Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ahmed ÇITLAKOĞLU

Fındık tekeli Ferrero’nun üretici aşkı!..

 Dünya ve Türkiye Fındık tekeli İtalyan firması, fındıkta üretimi ve verimi artırmak için fındık hastalığı ve zararlarına karşı etkili ve bilinçli mücadele vermek için üreticilerle işbirliği kararı almış ve uyguluyormuş… Hedef, Sakarya'dan Trabzon'a kadar olan bölge üreticileri!
 
Hayret, Tarım Bakanlığı, il ve ilçe müdürlüklerinde yeterli sayıda uzman, üstelik üretici danışmanı ziraat mühendisleri dururken küllenme başta olmak üzere fındık hastalıklarıyla mücadele etme işini bu fındık tekeli firmaya mı havale etmiş!
 
Hayrola!.. Fındık tekelinin bu üretici aşkı nasıl depreşmiş?
Bu İtalyan firması, bizi bizden daha fazla mı düşünür hale gelmiş?.. Fındıkçının derdi onun derdi mi olmuş?
 
İtalyan firmasının bizlerin fındık külleme hastalığını dert edinip, mücadele etme aşkı(!) ister istemez Amerikan’ın Marshall yardımını hatırlatıyor!
 
Bu nasıl bir külleme hastalığı ki, Sakarya ’dan Trabzon’a kadar iklim farklılığına rağmen bütün bölgelerde aynı etkiyi gösteriyor ve mücadelede de aynı metot uygulanıyor!
 
İtalyanların bu hastalıkla mücadele aşkı, ister istemez akla, bazı hastalıklara karşı sözde aşı kampanyası altında hastalık enjekte etme, ya da yabancı ilaç baronların aşı ilacı satma tuzağını hatırlatıyor!
 
***
Geçmişte bir dönem ilaç diye toz zehir kullandırdılar, faydalı kuşları ve böcekleri yok ettirdiler…
Yıllar sonra, yanlış yapmışız denildi… Başka ilaçlar ikame edildi.
 
 
 
Tıpta, kullanılan ilaçların yan etkileri olduğu inkâr edilmiyor… Bir hastalığı tedavi etmek için kullanılan ilaçların başka hastalıklara sebebiyet vermesi, her hastalığın tedavisinde başka bir hastalığın nüksetmesi; tıbbın kısır döngüsü.
 
Tıptaki ilaçların yan etki ve kısır döngüsü, tarımda zirai ilaçlar için de geçerli.
 
Dengesiz beslenmeler ve gereksiz ilaç kullanımlarıyla önce insanları hasta et, sonra hastalıkla mücadele edeceğiz diye dev ilaç ve sağlık sektörüne zemin hazırla! 
 
Küllenme hastalığının 3-5 senelik mazisi var. 10 sene önce böyle bir hastalık yok idi. 
Sakarya’dan Trabzon’a kadar Fındık üretim bölgelerinde küllenme hastalığın sebebi; daha önce kullanılan ziraî ilaçların yan etkileri olamaz mı?
 
Siz, ilahî dengeyi bozarsanız, bu belalar kaçınılmaz olacaktır.
Cenab-ı Hak, zararlı böcekleri yiyen, onlarla beslenen başka böcekler halk etmiş. 
Siz, hesapsız kitapsız, sözde verim yükseltme adına ziraî ilaçlarla zararlı böcekleri öldürüyoruz derken, onlarla beslenen faydalı böcekleri de öldürürseniz; tarımda ki bu sonuç kaçınılmaz olacaktır.
 
Bugün küllenme hastalığını önleyeceğiz diye kullanılan ilaçların yarın başka hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olmayacağını kim garanti edebilir?
 
Bugünkü hastalığa sebep olanlardan hesap soruldu mu, sorulabildi mi ki, yarın da hesap sorulabilsin?
 
Geçmişteki uygulamalara ve neticelere bakınca, geçmişin bugünkü versiyonlarına insanın inanası gelmiyor!
 
Şahsen, bu mülahazalarla fındık bahçelerimde ziraî ilaçlama yapmıyorum, küllenme ilacı da kullanmıyorum.
 
Velev ki bir hastalık olsa dahi, mücadele masrafının hastalığın sebep olacağı ürün kaybından fazla olduğunu düşünüyorum.
 
***
Tarım Bakanlığı, bu hastalıkla mücadele edilmesine samimi olarak inanıyorsa, en etkili mücadelenin; Tarım İl Müdürlüğü eliyle yapılmasının daha faydalı ve etkili olacağını düşünüyorum.
 
Tarım Bakanlığı, samimi olarak fındıkta verimi artırmak istiyorsa; alan bazlı doğrudan gelir desteği ödemesi olarak üreticilere para dağıtmak yerine, (bu teşvik karşılığında) üreticinin gübre ve ilaçlamasını fiilen (istihdam edeceği elemanlar eliyle) yapmasının/yaptırmasının daha verimli ve etkili olacağına inanıyorum.
 
Uygulama böyle olursa, doğrudan gelir ödemeleri tarım dışı sahalara değil tarıma harcanmış olacaktır. 
 
Hem İsraf önlenirken, hem de Tarım Müdürlükleri eliyle geniş bir işçi istihdamı da sağlanmış olacaktır.
 
Bu vesileyle tarımda kayıt dışı çalışan işçiler hem kayıt içine alınmış olurken hem de gübreleme ve ilaçlama daha bilinçli yapılmış olacaktır.
 
Oltandaki et lokması, balık avlamak içindir. Öyle lokma ne bağıştır, ne cömertliktir!” (Hz. Mevlâna)
 
Vesselam… 
Ahmed Çıtlakoğlu
29 Haziran 2017 / 05 Şevval 1438
 
Önceki ve Sonraki Yazılar