Ahmet ÇİÇEK
YOK BÖYLE BİR NUMARA
Sayın Başbakan’ın birkaç keredir diline pelesenk yaptığı laf: “Dershaneler kapatılacak.” Dershanecilikten yeni kopan bir dershaneci olarak sektörün artısını da eksisini de az çok bilirim. Bu yazımın ana konusu dershanecilik olacak ama…
Öncelikle bir ayrıntıyı vurgulamak isterim: Ben hükümet yanlısı ya da karşıtı değilim. Eğitimle ilgili birçok yazımda hükümete muhalif bir çizgi takip ettiğim doğrudur. Gerçekten de, bugüne dek eğitim adına beni umutlandıran pek az şeyler gördüm, bu yüzden karamsarlığım da artmaktadır. Ben eğri olanı doğru göstermek için değil, eğri olanın doğru olması için çırpınıyorum. Hükümetin takdir ettiğim pek çok yönü var, bugüne dek reformist ve cesur girişimleri ile yepyeni bir model olduğu benim de kamuoyunun da malumudur. Bu vesile ile ey takipçilerim bilin ki ben eğrinin karşısında doğrunun yanındayım. Yazılarımı da bu merkezden değerlendirmenizi beklerim. Saygılarımla…
Gelgelelim dershanecilik meselesine şimdi…
Dershaneler bu ülkenin bir gerçeği olmuşsa, her semte her sokağa dizilmişlerse bunun sebebi ne bu sektörün içindekiler ne de vatandaştır. Hükümetim diyen: “vay anam bunlar eğitimi katletti, vatandaşımı sömürdü” diye ucuz siyaset yapmasına lüzum yok. Hiç sağına soluna da bakmasın, çünkü bu işin başlıca müsebbibi kendisidir.
Dershaneler, ülkedeki eğitim sisteminin zaaflarından doğmuştur. Siz; minicik sabileri eğitiyorum diye sınavdan sınava koşturacaksınız, bu koşuşturmayı her kademede arttırarak devam ettireceksiniz, mezun ettiklerinizi sokaklarda, öteberide süründüreceksiniz, her vilayete lüzumsuz ve karşılıksız üniversiteler dolduracaksınız, kendi okullarınızı hantallaştıracaksınız. Sonra da kendinizi aklamak için hedef tahtasına dershaneleri oturtacaksınız. Yok böyle bir numara.
Dershaneleri halka rağmen kurulmuş gibi göstermek de insafsızlıktır. Lüzumlu bir ihtiyacı karşılamak için doğmuştur. Eğer bu ihtiyaç hükümetin kendi tedbirleri ile karşılanmaması durumunda kayıt dışı dershaneciliğin yaygınlaşması kaçınılmaz olacaktır.
“Parayla eğitim mi olur?” diyen hükümet, şehirlere ekonomik kaynak olsun diye onca lüzumsuz üniversiteler açıyor, şehirleri kalkındırmak için işsizler ordusu olmaya hazırlanan zavallıların ceplerinden medet umarken rahatsız olmuyor da dershanelerin ücretli oluşundan mı rahatsız oluyor?
Bana göre de dershaneler kapatılmalı. Ama bu metazori bir kanunla değil, kanunla kurulmadı ki kanunla kaldırılsın. Bu işi en iyi halletmenin yolu; modern ve her ihtimali hesaplayan ihtiyaç giderici, kapsamlı bir eğitim sistemi oluşturmaktır. Öğrencileri net ve not için koşturan yarış atları olmaktan kurtardığınız vakit dershanecilik ihtiyaç olmaktan çıkacak ve kendiliğinden kapanacaktır zaten.
Diyelim ki bugün bir kanun çıktı ve dershaneler kapatıldı. Bu kurumlarda istihdam edilen on binlerce personel var. Devlet mağdur ettiği bu vatandaşları için nasıl bir çözüm öneriyor? Beş dershane birleşip okul açtı diyelim, dört dershanenin personeli ne olacak?
Personel demişken bir sosyal sorunu da ifade edemeden geçemeyeceğim. Özellikle son dönemlerde dershane kurucuları kendi personellerine karşı tam bir sömürü düzeni kurmuşlardı. Hatta bu konuya hükümet de sessiz kalarak ortak olmuştu. Bir kere sektöre yeni başlayan bir öğretmen stajyerlik kılıfıyla bir iki yıl ücretsiz çalıştırılır. Maaş aldığında da asgari ücretle gösterilip bankaya yatırılan ücret çekildikten sonra yarısı geri alınır, birkaç yıl sonra asgari ücretle çalışmaya başlar. Bir gün asgari ücretin üzerine çıksa da resmiyette yine asgari ücret devam eder. Bütün bunlara rağmen sabah akşam dur durak bilmeden köle gibi çalıştırılır. Bir daha iş bulamam endişesi ile kimseye de derdini anlatamıyor. Hükümet kurucuları düşüneceğine, çok zulümler çeken bu personele sahip çıksın.
Daha yazılacak çok şey var ama neyse… (10.09.12)