Ahmet ÇİÇEK
Bozuk Makine
Haftalardır artık bu konuda yazmayayım diyorum ama dilsiz şeytan olmaya da katlanamıyorum.
17 Aralık tarihi itibariyle bambaşka bir yüzle ortaya çıkan Bozuk Makine hem kendi bütünlüğüne, hem kamuoyunun cemaat algısına, hem mütedeyyin insanlarımızın ruh dünyalarına, hem maneviyat motivasyonumuza üst üste darbeler vurmaya başladı. Reel olarak sosyal ilişkilerimizde dostlarımızla hukukumuzu bozdu.
Öte yandan milletimizi kaos ikliminde boğmaktan, piyasalarda güven bunalımına neden olmaktan, fitne-fesat-iftira ve şantaj siyasetleri ile gündemi esir almaktan imtina etmeyen Bozuk Makine, adeta psikopat karakter fütursuzluğunda mazoşist görüntüler sunmaya devam etmekte.
Gelinen nokta itibariyle 40 yıldır dünya ekseninde edindiği maddi ve manevi birikimini ve algısını basit bir siyasi umar hesabına heba cesaretine bakıldığında meselenin arka yüzünde samimiyetten öte başka hesapların olduğunu gözler önüne sermiştir. Sermiştir sermesine lakin her şeye rağmen baş mağdur olan kendi müntesipleri bu gerçeği fark edebilecek durumda değiller. İşin fenası, onların bu teslimiyetini Bozuk Makine gayet iyi biliyor ve onları gayet iyi harcıyor. Maalesef koşulsuz teslim olan müntesipler en ahlaksız teşebbüsleri dahi ulvi bir gaye imiş gibi yerine getirmeyi varlık sebebi saymaktalar.
Fethullah Gülen, bir konuşmasında; "Mümin emniyet kökünden gelen bir kelimedir, eğer bir kişi mümin ise o emniyetin adresidir. Onun yanına giderseniz emniyete gitmiş olursunuz, o sizin yanınıza gelirse size emniyet gelmiş olur" mealinde bir şeyler söylemişti.
Bozuk Makine sizce emniyetli bir adres mi?
Misal olsun diye ifade edeyim. Bozuk Makineye karşı duygusal hikayem: 2011'e kadar bu Bozuk Makinenin misyon ve vizyonuna destek verenlerdendim. İki yıldır şüphelerim arttığı için nötr durumdaydım. 17 Aralık'tan bugüne dek gelinen süreçte milletimiz ve devletimizi tehdit eden en tehlikeli merkez olarak görüyorum. Terör bile nihayetinde bedenlerimizi tehdit eder. Bu Bozuk Makine hem bedenlerimizi hem de ruh dünyamızı tehdit etmekte. Keşke böylesi duygusal hikâye sırf bana mahsus olsaydı ama gerçek şu ki, milletimizde Bozuk Makineye karşı nefret duygusu çığ gibi büyümektedir.
Süreç sonunda fitne ve şantajlar netice verir ve AK Parti iktidardan düşürülür, Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı yolunu tıkarlarsa dahi Bozuk Makine asla eski ihtişamına sahip olamayacaktır.
Bozuk Makineye karşı duruşumdaki temel sebep AK Parti'yi ya da Sayın Başbakan'ı savunmak ya da korumak değil. AK Parti'nin bugüne dek hizmetleri ortada ama bu demek değildir ki partinin her bir üyesi melaike safviyetine sahip sütten çıkmış ak kaşık. Bunun garantisi yok, kimseye bu noktada kefil olamam. Gördüklerime göre oyumu kullanır, göremediklerim hususunu Allah'a havale ederim. Benim temel ölçütüm millet ve devletimizin maddi ve manevi menfaatleridir. Bozuk Makine bu noktada bir tehdit olarak görünüyor.
Bozuk Makine deyip duruyorum. Bu teşkilatı en iyi bu tabir karşılar. Çünkü bu teşkilat çırpındıkça hem kendini hem de çevresindekileri tehdide yeltenen Bozuk Makineden farksız.
17 Aralık tarihi itibariyle bambaşka bir yüzle ortaya çıkan Bozuk Makine hem kendi bütünlüğüne, hem kamuoyunun cemaat algısına, hem mütedeyyin insanlarımızın ruh dünyalarına, hem maneviyat motivasyonumuza üst üste darbeler vurmaya başladı. Reel olarak sosyal ilişkilerimizde dostlarımızla hukukumuzu bozdu.
Öte yandan milletimizi kaos ikliminde boğmaktan, piyasalarda güven bunalımına neden olmaktan, fitne-fesat-iftira ve şantaj siyasetleri ile gündemi esir almaktan imtina etmeyen Bozuk Makine, adeta psikopat karakter fütursuzluğunda mazoşist görüntüler sunmaya devam etmekte.
Gelinen nokta itibariyle 40 yıldır dünya ekseninde edindiği maddi ve manevi birikimini ve algısını basit bir siyasi umar hesabına heba cesaretine bakıldığında meselenin arka yüzünde samimiyetten öte başka hesapların olduğunu gözler önüne sermiştir. Sermiştir sermesine lakin her şeye rağmen baş mağdur olan kendi müntesipleri bu gerçeği fark edebilecek durumda değiller. İşin fenası, onların bu teslimiyetini Bozuk Makine gayet iyi biliyor ve onları gayet iyi harcıyor. Maalesef koşulsuz teslim olan müntesipler en ahlaksız teşebbüsleri dahi ulvi bir gaye imiş gibi yerine getirmeyi varlık sebebi saymaktalar.
Fethullah Gülen, bir konuşmasında; "Mümin emniyet kökünden gelen bir kelimedir, eğer bir kişi mümin ise o emniyetin adresidir. Onun yanına giderseniz emniyete gitmiş olursunuz, o sizin yanınıza gelirse size emniyet gelmiş olur" mealinde bir şeyler söylemişti.
Bozuk Makine sizce emniyetli bir adres mi?
Misal olsun diye ifade edeyim. Bozuk Makineye karşı duygusal hikayem: 2011'e kadar bu Bozuk Makinenin misyon ve vizyonuna destek verenlerdendim. İki yıldır şüphelerim arttığı için nötr durumdaydım. 17 Aralık'tan bugüne dek gelinen süreçte milletimiz ve devletimizi tehdit eden en tehlikeli merkez olarak görüyorum. Terör bile nihayetinde bedenlerimizi tehdit eder. Bu Bozuk Makine hem bedenlerimizi hem de ruh dünyamızı tehdit etmekte. Keşke böylesi duygusal hikâye sırf bana mahsus olsaydı ama gerçek şu ki, milletimizde Bozuk Makineye karşı nefret duygusu çığ gibi büyümektedir.
Süreç sonunda fitne ve şantajlar netice verir ve AK Parti iktidardan düşürülür, Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı yolunu tıkarlarsa dahi Bozuk Makine asla eski ihtişamına sahip olamayacaktır.
Bozuk Makineye karşı duruşumdaki temel sebep AK Parti'yi ya da Sayın Başbakan'ı savunmak ya da korumak değil. AK Parti'nin bugüne dek hizmetleri ortada ama bu demek değildir ki partinin her bir üyesi melaike safviyetine sahip sütten çıkmış ak kaşık. Bunun garantisi yok, kimseye bu noktada kefil olamam. Gördüklerime göre oyumu kullanır, göremediklerim hususunu Allah'a havale ederim. Benim temel ölçütüm millet ve devletimizin maddi ve manevi menfaatleridir. Bozuk Makine bu noktada bir tehdit olarak görünüyor.
Bozuk Makine deyip duruyorum. Bu teşkilatı en iyi bu tabir karşılar. Çünkü bu teşkilat çırpındıkça hem kendini hem de çevresindekileri tehdide yeltenen Bozuk Makineden farksız.