Ahmed ÇITLAKOĞLU
Ramazân’a hazırlanmak ve ihya etmek!..
Ramazân-ı Şerîf geliyor!..
23 Nisan Perşembe ilk teravih… 24 Nisan Cuma; Ramazan’ı Şerif’in 1’i…
Gel yâ Şehr-i Ramazân gel!.. Bize gel, evimize gel, işyerimize gel!.. Caddemize ve sokağımıza, köyümüze ve mahallemize, şehrimize ve ülkemize gel!.. Gel de sar bizi, kuşat bizi, nurlandır bizi!
***
Ramazân’a hazır mıyız?.. Ya da ne kadar hazırız?
Ramazân; Kur’ân’da adı geçen tek ay…
Ramazân; oruç ayı, Kur’ân ayı, yardımlaşma ayı, infak ayı…
Ramazân; rahmet, bereket, mağfiret ayı… 11 ay boyunca kirlenen nefislerin, paslanan kalplerin temizlenme ayı.
Ramazân ayı Müslümanlar için ne büyük bir saadet!.. Oruçlunun uykusu bile bir ibadet!
Ramazân ayı; Kur’ânla, oruçla, iftarla, sahurla, terâvih namazıyla, ikram ve infakla bir bütünlük arzediyor... Sanki biri eksik olursa veya bunlardan birinin hakkı tam verilemezse Ramazân’ımız da eksik kalacak gibi!..
Ramazân ayı aynı zamanda, belirli ortamlarda yaşamak zorunda olan farklı düşünce ve inançtaki insanların karşılıklı hoşgörü ve saygı meziyetlerinin ifşa edildiği, kişilerin gerçek kimliklerinin ortaya çıktığı bir zaman dilimidir.
***
Bu Ramazân;
- Ülkemizde genel olarak bütün cami ve mescitler inşa edildiği tarihten bugüne kadar ilk defa teravih namazının kılınamama hüznünü yaşayacaklar…
- İlk defa riya ve gösteriş damgalı şow iftar sofraları olmayacak ama eş ve dostlar arası, samimi iftar ikram ve ziyafetleri de olmayacak!..
- İlk defa Ramazân gecelerinde kumarhane ve eğlence yerlerinde günah da işlenmeyecek, gündüzleri lokanta ve çay ocaklarında (oruçluların gözlerine baka baka yeme ve içme) saygısızlıklar da sergilenmeyecek ama misafir bereketlerinden ve dualarından da mahrum bir Ramazân olacak!
***
ORUÇ!..
Oruç, sadece iştah ve şehveti dizginlemek değildir, ayrıca ağzını ve dilini kötü ve çirkin söz söylemekten korumaktır.
Peygamberimiz (sav) buyuruyorlar ki: "Oruç bir kalkandır; sakın, oruçluyken, cahillik edip de kem söz söylemeyin. Birisi size sataşacak veya dalaşacak olursa, 'ben oruçluyum, ben oruçluyum' deyin." (Buhârî, “Savm”, 9; Müslim, “Sıyâm”, 30)
İbadetlerin sırlarını, gerçek mâna ve önemini kavrayan kimi âlimler namaz kıldığı, oruç tuttuğu halde, hâlâ çirkin işler yapan ve fenalıktan sakınmayan kimseyi, abdest alırken yüzünü, eline su almadan üç kere yıkayan kimseye benzetmişlerdir: Uzaktan bakan onun abdest aldığını zannetse de o gerçekte abdest almamaktadır.
Peygamberimiz "Oruç tutan öyle insanlar vardır ki, kârları sadece açlık ve susuzluk çekmektir" (İbn Mace, “Sıyâm”, 21) derken bu durumu kastetmiş olmalıdır.
Oruç tutmak, diğer ibadetlere nazaran biraz daha sıkıntılı olduğu için Allah, orucun farz kılındığını bildirirken, psikolojik rahatlatma sağlayacak ve emre muhatap olan müslümanların yüksünmesini engelleyecek bir üslûp kullanarak, oruç tutmanın önceki ümmetlere de farz kılındığını belirtmesi yanında, ayrıca orucu daha sıkıntılı hale getirmesi muhtemel iki durumu (hastalık ve yolculuk) oruç emrinin hemen peşinden geçerli mazeret olarak zikretmiştir. Bu üslûp, meselâ öteki ümmetlerde de bulunduğu anlaşılan namaz için kullanılmamıştır.
Oruç riyânın en az karışacağı bir ibadet olduğu için sevabı en fazla olan ibadetlerden sayılmıştır. Peygamberimiz'den nakledildiğine göre, orucun bu yönüne ilişkin olarak Allah, "Oruç benim içindir; onun karşılığını ben vereceğim" (Buhârî, “Savm”, 2, 9; Müslim, “Sıyâm”, 30) buyurmuştur. Bu bakımdan oruç tutmanın sevap olarak karşılığı oldukça yüksektir. Cennetin özel olarak oruç tutanların girmesi için ayrılmış bulunan "reyyân" adlı kapısından girme hakkı (Buhârî, “Savm”, 4) bu karşılığın mukaddimesi sayılmıştır.
Oruç, yoksulların durumunu daha iyi anlamaya, dolayısıyla onların sıkıntılarını giderme yönünde çaba sarfetmeye de vesile olur. "Tok, açın halinden anlamaz" atasözü de bunu ifade eder. Orucun, dinimizde önemli bir yeri olan sabır konusuyla irtibatı da burada hatırlanmalıdır. "Namaz ve sabırla yardım isteyin" (el-Bakara 2/153) ve "Sabredenlere ecirleri hesapsız olarak tastamam verilir" (ez-Zümer 39/10) gibi âyetler,
"Oruç sabrın yarısıdır" (Tirmizî, “Da‘avât”, 86) diyen ve orucun Allah için olup mükafâtını da kendisinin hesapsız olarak vereceğini bildiren hadislerin ortak anlamı, orucun sabır boyutunu ve bunun fazilet ve sevabının yüksekliğini anlatır. (Oruç ilmihaliyle alakalı bilgiler: Diyanet İşleri Başkanlığı, İlmihal, Cilt 1)
***
“...Allah’ım! Sana teslim olan bir kalp, doğru sözlü bir dil ve güzel bir ahlâk istiyorum. Günahlarımı bağışlamanı ve her türlü hayırdan bana lütfetmeni istiyorum. Bütün şerlerden de sana sığınıyorum...” (Nesâî, Sehiv, 61; Hakim, Deavât, 1872)
Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
20 Nisan 2020 P.tesi / 28 Şâban 1441