Dinî inancı, etnik yapısı, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun (ister Müslüman ve gayri Müslim olsun, isterse ateist ve deist olsun) insana insan olması sebebiyle saygı gösterilmesi gerekir… 

İnsana sadece sağlığında değil, öldüğünde (ölüsüne) de saygı gösterilmelidir.
***
Müslüman’a yapılan saygısızlık ne ise; gayri Müslime, ateiste, deiste, teiste yapılan saygısızlık da odur!..

Bir insana en büyük saygısızlık; onun sevmediği, inanmadığı bir hususta ona baskı uygulamaktır.

***
Ölüyü inancı gereği (inancının değerlerine göre) defnetmek ona saygının gereğidir!..
İnancını yaşayan, ibadetlerini yapmaya gayret eden bir Müslüman’ın hayatta iken namaz kılmasına, oruç tutmasına mâni olmak ne büyük bir zulüm ve saygısızlık ise; o Müslüman öldüğünde cenazesini kiliseden, sinagog-havradan kaldırmak da bir o kadar zulüm ve saygısızlık olur.

Aynı şekilde, Allah ve Resulüne inanmayan, Müslümanlardan ve İslamî değerlerden nefret eden, Müslümanlarla ve İslamî değerlerle alay eden, dilini ve kalemini İslâm ve Müslüman düşmanlığına tahsis eden bir insanı namaz kılmaya ve ramazanda oruç tutmaya zorlamak ona ne büyük bir zulüm ve saygısızlık ise; o İslâm ve Müslüman düşmanı öldüğünde cesedini camiden kaldırmak da bir o kadar ona zulüm ve saygısızlıktır.
***
Sağlığında, hayatı boyunca camiden, Müslümanlardan nefret etmiş, onlarla mücadele etmek için nice sıkıntılara göğüs germiş bir insanı siz tutar da onun iradesi dışında (nasıl olsa konuşamıyor diye!) zorla, nefret ettiği cami kapısına bırakırsanız ruhu bundan rahatsız olmaz mı?.. Bu, ona yapılan bir nevi işkence sayılmaz mı?.. 
***
Hâsılı kelâm: Müslümanın cenazesini kilise, sinagog-havradan kaldırmak ne ise, İslâm ve Müslüman düşmanının cesedini camiden kaldırmak da odur!..
***
“Onlardan ölen hiçbir kimseye ebedî düâ etme (Defn veya ziyaret için) kabrinin başında da durma. Çünkü onlar Allâh’ı ve Resulünü inkâr ile kâfir oldular, onlar fâsık (adam) lar olarak öldüler.” (Tevbe 84)

Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
15 Ekim 2020 Perşembe / 28 Safer 1442