Muhammet MARAP
SIKIŞTIRILMIŞ HAYATLAR
Namaz kılmak için Kâbe’ye gitmiştin. Seni anlayamayanlar secdede sırtına deve işkembesi koymuşlardı. Mekke’nin yiğidi imdadına yetişip kurtarmıştı seni.
Geçtiğin yollara dikenler sermişlerdi. Ayaklarının kanlarını ukbanın güzel insanı ağlayarak silmişti.
Ama sen hiç küsmemiştin. Daha da ötesi “beni anlayamıyorlar rabbim. Anlamalarına yardım eder misin?” ricasında bulunmuştun.
Sonra Ensar’ın seni Medine’de beklediğini bildiğin için yollara düşmüştün. “Üzerimize ay doğdu.” sesleriyle karşılanmıştın.
Sayılamayacak kadar sıkıntı senin semtine uğramış, ama seni hiçbirisi gücendirememişti.
Ağlatmamak için ağlamış, yaşatmak için; yaşamın güzelliklerini aklına bile getirmemiştin.
Aradan yüzyıllar geçti ya Resulellah.
Sevgiyi sevmeyi öğrettiğin ümmetine birileri kızmayı öğretti.
Düşmanlığa düşman olmayı anlattığın ümmetine, birileri düşman çoğaltmayı kavrattı.
Sevgisizlik ufkumuzu kararttı ya Muhammet.
Çoktandır sabah olmasını bekliyoruz, ama güneş doğamadı.
“Hayata pusu kurmuş” öyle hayatlar öğrettiler bize ki, seni sevdiğimizi seni sevenlere bile anlatmakta zorlanır olduk. Mecbur olmadığımız halde.
Biz sendeniz ey Resul.
Onlara inandırmadan da bize inanacağını biliyoruz.
Sevginin ışığıyla bizi aydınlatmayı, sıcaklığınla da ısıtmayı ihmal etme ne olur!
Bizi unutmadığın gibi, onları da unutma ey Nebi!
Eğer anlasalardı, bizi sensiz bırakmayı düşür müydüler?
“Ben sendenim” diyenlerin hangisini sensiz bıraktın ki?
Eksik kalmış dünyanın eksik hayatını yaşamayı bize alıştırdılar. Eksiklerimizin giderilmesi için selamını bekliyoruz, unutma!
Sen küsmemeyi öğrettin bize, küsmeyeceğiz.
Sevmeyi anlattığın için, hep seveceğiz.
Sevmeyenlere de sevgimiz yetecektir, senin sevgin bizimle olduğu sürece.
Unuttuklarımızı bize hatırlat.
Sensiz aşklarımızı bize unuttur ya Resulellah.
Sen beğendikten sonra başkalarının beğenmemeleri ne anlam ifade eder. Sen beğenmedikten sonra başkaları beğense ne faydası var.
Sevdiklerini sevmek istiyoruz.
Severek yaşadıklarını yaşamak istiyoruz.
İkisini de bize sevdirmeni bekliyoruz, unutma bizi.
Varsın senden değildir desinler, onları da sensiz bırakma ya Resulellah.
Emir-komuta mengenesine sıkıştırılmış hayatımızı sensiz bırakma ne olur! Geçici aşklara gömülmek çılgınlığıyla bizi baş başa bırakma! Ömrümüz bitmeden dolu dolu yaşamayı alıştır bize! Azrail’den başka hayatın kısalığını bize hatırlatacak sebepleri istesen gönderebilirsin, bekliyoruz! Başkaları için değilde kendimiz için yaşamaya alışmak istiyoruz, ama beceremiyoruz. Merhamet yüklü ellerini omuzlarımızda hissetmek istiyoruz, lütfen hissettir! Seni anmadığımız zamanları yaşamak istemiyoruz ama başaramıyoruz. Bir güneş gibi ruhumuza doğmanı bekliyoruz. Bizi sensiz bırakma, ne olur!
Yoksa yıkılırız ya Resulellah, tut kaldır bizi, ne olur!