Ceyhun KALENDER
MAÇ VAR AMA KİMSENİN HABERİ YOK!
Rizespor’un maçı var, Rizelinin bundan haberi yok. Esnafın haberi yok. Kahvede oyun oynayanın haberi yok. Sokakta dolaşanın haberi yok. İşçinin yok, memurun yok… Sivil toplum örgütlerinin hiç haberi yok.
Burada sadece vatandaşları ya da Rizespor yöneticilerini eleştirmek doğru değil. Ancak şehrin maç havasına girmesini sağlayacak olan başta yöneticilerdir. Sonra basın, taraftar dernekleri ve vatandaş…
Bunca sıkıntının arasında futbol çok mu önemli? diyenler oldukça fazladır sanıyorum. Evet, bazen futbolun daha önemli toplumsal sorunların önüne geçtiğini ben de düşünüyorum. Ancak şehirle özdeşleşen bir futbol takımı, fiziki ve sosyolojik yönden şehirleşme sıkıntısı yaşayan Rize için önemlidir diye düşünüyorum.
Futbol… Dünyada en çok seyircisi olan ve aynı zamanda en popüler spor dalı… Milyarlarca dolarlık büyük bir sektör… Milyonlarca insan futbolla yatıp futbolla kalkıyor. Özellikle Avrupa ve Güney Amerika ülkeleri bu konuda başı çekiyor.
Avrupa’da İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya, Fransa, Portekiz, Hollanda ve onların arkasına takılmaya çalışan bir Türkiye…
Her ülkenin kendine özgü futbol anlayışı ve taraftarı var.
Alman takınları ve taraftarları diğer ülkelerden biraz daha farklı. Alman futbolunu diğer ülkelerden fark kılan ve Bundesliga'daki taraftar desteğini özel kılan sebepler vardır.
Bayern Münih veya Borussia Dortmund gibi gözde kulüpler bilet fiyatlarını düşük sayılacak bir rakamda tutarak her kesimden insanın tribünlere katılmasını sağlıyor.
Almanya'yı ziyaret eden turistler için dahi bir futbol maçını canlı olarak izlemek farklı bir deneyimdir. Bu cazibenin sebebi, Almanya'daki futbol kültürünün diğer ülkelerdekinden farklı oluşudur.
Taraftarların hem saha içi hem saha dışındaki sesi, gösterileri, protestoları ve yönetimlerle olan diyalogları Almanya'da stadyum içi ve stadyum dışı yaşamda da değişikliklere yol açabiliyor.
Ayrıca birçok Alman kulübü, kulüp üyeleri tarafından yönetiliyor. Üyeler kulüple ilgili alınacak kararlarda söz sahibi oluyorlar. Bu sebeple Bundesliga’da maçları stadyumlarda izleme oranı diğer ülkelerden oldukça fazladır.
Tekrar ülkemize dönecek olursak, elbette ki bir Bundesliga takımıyla Rizespor’u kıyaslamak haksızlık olur. Ancak Türkiye Süper Liginde oynayan bir takımın yönetim ve taraftar desteği yönünden oldukça zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Rizeli takımının içinde yok, yönetim de halkın içinde…
Halkın Rizespor’u sahiplenmesi gerekiyor. Yöneticiler taraftarı bir şekilde tribünlere çekmeli.
Futbolcular da bu birlikteliği ve coşkuyu dinamizme ve başarıya dönüştürmeli. Yani konuyu bir bütün olarak ele alırsak; yöneticisinden taraftarına, basınından futbolcusuna kadar bu coşkuyu yakalayamazsak, Rizespor tatsız, iyi futbol oynayamayan, sürekli düşme hattında mücadele eden bir takım kimliğinden kurtulamaz.
Bir diğer konu da altyapının durumudur. Rizespor otobüslerinin her gün tesislere çocukları, gençleri taşıdığını görüyoruz. Zaman zaman bu gençlerin antrenmanlarını da izliyoruz. Ancak alt yapıdan oyuncular Rizespor’da yok denecek kadar az. Rizeli gençler mi yeteneksiz, yoksa iyi mi çalıştırılmıyorlar?
Bu sorunlar elbette ki bugünün sorunu değil. Ancak sürekli geçmişe bakarak da gelişemeyiz. Bu sebeple gerekirse Rizespor yönetimi sokağa çıksın, esnafla görüşsün, gençlerle görüşsün, farklı etkinlikler yapsın ve Rize’de maç haftası sokakta Rizespor konuşulsun. Rizeli, Rizespor’la bütünleşsin. Bu, şehrin ekonomik ve kültürel yapısına da önemli katkı yapacaktır.
Ceyhun Kalender
Handüzü Yaylası
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği