahlanma evrelerine girdi. Bu hal kırk haramileri tedirgin ettiği için hep bu şahlanış anlarında türlü dalavereler tertip edip bizleri eteklerde tutmayı başardılar.
Osmanlı’dan kopardıkları ve başlarına memur atadıkları diğer bölgeler ile Türkiye arasında hep bir mesafe tutturmayı marifet bellediler. Sanki hiç bir arada olmamış gibi, sanki ortak medeniyetten aynı maziden değilmişiz gibi yabancılaştırdılar. Onlara da bizlere de çeşitli ezberler öğretildi. 
Ve bugün…
Türkiye, dünyanın kıskandığı-imrendiği liderle önüne konulan tepsiyi devirdi ve kendi bölgesinde kendi siyaseti ile kendi gündemlerini belirleyen bir yapıya kavuştu. Tabi bütün bunlar olurken akla ziyan pek çok badirelerle tanıştık.
Emin olun ki şu an Türkiye’nin etrafı ateş çemberiyse, terörün her çeşidi ile muhatap isek küresel bir kuşatma operasyonu ile karşı karşıyayız. Yedi düvele karşı istiklal ve istikbal mücadelesi yolunda kader kavşağındayız. 
Dikkat edin, bütün bu kuşatmalar karşısında kendini müdafaa etmeye çalışan Türkiye içteki hainler ve dıştaki emperyal şefler tarafından kara propagandaya muhatap ediliyor. Neredeyse 15 Temmuz sebebiyle Pensilvanya kurbağasından özür dile diyecekler.  
Yapılması gereken bellidir.
Haklı olduğumuz davada hakkımız olanı almada ve savunmada tereddüt etmeden, asla sarsılmadan istikbal ve istiklal güvencemizin gereği ne ise onu yapmak mecburiyetindeyiz.
Güney sınırlarımızın bugünkü hali istikbal ve istiklalimizi tehdit eder haldedir. Çünkü yerleşim noktaları ve engebeli dağlardan geçen sınırlar sinsi sızmalara, hain taarruzlara imkan vermektedir. Bu hal başta bölge güvenliği olmak üzere ülke güvenliğimiz ve istikrarımızı sürekli tehdit mahiyetindedir.
O halde güney sınırlarımızın kontrol edilebilir hat ile güncellemek Türkiye’nin hakkıdır. Gerekirse Misak-ı Milli ruhuna uygun olarak bölgede halk oylaması da yapılabilir.
Müstemleke idarelerin hududunda var olan zenginlikler o bölgenin ahalisine zorunlu bir esaret taahhüt eder. Güçlü bir irade etrafında iri ve diri olmak her hal ve şartta daha iyi bir gelecek için makul bir tercihtir.
İşte bölgede oynanan oyunlarda saf dışı etmeye çalıştıkları korku budur. 
O yüzden Türkiye’yi oyunun dışında bırakmaya çalışıyorlar. 
O yüzden finans merkezleri Türkiye ekonomisini çökertmeye çalışıyor.
O yüzden bölgeyi parçalayabilecek her türlü etnik ve dini argümanları kullanmaktalar. 
O yüzden bölgeyi terör havuzu haline getirmişler. 
O yüzden bölgenin terörü ile Türkiye’ye ayar vermeye çalışıyorlar. 
O yüzden Türkiye’yi bölmekle tehdit ediyorlar. 
O yüzden Türkiye’deki milli iradeyi devirip müstemleke memuru atamak istiyorlar. 
O yüzden mültecilere çelme takanlar Türkiye’ye karşı kullanabilecekleri her haini baş tacı ediyorlar. 
Ve deliriyorlar… Taarruzları boşa çıktıkça kendilerini açık ediyorlar. Cinnet halindeler. 
İşte bu ahvalde millet ve devlet olarak daha çok çalışmak, daha iri olmak, daha temkinli ve tedbirli olmak mecburiyetindeyiz.
Allah’ın Nusret eli üzerimizden eksik olmasın…
 
Önceki ve Sonraki Yazılar