TAKVİM BAHAR MEVSİM KIŞ

  Masamın üzerinde baktığım takvim miydi beni yanıltan yoksa camdan dışarıya doğru baktığım da kara bulutlarla kaplı her an patlamaya hazır bir bomba gibi duran gökyüzü mü? Hoyratça esen deli rüzgar pamuk yığını gibi bulutları oradan oraya savurup duruyordu. İşyerindeki odamın denize doğru uzanan penceresinden izliyorum sadece doğanın çılgın dansını…

  Oysaki masamdaki takvim gökyüzünün tersine baharın geldiğini haykırırcasına bakıyor bana… Sanki taze bir yağmurun ardından buhar buhar kaynaşan toprağı anımsatıyor bana …

  Dışarılarda, doğayı dalgın uykusundan uyandırmaya çalışan manzaranın dekor ve nakışlarını hazırlamak için çırpınan yeryüzünde, hareketlilik vardı…

  Ne yazık ki desen desen çiçekleriyle havanın rayihasını değiştirecek günlerin muştusunu haykırmaya çalışan yeryüzünün, seremonisinde değildi yaşadıklarım….

Oysa, dünyaya nefis bir görüntü kazandıracak olan baharın hazırlıkları içindeydi toprak…

Karadeniz en hırçın dalgaların uslanmaz kabarışlarıyla çalkalanıyordu şuan…

Hayallere dalıp gittim biranda…

 Mevsimler, aylar, yılar, gece ve gündüzler … Kaçış ve kovalayış dünyanın vitrin değişiklikleriydi bütün bunlar.

Her şey doğuş ve batışlardan ibaretti…

  Uzun yıllar oldu böylesine dolu dolu kış mevsimini yaşamayalı… Gençlik yıllarımı anımsıyorum içim sızlayarak… Doğanın bir gelin gibi bembeyaz bir örtüyle bürünmesi ve bu örtüyü uzun süre sırtında taşıması…

  Bu kış bana gençliğimi hatırlattı… Hiç unutmuyorum komşumuzun evine gidebilmek için tünel yapardık o dönemde takvimler yine ilkbaharı gösterirdi ama biz beyaz örtünün keyfini sürerdik… Biliyor musunuz hiç üşümezdim ailemin sıcaklığı dışarıda ki karın bembeyaz ve masum duruşu beni o kadar büyülemişti ki tarifi olmayan duydular beni alıp taa uzaklara götürüyordu.

  Yıl 2012 doğanın mucizesine kapıldım belki o yıllar bir daha geri gelmeyecek belki kışları artık üşüyeceğim kim bilir…

Artık Güneş bana masum yüzünü gösteriyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar