Ahmed ÇITLAKOĞLU
Referandumda güç dengesi!..
Referandum iki neticeli millî bir müsabaka…
Ya EVET ya da HAYIR kanadı galip gelecek… 3.cü bir ihtimal yok.
Seçim çalışmalarını yürüten siyasî partilerin rey oranlarına bakılırsa EVET kanadının normal şartlarda takriben % 60-65, HAYIR kanadının ise % 30-40 bandında olabileceği söylenebilir.
EVET cenahı; Cumhurbaşkanlığı ve Hükümetin bütün kurum ve kuruluşlarıyla Ak Parti ve MHP teşkilat birimleri ve parti tabanından, HAYIR cenahı ise; CHP, HDP, SAADET ve sair marjinal partiler ile M.Akşener sevenleri ve Devlet Bahçeli muhaliflerinden müteşekkil.
Genelde güçlüden yana tavır sergileyen kararsızların ekserisinin bu seçimde de EVET safında yer alacağı tahmin edilir.
***
Referandum neticesi belli gibi!
Partilerin 1 Kasım 2015’de aldıkları rey oranları, bir bakıma referandum neticesinin de göstergesi gibi görülüyor:
- Ak Parti; % 49,5
- MHP; % 11,9
- CHP; % 25,3
- HDP; % 10,8
- SAADET; % 0,7
- Diğer Partiler; % 1,8
***
Referandumda sürpriz olur mu?
Evetçilerin rey potansiyeline bakıldığında normal şartlarda referandumda sürpriz olmaması gerekir! EVET açık ara önde olmalı…Zayıf ihtimal olmasına rağmen, şayet bir sürprizle karşılaşılacak olursa bunun da müsebbibi Ak Partililer olacaktır!.. Fatura Ak Partililere çıkartılacaktır… Ak Partili seçmende fire olmazsa EVET’te sıkıntı olmaz.
Ak Parti iktidar dönemlerinde (2002’den buyana) geçmiş dönemlerle mukayese edilemeyecek derecede her sahada fevkalade hizmetler sunuldu; Hızlı Trenden Yüksek Hızlı Trene, asma köprülerden sayısız tünellere, otoyollar ve bölünmüş yollardan silah sanayi ve uydulara kadar say sayabildiğin kadar… Sağlık sahasındaki hizmetlerin ayrı ve özel bir yeri var… TSK ve bazı anayasal kuruluşların vesayetinin kırılması, Meslek Liselerindeki katsayı adaletsizliği ve kamudaki başörtüsü zulmünün kaldırılması iz bırakan ve küçümsenemeyecek önemli hizmetler oldu.
Millet de bu hizmetleri gördü ve iyi değerlendi… Ak Parti’yi girdiği her seçimde (gerek genel, gerek mahalli seçimlerde gerekse Cumhurbaşkanlığı referandumunda) iktidara getirerek takdir ve teşekkür etti… Ta ki 7 Haziran genel seçimlerine kadar.
Ak Parti’nin yaptığı hizmetler devam etmesine ve tecrübeli yöneticiler başta olmasına rağmen 7 Haziran’da Ak Parti Türkiye genelinde bütün vilayetlerde rey kaybediyor, vekil sayısı düşüyor…
Bütün partiler mevcut reylerini muhafaza ederken, Ak Parti de % 9’luk bir kayıp oluyor.
7 Haziran’da Ak Parti’yi iktidardan düşüren diğer partililer değil önceki seçimlerde Ak Partiye rey veren Ak Partililerdi!
Gerçi 1 Kasım seçimlerinde Ak Partiyi iktidara taşıyan da yine 7 Haziran’da rey vermeyen Ak Partililerdi!
7 Haziran seçimlerinden sonra Ak Parti kurmayları, “milletimizin mesajını biz iyi anladık, gereğini yapacağız” dediler, lakin bugüne kadar herhangi bir değişiklik görülmedi.
Ak Parti tabanı hem rahatsız, hem duyarlı!..
7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri gösterdi ki Ak Parti tabanı hem rahatsız, hem de fevkalade duyarlı!
1 Kasım seçimlerinden sonra Ak Parti’nin tavrı henüz test edilmedi. 16 Nisan ilk test olacak!
7 Haziran neticesinin alınmasında sanki hiçbir partilinin sorumluluğu yokmuş gibi, hiç bir yöneticiden partiliden hesap sorulmaması, aksine 7 Haziran öncesi yöneticilerin tekrar görevde tutulması, tabanın rahatsızlığının ayrı bir sebebi!
Referandum öncesi açılan teşvik kesesi!..
Faizsiz kredilerden vergi indirimlerine, yeni borç yapılandırmalarından yeni istihdam fırsatlarına kadar (KOBİ’lere, çiftçilere, esnafa, işçiye, işverene, emeklilere, engellilere, yaşlılara v.s) yapılan ve yapılacak bütün ekonomik ve sosyal teşvikler; tebrik ve takdir edilecek güzel hamleler.
Ancak bütün bunlar milletin gönlünü almak, onların devlete ve millete olan bağını kuvvetlendirmek için yapılıyorsa; yanlış ve eksik hesap yapılıyor denilebilir!
Bu milletin gönlünün kırıldığı kabul ediliyorsa, onların devletine ve hükümetine karşı mesafeli olduğu düşünülüyorsa; bu maddi teşvikler çözüm olmayabilir!
Bu milletin ihtiyaç duyduğu, rahatsızlığının sebebi madde mi ki, onlara maddi imkânlar sunulursa gönlünün kazanılacağı zannediliyor?
Milletin neye ihtiyacı varsa, onlardan bugüne kadar neler esirgenmişse onlar verilmelidir.
Bu millete bugüne kadar maddi sahada çok şey verildi, doğru!
Lakin bu milletten sevgi, ilgi, muhabbet, alaka esirgendi!
Ak Parti tavanı, parti teşkilat birimlerindeki yönetici ve seçilmişlerin, belediye başkanlarının, milletvekillerinin “kargadan başka kuş tanımaz”, “kendi yakın dostlarından ve kan bağı yakınlarından başkalarını tanımaz” tutumlarını ya görmediler, ya da görmek istemediler!
Ak Parti tavanı, nedense pati teşkilatlarındaki tozları halının altına süpürmeyi tercih ettiler.
Millet bundan rahatsız. Parti tabanı bundan rahatsız.. Millet suskun, rahatsızlığını açığa da maalesef vurmuyor. Haklılar da. Rahatsızlıklarını açığa vursalar ne olacak ki? Faydası olmayacağını, aksine kendilerine zararı dokunacağı endişesini taşıyorlar!
Ak Parti tavanı, maddi seferberlikten ziyade manevi seferberlik ilan etmeli… 16 Nisan’dan önce parti tabanının gönlünü kazanacak hamleler yapılmalı!
Bu millet, 15 Temmuz’da devlet ve hükümet yetkililerinin gönlünü kazanmak, onlara hoş görünmek, maddi bir menfaat elde etmek için tankların önüne yatmadı, mermilere göğsünü siper etmedi, meydanlara inmedi!.. 16 Nisan’da sandığa gidecek millet de 15 Temmuz’da meydana inen aynı millet olacak.
Ak Parti tavanı, madde için, makam ve mevki için sözde hizmete talip olanlarla özde hizmet aşkıyla yananları ayırt etmeli ve onların gönlünü kazanacak hamleler yapmalı!
“Sana rağbet ve muhabbeti olan kişiye rağbet etmemen, nasibinde noksana düşmendir. Senden hoşlanmayana rağbet etmense alçalmandır” (Hz. Ali)
Vesselam…
06 Mart 2017 / 07 Cemâziyelahir 1438