Tuncer ERGÜVEN

Tuncer ERGÜVEN

TERÖR – ORTA DUĞUDA GELİŞMELER – SİYASET HAMASETLERİ


Orta doğu coğrafyasında Türkiye –İran –Arap ülkeleri ve İsrail bulundukları genel coğrafya nedeniyle kendi egemenliklerindeki
Topraklar üzerinde hükümranlıklarını dünya dengelerini ve kendi aralarındaki iç ve dış dengeleri sürdürerek yaşamaktadırlar.
Birinci cihan savaşı sonunda, gelişmeler paralelinde bağımsız tek İslam devleti kalmamıştır. Osmanlı devleti de Serv anlaşması ile teslim olunca
İslam dünyası ve toprakları Batının egemenliğine geçmiştir.
Batının egemenleri  2.nci 1000 yılda orta doğu ve Asya ya İsevi kilise  kapılarını açmaktadırlar. Anadolu da  bu anlayışla paylaşılmaya karar verilmiş ,her kes payını almaya gelirken, Yunanlılarda aslan payını alırken,Ermeniler,Pontus gerekçesi ile ayrı bir devlet,Kürtlerde unutulmamıştır.Unutulan ve bu topraklarda yok sayılanlar sadece Türklerdir.
Bu ortamda Türkler ve Türklük anlayışı genetik vasıfları gereği, 5000 yıllık dünya tarihinde devletsiz kalmamışlığın verdiği genetik ve ırksal vasıfları ile Anadolu nun bozkırında, Ankara da TBMM toplanır .Toplanan Meclis aynı zamanda Türkiye hükümetidir.Başkanı ,TBM meclisini hem de hükümeti ve orduyu,bağımsızlık savaşını yürütmektedir.
O Kişi ‘’ Bağımsızlık karakterimdir’’ inancındaki Mustafa Kemaldir ve Osmanlı Paşasıdır.Osmanlının mektepli değil,okullu,rütbelerini savaş meydanlarında söke söke almış Generali dır.
O daha devleti kurarken Afganistan ın ve Hindistan ın da bağımsızlığı ile ilgilidir.İran ve Bugünkü Arap yarımadası,Mısır İngilizlerin,Suriye ,Cezayir Fransızların, Libya İtalyanların kontrolündedir.
İstiklal savaşı TBMM nin zaferi ile biter ve gerçek egemen bağımsız Türk Devleti kurulur. BU ayni zamanda gerçek bağımsız tek Türk ve İslam devletidir.
Akabinde yıllar itibariyle İngilizin, Fransızın kum üzerinde baston ve kılıçları ile hudutları belirlenen Orta doğu devletleri kurulur.BU devletlerin coğrafyaları vardır,toprakları vardır,bayrakları vardır ,halkları da vardır fakat egemenlikleri İngilizlerin ve Fransızların tayin ettiği işbirlikçi kral-şeyh vs.her neyse onlardır.
 Egemenlik 2.cihan savaşına kadar İngilizlerindir. İkinci cihan savaşında da tek işgal edilmeyen İslam ülkesi Türkiye dir .
Batı Dünya si için eksik kalan İsrail ve Kürdistan dır.
Birinci savaşta Suudi lerin faysalları ,Yahudi alayları ( Türkiye deki Yahudiler dahil olmamıştır) ve İngilizler beraberce Osmanlıya yani Türkleri Arabistan dan kovmak için savaşmışlardı.Her kes payını almıştı ,onlar ,yanı  yahudiler sadece yerleşme hakkı elde etmişlerdi.
İşte bugünkü İsrailin kuruluş gerekçesi budur.O topraklara Filistin arabı olan Yahudiler,ile hazer Türklerin soyundan gelen Yahudiler yerleşmiştir.Osmanlı Yahudilerinin Rum-Ermeni-Kürt-Çerkez ler gibi Osmanlı topraklarında bir devlet arayışı yoktu.Ancak siyonizmin amacı vad edilmiş topraklarda,hazreti Musanın topraklarında bir devlet kurmaktı.batılı egemenler de bir dizi İslam ülkesi arasına Farklı dinde kendi stratejileri için bir ileri karakol ,vurucu operasyon devlet olarak İsrail devletini kurdurdular. 1955 lerde Türkiye onu tanıdı. Orta doğuda stratejik müttefiki oldu.
Kıbrıs hareketinde Batının ambargosuna karşı Libya-İranla beraber İsrail de Askeri malzemede lojistik destek vermiştir. Bu üç ülkenin dışında Türkiye ile hareket eden Ortadoğu da tek bir devlet yoktur.Çünkü onlar ABD ve İngiltere nın rotasının dışına çıkamazlar.
Batının 150 yıldır hedeflediği ,başaramadığı ,söz verip yerine getiremediği iki önemli iş daha vardır. Ermenilere Toprak ve tazminat ve Kürt devletinin kurulması.
Çünkü Kürt aşiretlerinin büyük bir kısmı  birinci savaşta ve kurtuluş savaşında Fransız ve İngilizlerle beraber hareket etmiştir.
Osmanlı dönemi ve cumhuriyet dönemi isyanları bunun kanıtıdır.
Araplara göre Türkler ve diğer milletlere mensup müslüman lar eşit Müslüman değildir.Çünkü Araplara göre,İslam Arapları asil kılar (BU görüş mübarek dinimiz ve Kitabımız , Kuranımızın değil Arap –Emevi  görüşüdür),Ayrıca onlara göre Türkler Arap topraklarını işgal ederek Selçuklu ve Osmanlı döneminde ki tarihsel süreçte onların geri kalmışlığına sebep olmuş ve onları sömürmüşlerdir.
Benim bilgilerim içinde Osmanlının Arabistan dan ve orta doğu ülkelerinde yaptığı bir sömürünüz olmadığını bilmekteyim.Fakat borçlu Osmanlının Mekke demiryolunu yaparak daha borçlandığını ,Rize nin Mekke ve Medine ye su getirilmesi için özel salma vergisi toplayıp gönderdiğini de bilmeliyiz.
Bugünkü  duruma göre Egemen güç ABD dır.İşbirlikçileri de bellidir.İsrail sürekli Aktif olmakta ve ölümlere sebep olmaktadır.İsrail bilişim teknolojisi ile savaştığı için Hamas ın füzelerini armut gibi toplarken, biligi yerine toplama füzeleri nereye attığını bilmeden ulu orta füze atan hamas sopa yedikçe,ölümlerle tanıştıkça,dünyaya acıklı  görüntüler vermektedir.
Peki Hamas ın füzeleri İsrail de  çarşıya -alışveriş merkezine ,eve,siteye düşse ne olurdu ayni resimleri görürdük.
Bu durumda bize düşen nedir ? Bizi bekleyen tehlike nedir.
Önce kişisel fikrimi belirteyim ki.Ben herhangi bir Arap ülkesi ve milleti için elime silah almam,ülkemin savaşa girmesini, Ordumuzun müdahale etmesini istemem ve doğru bulmam.Orta doğuda Türkiye nin stratejik ve askeri yönden omuz vereceği,işbirliği yapacağı ne halk vardır,nede devlet vardır.Türkiye FKÖ ya ilk büro açtıran ve destek veren devlettir.Arafat ölünceye kadar KKTC ile değil,Kıbrıs Rum kesimi ile işbirliğine yeşil ışık yakmıştır.Kıbrıs konularında BM de hiçbir Arap ülkesi bizi desteklememiştir.
Şimdi biz onların iç sorunlarını ve aralarındaki sorunları kendimize dert edinmeden öteye kendi istikrar konumumuzu ,yola çıkılırken ideal olan sıfır problem e dönüştürmemiz gerekmektedir.İnsanı yardım yapalım,varsa gücümüz ekonomik yardım ,Arabuluculuk yapalım fakat askeri hareketlerde bulunmanın ,İsrail ile Suriye ile savaş ortamına girmemizin bir nedeni yoktur.
Çünkü Suriye ile savaşmamız demek İran ve Rus vanalarının kapanması,ve baskıların artması ,istikrarsızlık demektir. Kaldı kı bu savaşta Nato bizi desteklemez.
İsrail ile savaşmamız Rusya dahil , ABD, batı ve Nato yu karşımıza alarak ,onların desteğindeki İsrail ile savaşmamız demektir.
Peki bizim 2-3 ay sürecek konvansiyenel bir savaşı hudutlarımız dışında sürdürme kabiliyetimiz nedir?Elbette Süriye ye gireriz,İsraile deniz ve hava savaşı yaparız.Lojistik desteğini ve dijital sistem kirletmesini hatta Natonun yarattığı sorunlar sebebi ile mevcut olan dijital –bilişim ortamının milli olmayışının dezavantajını yaşayacağımızı unutmayalım.
3 Aylık bir savaş ekonomisini kaldıramayacağımızı düşünmeyen Neo Osmanlı iddiasında bulunan dış işleri yetkilileri kendilerini yavuz ve fatih zannetmektedirler.Gerçek öyle değil.
BU ülkelerden veya komşu ülkelerden her hangi biri Türkiye ye saldırırsa caydırıcı TSK gücü ve millet iradesi bütünlüğü onları pişman eder.
 Fakat başka bir toprağa gidip oraya düzen ve dizayn vermeyi; Türkiye ye ABD-AB-RUSYA-IRAN-NATO ülkeleri ve özellikle ARAP ÜLKELERİ BUNU kabullenmezler.tümü birden karşı çıkarlar ve ülke olarak birikimlerimiz ve ekonomimiz çıkmaza girer.İşte bu noktada Ermenistan toprakları,Kürdistan bağımsızlığı hatta sevr yeniden açma sonuçları ile karşı karşıya kalabiliriz.
Bu durum Kuzey Irak içinde geçerlidir.Fakat önümüzde cerayan eden yeni gelişmeler bizi Irak içlerine Barzani ve Talabanı Kürtlerine sahip çıkmak,Özerk Kürt bölgesi olan Kuzey İrakı korumak için bir savaşa zorlayabilir,hem de içerde kürt terörü var iken.
Tüm bu gelişmeler var iken yazımızın başındaki bağımsızlığımızı elde ederken ve Misaki milli hudutları için egemenlik kurma çalışmalarımızda isyan eden ve yabancı güçlerle iş birliği yapanların hatta Katil Terör lideri Apo nun heykelinin yapılmasını tartışabilmekteyiz. Burada insan hakları ,seyidlik kavramları,din adamlığını öne alıp oy uğruna onlara yanlış yapıldığını iddia ederek Cumhuriyeti ve devleti suçlamaktan geri kalmamaktayız.
Osmanlı ve cumhuriyet dönemindeki isyanların elebaşları da Öcalan gibi teröristtir.Şey Sait olsun,Seyit Molla olsun ,Apo olsun devlete isyan eden teröristlerdir.
Oysa seçimde Türk halkından seyid Riza ve Şeyh sait in heykeli için, Aponun özgürlüğü ve heykeli için,İsrail ile Gazze  Arapları için savaşmak,Suriye ile iç işlerine karışıp savaşmak için oy istediğini hatırlamamaktayız.
Son 50-60 yılımızda  ve Osmanlı devletinin son 150 yılında İç siyasette pirimler, özel hamasetler için ülkemizin geleceğine zarar verenleri tekrar tekrar okuyalım ve hatırlayalım.
Unutmayalım ki  her gurubun eleştirilerle pirim toplamaya çalıştığı , Mustafa Kemal ın okuduğu 4000 kitabın  ve yaşadığı hayat tecrübesinden çıkardığı Yurtta sulh cihanda sulh politikası Türkiye nin tek dış politika rotasıdır.
Unutmayalım ki cari açığını kapatamayan ,iç ve dış borçları yüksek,etrafındaki coğrafyada genetik ve coğrafik dostu olmayan ve herkesin bir hesabı olan Türkiyenin 2-3 ay süreli başka bir ülkenin coğrafyasında askeri hareket kabiliyeti askeri açıdan var gözükebilir ,fakat  ülkemiz olanakları bakımından olanak dışıdır.
Önceki ve Sonraki Yazılar