Ahmet ÇİÇEK
MİLLİ EĞİTİM BAKANINI ACUN MU SEÇSİN?
Milli Eğitim gibi devletin en önemli mekanizmasında Van depreminden beter büyük bir enkaz var. Öyle ki enkazın altında ezilenlere “kimse var mı?” diye soran bile yok. Enkazın altında kalanlara geçmiş olsun deyip topu taca atan bir bakanımız var çok şükür(!)
Hükümet bu güne dek birçok alanda birçok önemli işlere imza attı, doğrudur. Fakat şu eğitim meselesi var ya, çığ gibi büyüyen sorunlarına rağmen hükümet bedel ödetmekten başka bir şey yapmıyor. Ne eğitim sistemimiz gelecek vaat ediyor. Ne eğitimden yetişenlerimiz gelecek sahibi olabiliyor.
Nice hükümetler gençliğin hayatını endişelerle çürüttüler. Gençlerimiz ömürlerini gelecek arama oyalamaları ile sınavdan sınava çürütmekteler. Madem yeteneklerine uygun başka bir iş arayacaklardı, neden yıllarca okullarında okuttun ey devletim. O kaybolan yılların ücretini hangi miktarlarla ödeyebilirsin.
Devlet eğer vatandaşlarını zorunlu eğitimlerden geçiriyorsa, yeni üniversiteler kuruyor ve üniversitelerinde bol bol kontenjanlar açıyorsa bu; gençlerine yetiştiğiniz alanda özel ve kamu istihdam ihtiyacım vardır demiş olur. Yetiştirdiği vatandaşını imkânım ve ihtiyacım yok diye kapı dışarı edemez. Mezun oldun ama seni yeniden bir sınava tabi tutacağım, sayınız çok sizi elemem gerekiyor diyemez. Yetişen mezunun yeterliliğinden de endişe edemez, eğer endişe ediyorsa bunun bedelini yetişene değil yetiştirene ödetmelidir. Vatandaşının günahı ne? Oku demişsin okumuş, mezun ol demişsin olmuş. Neden bedeli masum gencine ödetiyorsun.
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, talihsiz beyanatlarına devam ediyor. Daha geçen hafta öğretmen ihtiyaçlarına ilişkin söylediği rakamlar ile şimdi söylediği rakamlar çelişiyor. Bu hal meseleye ne kadar vakıf olduğu sorusunu da akıllara getiriyor.
AK Parti dokuz yıldır iktidarda ve eğitimli gençlerin sorununa bu güne dek kılını kıpırdattığı yok. Eğitim sistemindeki tıkanıklığa profesyonel bir çözüm getirdiği yok. Bir bakanının başlattığını öteki bozuyor. Hangi mantıkla hangi politikayla hareket ettiği belli değil.
Sayın Başbakan “ustalık kabinesi”(!) diye görevlendirdiği bakanlardan Dinçer, bir işletme mezunu. Milli Eğitimle ilgili sorunları çözüm şekli bir işletmeci mantığı. Yakında zarar ediyoruz diye bir kısım görevli öğretmenleri de kapıya koyarsa şaşırmayın. Şu bakanlığa eğitimci bir yetenek bulunamaz mı? İlle de yetenekli bir Milli Eğitim Bakanı bulmak için Acun mu devreye girsin?
Gençlerimizi bekleyen asıl tehlike önümüzdeki yıllarda gün yüzüne çıkacak. Yeni açılan üniversitelerden mezun olan gençlerimizle beraber üniversiteler işsizlik üreten fabrikalara dönecek. Ve hiç kimse onca emekle yetişen insanlarımızın bir hiçe hazırlandığını umursamayacaktır.
Sevgili devletim; üniversite açmakla, saray gibi okullar yapmakla, tablet dağıtmakla eğitimin ve eğitimcinin sorunları çözülmüyor. Sorun binanın sıvasında değil, temelinde.
Ve ey büyük devletim!
Ne olur, senin inşa ettiğin binanın enkazında senin gözlerinin içine bakan gençlerini bırakma.