Muhammet MARAP
ÖĞRETMEN NE TÜR BİR CANLIDIR?
İlksan, 13 Ocak 1943 tarihinde 4357 sayılı kanunun 11. Maddesine dayanılarak kurulmuş bir sosyal yardım sandığıdır. Bu kanun gereği tüm ilkokul öğretmenleri zorunlu üyedir. Doğal olarak da belirlenmiş üye aidatı bu öğretmenlerin maaş bordrolarından re’sen kesilmekte ve sandığın ilgili hesabına yatırılmaktadır.
Kurulduğundan beri tartışılmakta, ancak kapatılması ile ilgili hiçbir çalışma da yapılmamaktadır. Her zaman yönetimde olmayanlar “kapansın” demiş, yönetimi kapanlar ise “devamına” karar vermiştir.
Yasa gereği toplanan paralar zaman zaman üyelere yardım olarak dağıtılmaktadır. Bugün itibariyle 278 bin zorunlu üyesi vardır. Toplanan paralarla dağıtılan paralar yönetim kurulu marifetiyle yönetilmektedir.
Yönetim kurulunun 7 üyesi vardır. Bu 7 üyenin 4’ünü bakanlık, bürokratlarından atamayla belirlenmektedir. Diğer 3 yönetim kurulu üyesi ise üyelerin arasından seçimle belirlenmektedir. Denetleme kurulu da 3 üyeden müteşekkildir. Bunlardan 2 sinin atamasını bakanlık yapmakta, 1’i ise delegeler arasından seçimle belirlenmektedir.
80 yıla yakındır hizmet vermekte olan bu sandığın tartışılmadığı zaman olmamıştır.
Ne kadar para topladığı, ne kadar mal varlığı olduğu, gayri meşru işlerinin olup olmadığı, üyelerine yardım olarak ne kadar para dağıttığı, devamlı sohbet konusu olmuştur.
Sandığın web sitesini incelediğimizde bulduğumuz rakamları paylaşmak istedim:
2011 yılı konsolide bütçe tetkikini yaptığımızda; (daha iyi anlaşılması için eski para adını kullanırsak) 89 trilyon 871 milyar 909 milyon lira aidat toplanmış. 44 trilyon 814 milyar 470 milyon lira üyelere sosyal yardım olarak iade edilmiş. (Evlenme, emeklilik, doğal afet, ölüm ve malullük olarak). Şu anda kasasında 500 trilyon lira parası varmış. Pendik’teki arsasının değerini birkaç katrilyon olarak siteye not düşmüşler. Didim’deki arsasının değerini ise 500 trilyon olarak yazmışlar. Ayrıca dinlenme tesisleri, oteller, kamplar ne değerdedir miktarına ulaşamadığım için yazamıyorum.
Şu anda Türk Eğitim-Sen sandık yönetim kurulunda söz sahibi imiş. Yakında yapılacak olan yeni seçimlerde ise, Eğitim Bir-Sen yönetime girmek için yoğun çalışmalarını sürdürmekte. Lakin afişlerindeki bir slogan dikkatimi çekti: “ ‘Sandığınız’, sandığınız gibi değil.” Hemen sloganın yanında bir karikatür var: Hortumun ucu adamın cebine girmiş. Diğer taraftan da bir adamın cebine bir kasa sıkıştırılmış kaçıyor.
Yani; ilksan yönetimi “acayip hırsız” demeye getiriyor. Doğru mu diyor, iftiramı atıyor, bilemiyoruz. Belgelendirmek de görevimiz değil. Yönetim kurulunda ve denetleme kurulundaki bakanlık hâkimiyeti dikkate alınırsa, ne anlama geldiğini benim yorumlamaya gücüm yetmez.
Anlamadığım şu ki; müddei, iddiasını ispat edebiliyor mu? İspat ediyorsa suç duyurusunda bulunmuş mu? Suç duyurusunda bulunmamışsa savcılıklarımız durumu ihbar kabul etmekte midir? Suçlananlar (sendika veya bakanlık) gerekli savunmaya geçmiş midir? Yasal müdafaasını yapmakta mıdır? İddialar doğru ise bunun hesabı sorulamayacak mı? İddialar iftira ise, hesap verilmeyecek midir? 278 bin öğretmenin iradesi hesaba katılmadan kanuni emir olarak kesilmekte olan paraların toplanması her ne kadar yasal olsa da etik midir? Yasa gereği para keserek sandıkta biriktirmeyi emreden demokrasimizin beyni TBMM zorunlu değil ama mecburi sandık üyelerinin haklarını korumakta veya korunmasını denetlemekte midir? Sandığın tasfiyesini kimler istemektedir? Tasfiye sonucu öğretmenlerin hakları teslim edilecek midir? Öğretmenlerin haklarını korumaya niyetli birileri var mıdır? Yoksa hortum ve kasa kapma yarışının seyirci figüranları olarak öğretmenler ne tür bir canlı muamelesi görmektedir?
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Öğretmenler!.. Cumhuriyet sizden; fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister.” vecizesi gereği öğretmenlerin fikrinin alınmamasının açıklamasını birileri üstlenecek midir? Bir öğretmenin sandık üyeliğinden çekilme hakkı olmaması ile insan hakkı ve özgürlüğü arasında ne gibi bir bağ kurulmaktadır?
Sadece sorduk canım, kızmak var mı?!