Ahmed ÇITLAKOĞLU
Sizin en büyük düşmanınız kendi içinizde!..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a arzuhâlimdir!..
***
Sayın Cumhurbaşkanım!..
Partinizin il teşkilat temsilcilerine hitaben yaptığınız bayramlaşma konuşmanızda diyorsunuz ki:
- Kendini milletin üstünde gören, gönül kazanmak yerine gönül yıkan, hizmete yönelmek yerine dar kadroluculuk yapan, toparlamak yerine dışlayan kişiden AK Parti teşkilat mensubu olamaz...
- Ne zaman mazlumların ve mağdurların yönünün bize değil de başkalarına döndüğünü görürsek işte o gün gerçekten hüsrandayız demektir.
- Şehrinde gönül kapısını çalmadığı, davasını anlatmadığı, desteğini almadığı veya kalbini yumuşatmadığı tek bir kişi dahi kalmış olan teşkilat mensubumuz kendini vazifesini hakkıyla yerine getirmiş sayamaz.
- Milletimin gönlünü kazanamamış desteğini elde edememiş isek yaptığımız diğer işlerin ne önemi olabilir ki...
***
Sayın Cumhurbaşkanım!..
En sonunda söyleyeceğimi müsaadenizle ilk başta ifade edeyim: Sizin en büyük düşmanınız (sizin gerek şahsınıza ve gerekse partinize en büyük zararı verenler) dışarıda değil maalesef kendi parti teşkilatınız içinde bulunuyor!..
Bu ifadelerimi belki bir hayli abartılı ve iddialı görebilirsiniz. Lakin (tavanda değil) tabanda görülen gerçek maalesef bu!..
***
Sayın Cumhurbaşkanım, bu söylemleriniz ne kadar da sevindirici ve umut verici!..
Bu söylemlerinizin altına bendeniz de aynen imzamı atıyor ve alkışlıyorum…
Lakin bazı teşkilatlarınızın maalesef bu tespitlerinizle hiç örtüşmediğini (kadim bir dostunuz ve ömrünü siyasî mücadelenin içinde geçirmiş bir kardeşiniz olarak) rahatlıkla ve önyargısız olarak ifade ediyorum; bendeniz bugüne kadar partinizde böyle bir teşkilat mensubuyla karşılaşmadım ve duymadım da!..
Anlaşılan o ki (teşkilatlar hakkında) zat-ı alinize demek ki yanlış raporlar sunuluyor!..
***
Sayın Cumhurbaşkanım!..
Diyorsunuz ki: “Kendini milletin üstünde gören, gönül kazanmak yerine gönül yıkan, hizmete yönelmek yerine dar kadroluculuk yapan, toparlamak yerine dışlayan kişiden AK Parti teşkilat mensubu olamaz...”
***
Peki, bunlardan Teşkilat Mensubu Olur mu?!..
Meselâ:
- Değil kendini milletin üstünde görmek, değil kadroluculuk yapmak, değil gönül kazanmak, değil toparlamak; aksine kendi yakınlarından ve özel ekiplerinden başka seçmenini tanımayan, tanımak istemeyen, onlara selâm dahi vermeye tenezzüh etmeyen teşkilat mensuplarına ne diyeceğiz?..
- Genel seçimlerde sırf şahsi ihtirasları uğruna milletvekili adaylarının kazanmaması için tavır sergileyenlerden teşkilat mensubu olur mu diyeceğiz?..
- Mahalli seçimlerde sırf kadroculuk taassubuyla başarılı belediye başkanlarını “bizden değilsin, ya da (partinin değil) bizim işimize (menfaatimize!) yaramazsın” düşüncesiyle aday göstermeyip partinin belediye başkanlığını kaybetmesine vesile olanlardan teşkilat mensubu (milletvekili) olur mu diyeceğiz?..
- Seçim bölgelerinde sağır sultanların dahi duygu bu ve bunun gibi eylem ve söylemler parti genel merkezine ve genel başkana bildirilmemişse; bunları bildirmeyenlerden teşkilat mensubu (milletvekili, parti müfettişi, koordinatör) olur mu diyeceğiz?..
- Bu tür bilgi ve belgeler genel merkeze ulaştırılır da; o eylem ve söylemlerin failleri hakkında gereken işlemi yapmayanlar olursa; o vazifesini yapmayanlardan genel merkez yöneticisi olur mu diyeceğiz?..
***
İfade ettiğimiz acı tablonun tespiti esasında hiç de zor değil...
İşte iki basit usul:
BİR: İstihbarat teşkilatlarının metoduyla halkımızın teşkilat mensupları hakkındaki düşüncelerinin araştırılması...
İKİ: Sizlerin de muhtelif vesilelerle sık sık ifade ettiği; hani şu yıllar önce çamurlu ve karlı yollarında beraber yürüdüğünüz, aynı karda ve yağmurda beraber ıslandığınız kadim dostlarınızı lütfedip bi dinlemeniz, dinleyebilmeniz!..
Öyle ümit ediyorum ki böyle bir araştırma neticesinde sadece bu iddialarımızın değil daha nice bazı üstü açılmamış sırlara vâkıf olmanız büyük ihtimal dahilindedir!..
***
Dost acı söyleyen değil, acıyı tatlı söyleyendir!..
“Hangi vali birine zulmeder ve o zulüm bana şikâyet olunur da; ben o zulmü ortadan kaldırmazsam; o kimseye ben zulmetmiş ve adaletten ayrılmış olurum.” (Hz. Ömer)
Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
01 Ağustos C.tesi 2020 / 11 Zilhicce 1441