Söz Verdim Yeni Anayasayı Yapacağız

Söz Verdim Yeni Anayasayı Yapacağız

Başbakan Ahmet Davutoğlu Çay TV Genel Yayın Yönetmeni ve Anadolu Yayıncılar Derneği Başkan Yardımcısı Hasan Yavuz Bakır'a çarpıcı açıklamalarda bulundu. Başbakan'ın Ürdün Seyahatine Katılan Bakır'ın gündem ilişkin sorularına Başbakan Davutoğlu içtenlikle cevap verdi. Davutoğlu ' seçmene yeni anayasa sözü verdik mutlaka yapacağız' diye konuştu.

 Soru: Anayasa yapılacakmı ?

 

Anayasa vaatlerimizden biridir. Anayasa'nın tek zorluğu elimizdeki siyasi güç ile tek başına Anayasa yapamayacak olmamız. Yani 316 yetmiyor. Ama bu bizim sözümüzü yerine getirmememiz anlamına gelmiyor. En büyük vaad eğer Anayasa ise onun için de gereken yapılır.

 Peki gereken ne? Biz Anayasayı 1 yıllık reform paketine koymuştuk.

CHP hangi gerekçe ile bilmiyorum  ama ileride bakıldığında siyasi bir hata olduğunu fark edecekler, komisyonun dağılmasına sebebiyet verdi. Önümüzde iki yol var. Ya CHP komisyonu dağıttı deyip bunu zamana yaymak ki benim siyasi ahlakım buna izin vermez.

 “316 rakamımız yok. Parti ve Meclis gündemini anayasa ile meşgul etmeyelim. 316 olmadığına göre bu işi başarmanın zorluğu var. Zamana yayalım” diyebilirdik.


 Benim siyasi anlayışım da ahlakım da buna sığmaz. Ya söz vermeyeceksiniz ya
s
özünüzün gereğini yapacaksınız. Anayasa bizim vaadimizse, başkaları görevini yapmadı diye biz bunu zamana bırakamayız. Bir adım atılmadıkça toplum Anayasa fikrinden soğumaya başlıyor.  O zaman biz en iyi Anayasa teklifimizi yaparız. Bütün ihtiyaçlara cevap verecek en iyi Anayasayı yazmak üzere harekete geçtik. Önümüzdeki hafta içinde sadece Anayasa hukukçusu akademisyenlerden oluşan bir heyetle toplantı yapacağım. Sonra geçmişte Anayasa Komisyonunda çalışan arkadaşlarımızla bir toplantı yapacağım. Hafta sonu bu pratik ve teorik heyeti tekrar bir araya getireceğim. Ve siyasi perspektifi verdikten sonra teknik bir heyet Anayasa yazıçalışmasına başlayacak. Hedefimiz 1 ay-1.5 ay içinde ama bu yasama  dönemi içinde Anayasayı iskeletiyle ortaya çıkarmaktır. Hem partimizin hem kamuoyunun düşüncelerini alıp, metnin ana unsurlarını paylaşacız ve Meclis Anayasa Komisyonuna bu teklifi indireceğiz.  Fakat sürekli gündemde tutup adım atmamak bize yakışmaz. 


 

Soru :Referandum olasılığı nedir, ne kadar süre içinde bir referandum beklemeliyiz?

 

C-Bununla ilgili benim bir şey söylemem hukuki açıdan doğru olmaz. çünkü Anayasa oylamaları gizlidir. Siyasi anlamda da 316 milletvekili ile referandum şu zaman yapılacak desem, geri kalan 14 milletvekili nereden tamamlanacak diye bir tartışma açılır. Bunu da etik bulmam. En doğrusu milletin huzuruna çıkmak. Böyle bir transfer çalışmasını da ahlaki bulmam.  Bizim 2012'de  sunduğumuz tasarıyı bu hafta sonu oturdum madde madde okudum. Benim de zihnimde sorular var. Ben hayatta içselleştirmediğim hiçbir fikri savunmadım. Kendi aramızda tartışmamız gereken sorular var. Anayasa'nın başlangıcı olsun mu olmasın mı dan başlayan, birçok teknik, hukuki soru var. Anayasa  zinhar konjonktürel olmayacak. Yani bugünkü siyasi realite üzerinden  Anayasa yapmaya başlarsak,14 oyu şuradan alabilirim, dolayısıyla orayı tatmin edeyim ya da şu partiye hitap edeyim dediğinizde Anayasa fikriniz sapmaya başlar. Pazarlıkçı bir Anayasayı doğru görmüyorum. Revizyonist bir Anayasayı da doğru görmüyorum.  Yazım, kültür, dil itibariyle sıfırdan bir Anayasa, felsefesiyle farklı bir Anayasa hedefliyoruz. O felsefeyi bulana kadar çalışacağız. Özgürlükçü niteliği ve insan onuru öne çıkacak bir Anayasa yazmamız lazım. 

 

Böyle bir anayasanın da meclisten onay alacağına, kolaylıkla 330 ve üzeri bir destek bulacağına inanıyorum. Bizim görevimiz, milletimizin ihtiyaçlarına cevap veren demokratik ve özgürlükçü bir Anayasayı hazırlayıp meclise sunmaktır. Kişisel kanaatim de böyle bir anayasanın mecliste 330 ve üzeri bir desteği bulacağı yönünde.


 

Parlamenter mi değil mi ne olduğu belli olmayan bir yönetim sistemi yerine açık, net bir sisteme ihtiyaç var. Bu da son geldiğimiz nokta itibariyle bizim için Başkanlık sistemi.

 

Ama bu başkanlık sisteminin de güçler ayrılığı sistemi ve karşılıklı denge-denetlemenin o kadar iyi tanımlanmış olması gerekir ki kimsenin zihninde şüphe kalmamalı.

 

Soru- İki kamaralı sistem düşünüyor musunuz?

 

Yok. Onu da tartışacağız tabi. Ama prensip olarak üniter devletlerde ve Anayasa Mahkemesinin olduğu yapılarda  iki kamaralı sistemi ihtilaç olduğu kanaatinde şahsen değilim. Ama olmayacak diye bir şeyi de öne sürmek istemem. inşallah Haziran sonuna kadar görevimiz zihnimizdeki en iyi Anayasayı sunmak.

 

Soru Dokunulmazlık konusu hakkında ne düşünüyorsunuz ?

 

Suçüstünün oluşum sürecini iyi değerlendirmek lazım. Dolayısıyla işlediği anda o suçüstünün yapılması lazım. Biz hadi hodri meydan bütün dokunulmazlıkları kaldıralım dedik bu sefer niye sınırlı yapmıyorsunuz diyenler çıkıyor. Anayasa’da da dokunulmazlıklarda da hem hadi getirin diyenler var, sonra ne aceleniz var deniyor. Şimdi bunun siyasi ahlak ve hukuki açıdan temellendirebilirim. Ahlaki açıdan AK Parti sanki dokunulmazlıkların kaldırılmasından çekiniyor gibi öne sürdüler. Madem dokunulmazlıklar söz konusu tam eşitlikçi bir anlayışla herkesin yargıya gitmesi söz konusu. Size şunu söyleyeyim bana daha önce çok meydan okuyan bazı milletvekilleri şimdi acaba benim dosyamda ne var diye sormaya başladılar. Bizim buradaki duruşumuz ahlakidir. 


İkincisi hukuki bir duruştur. Anayasaya geçici bir madde koymamış olsak ve sadece terörle irtibatlı dosyaları bile getirmiş olsak bizim Anayasayı da reformları da unutmamız lazım. Vize muafiyetiyle ilgili yasaları  unutmamız lazım. Dosyalar tek tek gelse savunma yapacak şahsın süre sınırı yoktur. Önce gruplar konuşacak. Arkasından savunma yapılacak. Savunma yapacak kişi kürsüdeki suyla ne kadar idare edebilecekse, o kadar konuşsa bizim gibi oruca alışmış adamlar iki günde sürdürebilir bu işi. Böyle iki gün konuşsa kimse durduramaz. Biz aylarca bu işi sürdürebilirdik. Meclis başka bir iş yapamazdı. Bu teklifimizin hukuki olarak gerekçesi Meclisi asli işine döndürmek. Dosyaları tartışmaya kalksak, en az üç yüz gün sürüyor.

 

Siyasi yönüne gelince bize çirkin bir oyun oynanmaya çalışıldı. HDP üzerimize gelip dokunulmazlıktan korkuyorsunuz derken, bir taraftan HDP Milletvekilleri her gün bütün milleti tahrik ederken bekledikleri şuydu- 90'lı yıllarda olduğu gibi birkaç milletvekiline yüklenerek ve bir anda  bütün o çukurlar, el yapımı bombalar, zulümler unutulsun bir mağduriyet edebiyatı doğursun. Yurtdışında öyle bir algı oluşturuldu ki HDP, Kürt partisi. Onlar siyaset dışı kaldığında Kürtler külliyen siyaset dışında kalır. CHP ise şu hesapta, AK Parti çekinir, korkar ben de bunun istismarını yaparım. Dikkat edin Demirtaş, Kılıçdaroğlu'nu Cizre'ye davet ediyor. Nasıl bir işbirliğidir bu? Bizim önerimiz bütün bu siyasi oyunları boşçıkardı.                           

 

Soru :MHP’nin de bu konuda çekincesi var değil mi efendim?

-MHP sadece HDP’ilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının taraftarı ama nihayetinde biz bu teklifi getireceğiz.

 

Soru Terör ve terörü övmeyle ilgili fezlekeler öncelenebilir mi?

-Yok. Geçici maddeyi koyduk mu şu tarihte meclise intikal etmiş bütün dosyalar deyip bağlayacağız.

 

Soru CHP’nin bu konudaki yaklaşımı size umut veriyor mu?

-CHP bize bazı şeyler teklif etti. Teklif ettiklerinden bir tanesi müzakere edilebilir. Diğer ikisi makul öneriler değil. Müzakere edilecek konuyu da arkadaşlarla değerlendireceğiz. Tabii CHP ile birlikte yaparsak bu şeref herkese ait olur.  Ama gelmezlerse de fezlekeler meclise gelir herkesin yüzü ahlakı siyaseti görünür.

 

Soru Başkanlık sistemiyle ilgili en çok merak edilen konu partiyle ile ilgili boyutu. Sizin anayasa teklifindeki öneri partili başkanlık sistemi mi olacak?

-Başkanlık zaten partili başkanlıktır, partisiz başkanlık olmaz.

 

Türk tipi başkanlık sisteminin özellikleri neler olacak?

 -Bunların hepsi ilgili arkadaşlar çalışmalarını bitince netleşecek. Şimdi benim aklımda bu soruyla ilgili cevaplar var fakat şimdi vereceğimiz cevap bu konuyla ilgili çalışan arkadaşlara ket vurur.  Arkadaşlardan ona yakın kritik konuyu bu hafta içinde çalışmalarını istedim. Şimdi onlar çalışırken ben bu maddelere cevap vermem doğru olmaz.

 

Soru Demokratik başkanlık mı olacak?

-Demokratik olmayan hiçbir sistem başkanlık ya da parlamenter sistem önerisini kabul etmem. Özünü söyledim: İnsan hakları ve özgürlüklerine dayanan, özgürlükçü vatandaşı esas alan devletin değil vatandaşın haklarını öne çıkaran güçler ayrılığı prensibine dayanan ve checks and balance yerli yerine oturmuş bir anayasa.. Ama bu parlamenter sistemde de olabilir başkanlık sistemde de olabilir. Parlamenter sistemde de demokratik yapılar olur başkanlık sisteminde de olur. Parlamenter sistemden de otoriterizm çıkmıştır, başkanlık sisteminden de çıkabilir. Biz üçtane askeri müdahaleyi görünüşte parlamenter olan bir sistemde yaşadık. Ama dünyanın birçok otoriter ülkesinde de başkanlık sistemi var. Amerika’da da başkanlık var ama o demokratik. Yani sistemler o şartlara en uygun yanıt veren koşullar olduğu zaman başarılı olur. Dolayısıyla bu tarihi kontekste uygun düşer. Sistemden daha önemli olan değer boyutudur. Bu olayın tarihsel dönemi aşan boyutudur. İhtiyaç neyse onu tespit edersiniz, siyasal sistem olarak etkin yönetim önemlidir. Yetki – sorumluluk paylaşımı önemlidir. Yetki kimdeyse sorumluluk onda olmalıdır. Sorumluluk kimdeyse yetki onda olmalı. Ve sonunda hesabı kim verecekse yetki onda olmalı. Yani başkanlık sistemi de bunu net olarak cevaplandırır, parlamenter sistem de net olarak yanıtlandırır. Ama bizim çarpık parlamenter sistemde böyle bir şey yok. 12 Eylül anayasası hep bir generalin cumhurbaşkanı olacağı varsayımıyla bir yapıyı kurduğu için bunun dışına çıkan durumlarda Özal’dan başlayarak milletin adamı olan kişilerin cumhurbaşkanı olmasını engellemeye çalıştılar. En büyük devrim  de buna izin veren anayasayı yazmak olacaktır.

 

Soru Bombalı saldırılar devam ediyor, halkta bir korku oluşuyor. Bununla ilgili hükümetin yaptıkları nelerdir…

-Güvenlikle ilgili olarak alınacak tedbirler var ve biz bunları alıyoruz. Öyle bir ateş çemberinin ortasındayız ki engellediğimiz terör saldırılarının sayısını sadece biz biliyoruz. Ülkenin birkaçilçesinde de olsa yoğun güvenlik operasyonları yürütüyoruz. Bu arada vaatlerimizi yerine getiriyoruz. Yeni anayasa ile ilgili süreci işletiyoruz. Arada diplomatik temaslar gerçekleştiriyoruz. Bütün bu gündemin her birini ayrı bir psikolojiyle yürütmek lazım. TR’nin realitesi bunların hepsi. Hayat böyle akıyor. Tek konu güvenlik değil. Tek konu güvenlik olsa her sabah güvenlik  düşünerek kalksam ve günü öyle bitirsem tam da terörün istediğini yapmış kendimi teröre hapsetmiş olurum. 

 

Eğer ben kendi gündemimi sadece teröre hapsedersem, önce bunu yapmamız lazım. teröre esir olmamamız lazım. Bakın bu kadar hengame içerisinden bütçemiz son iki ayda 6.6 milyar TL fazla verdi. Onun bizi psikolojik olarak esir almaması için çok yönlü olarak çalışmaya devam edeceğiz. Toplum psikolosini değiştirmek lazım. Her gün terörün konuşulduğu bir ortam teröre hizmet eder. Psikolojik ortamı iyileştirmek gerek.

 

Geçen güçok hoşuma gitti Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek istiklale gitmiş ve orada alışveriş yapmış. Bütün bakan arkadaşlarıma söyledim önce siz çıkacaksınız. Önce biz gideceğiz alışveriş merkezlerine sosyal hayatın içinde gözükeceğiz. Güvenlikçi bir tutum takınmadan toplum psikolojisini değiştirmek lazım.

Şehit sayısının yüksek olmasıyla ilgili olarak cumhurbaşkanı paraleli suçlamıştı.Bu konuda ne söylersiniz ?

-Daha önce çok terörle mücadele verilen dönemler yaşandı ama bu dönemin terörle mücadelede üç önemli fark görüyorum. Birincisi ilk defa suriye ve ırak sınırları ilk defa beraber otoritesiz bir durumda. Daha önce tehdit olduğunda sadece Irak sınırına yoğunlaşabiliyorduk. İkincisi daha önce sadece PKK ile mücadele ediliyordu, DEAŞ terörü yoktu DHKP-C de o kadar mobilize değildi.Şimdi Kandilde 10 teröörgütü toplanıyor ve TR’ye savaş açıyorlar. Üçüncüsü, bütün bunlarla mücadele ederken içerde bir başka teröörgütüyle daha mücadele ediyoruz. Ve bu emniyete güvenlik birimlerine sızmış bir teröörgütü. Medya üzerinden algı operasyonları yapan bir teröörgütü. Ve bütün bu teröörgütleri birbirlerine lojistik destek sağlıyor. PKK’nın algı operasyonunu paralel örgüt yapıyor. Paralel örgütün gösterdiğşeyi PKK kullanıyor. Paralel örgüt MIT tırları operasyonu yapıyor, doğrudan cumhurbaşkanımızı, beni ve mit müsteşarımızı hedef alıyor. Peki uluslararası camiada TR DAEŞ’e destek veriyor algısını yayan kim? Paralel yapı. Bunu Kobani olayında kullanan kim? HDP. Peki bunu siyasi kampanyaya dönüştüren kim? CHP. Bakın aynı anda kaçunsurla birlikte uğraşmak zorundayız. Ve burada paralelin bir orkestrasyonu var. Sadece tek başına bir aktör değil, orkestra ediyor. 

 

Terörle mücadelenin en yoğun anında polis kamerasıyla çekildiği besbelli bir görüntü sızdırılıyor. Bu görüntüyü görür görmez derhal gerekli işlemin yapılmasını ve sızdıranlar hakkında gerekli cezanın verilmesi emrini verdim. Kime hizmet ediyor bu? Açık bir şekilde halkı provoke ederek sokağa dökerek PKK’ya kitlesel destek sağlayacak bir adım. Bütün bu yapıların en öncelikli hedefi devleti acziyete düşürmek. Ama hesap edemedikleri bir şey oldu. Hiçbirisi bu kadar kararlı terör operasyonu yürütüleceğini düşünemediler. PKK’yı diğerlerini ve onların dışardaki ağababalarışaşırtan şey devletin bu kararlı bir operasyonu sürdürmesi oldu.

 

Soru Ürdün Kralının Türkiye’yi suçlayan ifadelerini içeren yayınları çıktı sizin ziyaretten hemen önce. Bu konuyu bugün Kralla görüştünüz mü?

 

-Dün biz yola çıkmadan bu haber bana iletildiğinde arkadaşlara talimat verdim. Ürdün tarafıyla bağlantıya geçin  bu haber doğruysa izahat getirsinler yanlışsa yalanlasınlar diye. Böyle bir haberin doğruluğu varsayımı üzerime benim ziyareti gerçekleştirmem mümkün değildi. Yola çıkmadan birkaç saat önce açıklama geldi zaten.

 -Hangi şartlarda niçin gelmediğini görerek değerlendirme yapmak daha doğru olurdu. En doğru şey konuşabilmektir. Aksi takdirde çıkan her haber üzerine her ülkeyle küsmeniz tehlikesi olur. Benim tercihim yüz yüze gelmek ve yüzleşmektir. Ama bu haber açıkça yalanlanınca ziyareti gerçekleştirmek için hiç bir çekincemiz kalmadıÜrdün kralıyla da konuyu konuştuk. Zaten açıklama geldiğinde de bizim için endişe kalmamıştı ama birçok yerde bu tür algı operasyonları devam ediyor.

 

İlerde bu dönemin tarihi yazıldığında 2,5 milyon mülteci barındıran Türkiye’nin en çok mağdur olan ülkelerden olduğu yazılacak. Buraya gelmeden az önce BM Genel Sekreteri de yanı şeyi söyledi: hiç kimse sizin yaptığınızı yapmadı, dedi. Fakat bu algı operasyonları üzerinden TR’yi sanık sandalyesi üzerine oturtmaya çalışıyorlar.

 

Beni çok etkileyen bir şeyi paylaşmak istiyorum. Dün sabah eşim bir doktor arkadaştan mesaj geldi dedi, gözleri doldu. Tanınmış, bir insani faaliyetlerde bulunan bir isim. Yolda 7-8 yaşlarında Suriyeli bir çocuklar karşılaşıyor, başını okşuyor. “Ne yapıyorsun” diye soruyor. O da “Okula gideceğim” diyor. “Okula gidince ne olacaksın?” sorusuna “Büyüyünce Türk olacağım” cevabını veriyor. Belki de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı kastediyor. Zihninde nasıl bir Türk imajı oluşmuşsa, bütün olumlu değerleri bu kavrama yüklemiş. Güne bu heyecanla başladım. Bir masum çocuk, bütün güzel özellikleri bir anonim tipe atfediyor ve ona da Türk diyorsa, bundan güzel ne olabilir. Ama bakıyorsunuz bir algı operasyonu bütün dünyada yapılmaya çalışılıyor. Paralel Örgüt de bunun orkestrasyonunu yapıyor. Bu çok açık, Türkiye’de de buna benzer şeylerle her gün uğraşıyoruz.

 

Soru: Reza Zarrabın yakalanmasının Türkiye’ye dönük bir operasyon olduğu söyleniyor. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Başbakan: Dosyanın muhteviyatı veya tartışmalar itibariyle eğer Türkiye’yi ilgilendiren  bir şey söz konusu olursa düşüncemizi de tavrımızı da açıklarız. Ama şu ana kadar böyle bir yansıma yok. Tabi insanın aklına şu da geliyor: Bu kadar titiz olan bir hukuk sistemi bir sürü kumpas içinde olan Amerika’daki başka Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı görünen kişiler, yapılarla niye herhangi bir husus gündeme getirmiyor? Daha önce paralel yapının ABD’deki para kaynakları ile ilgili çok soruşturma başlatıldı. Bu nereye gitti acaba? Bu anlamda tutarlı bir şey görmek isteriz. Bütün kara para aklama çabalarına karşı aynı tutarlılığı görmek isteriz. Burada çekineceğimiz bir husus da olmaz. Nedir, önce konunun bir ortaya konulması lazım. Ondan sonra düşüncemizi açıklarız.

 

Soru: Türkiye terörle mücadelede uluslararası işbirliğinin öneminden hep bahsetti. Son Brüksel saldırısından sonra, teröre karşı duyarlılık arttı mı?

 

C: PKK’nın hesaplarını boşçıkaran iki konu vardır: 1) Devletin kararlılığı, 2) Türkiye’nin yaptığı harekatın uluslar arası alanda meşru görülmesi. Terörün Avrupa’yı vurmasından sonra artan bir duyarlılık var. O teröristin Türkiye’de yakalanıp iade edilmesinden dolayı kendi içlerinde müthiş bir özeleştiri var. Cumhurbaşkanımızın açıklamaları sonrası bir iç tartışma doğdu, bu da sağlıklıdır. Geçmişte DAEŞ mensuplarının geçişi ile ilgili Türkiye’ye suçlayan ifadeler vardı. Karşılıklı suçlamalar yerine mücadelenin ortak tavra yönelmesi lazım.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.