Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ahmed ÇITLAKOĞLU

Edirne’yi Anlamak!..

 Edirne... Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik yapmış 3 şehirden ikincisi... Osmanlının ilk başkenti; Bursa, son başkenti ise malum İstanbul…
Serhad Şehri Edirne, Osmanlıya 88 yıl başkentlik yapmış bir tarih ve kültür merkezi… Buram buram tarih ve Osmanlı kokuyor… Şehrin hemen hemen tamamı, tam anlamıyla “açık Osmanlı eserleri ve kültür müzesi”!.. 

Şehre dört ayrı cepheden de girseniz, sizi Edirne’nin ve Osmanlı mimarisinin en önemli simgelerinden biri olan Selimiye Camisi selamlıyor…
Mimar Sinan’ın “ustalık ve uzmanlık eserim” diye nitelendirdiği Selimiye Camisi, kubbesinden minarelerine, süslemelerinden akustiğine eşsiz mimarisi ile sadece Osmanlı-Türk mimarlık tarihinin değil, dünya mimarlık tarihinin de başeserleri arasında gösterilmektedir.
Bu şaheser için çok şey yazılır, söylenir… Hatta bu eserin meziyetlerini böyle bir iki makalede anlatmak mümkün değil.  

Ancak birkaç özelliğine dikkat çekmek istiyorum:
1- Cami öyle bir yere yapılmış ve minareler öyle inşa edilmiş ki dört ayrı cepheden bakıldığında sayıları dört olan minareler, kusursuz iki minare görülüyor… 
Rivayet edilir ki o tarihte dört ayrı geliş yolu üzerinden şehre girenler önce iki minareli camiyle karşılaşıyor… Bilahare ikinin dört olduğunu görünce hayretlerini gizleyemiyorlar.

2- Ters lale motifi hikâyesi… Bu motifin ters konulmasının esas sebebi, “her ne kadar “ters kadının” tersliğini anlatmak için konulmuş” diye anlatılsa da daha farklı bir anlam olduğunu düşünüyorum…
Bu motif ters işlenmemiş olsaydı, asırlardır bu kadar dikkat çekmezdi… 
Demek ki unutulmamak için, iz bırakmak için sıra dışı işler yapmak gerekir!

3- “Burmalı”, “Üç şerefeli” camideki akustik!.. Öyle bir akustik ki, demir parayı tıklattığınız da minik kuş sesi olarak size dönüyor…
5-6 asır öncesinin teknolojisiyle yapılan bu eserlerdeki mimari yapıyı, estetiği, akustik ve yalıtım sistemini,  bugünün sözde modern eserleriyle, cazırtılı ses düzenleriyle mukayese edince, hangi çağın daha medeni, daha modern olduğunu anlamaya çalışıyoruz!

4- II. Bayezid Külliyesindeki Sağlık müzesinde Darüşşifa ve Psikiyatri bölümleri güzel canlandırılmış. 
Darüşşifa, 1500’lü yıllardan 1916 yılına kadar faaliyetini sürdürüyor… 
Şifahanede ruh hastalarının tedavisinde dönemin tıp bilgi ve ilaçları yanında, su sesi, musiki, güzel kokular ve meşguliyet metotlarının uygulanması dikkat çekici..

Osmanlının sağlıktaki bu güzel hizmet metotları niçin müzede sergileniyor diye düşündüm…
Bu tedavi metotları, faydalı ve netice verici olduğuna inanılıyor ki günümüze ışık tutsun diye sergilenme ihtiyacı hissedilmiş olmalı!..
Edirneli Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu, bu tedavi metotlarından günümüzde de acaba istifade etmeyi düşünüyorlar mıdır?
Yoksa, bunlardan istifade edilmeyecekse, ders alınmayacaksa o zaman, bu eserleri ziyaret etmenin, sergilemenin anlamı ne olabilir ki?

Tarihi ve turistik yerleri ziyarette gaye nedir? 
Sadece, “Aaa.. Ne kadar güzel yerler, ne muhteşem şaheserler, ne hanlar ve kervansaraylar!” demek için mi ziyaret edilir?
Buraları ziyaretler, ziyaretçilere bir şeyler vermiyorsa, onların düşünce tarzında ve kültür hazinesinde bir değişikliğe sebep olmuyorsa, bu tür ziyaretlerin zaman ve para israfından ibaret bir turistik seyahat olduğu söylenebilir…

Edirne’yi 20-25 sene sonra ikinci defa ziyaret ediyorum… 
Yıllar önce gezdiğim ve gördüğüm yerleri ve eserleri yıllar sonra (belki yaşın da etkisiyle) anlamadığımı fark ettim.
Maalesef sevinçle değil, hüzünle ayrıldım Edirne’den…

2013 sayımına göre Merkez nüfusu 164 000 olan Edirne’yi Osmanlının diğer başkentleri Bursa ve İstanbul ile mukayese edince niçin gelişmediğini düşündüm ve üzüldüm!

Bir yer hakkında ilk gelen ziyaretçinin ilk andaki intibalarının o yer için bir ölçü olduğunu düşünüyorum.
Bir il-ilçe ve belde belediyeleri, bölgelerine gelen ilk ziyaretçilere mikrofon tutup ilk intibalarını alsalar, herhalde eserlerini daha güzel görür ve tanırlar…

Otogar Edirne’ye Yakışmıyor!..
Şehrin ilk aynası; otogar…
Edirne otogarı öyle bir otogar ki, Osmanlıdan kalma(!) diyeceğim ama Osmanlıya saygısızlık olur, herhalde Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarından kalma!..
Bilmiyorum, Anadolu’nun başka bir vilayetinde acaba böyle bir otogar daha var mı?

Otobüs firmalarının hizmet ve servis anlayışı da otogardan aşağı değil!.. 
İstanbul’dan Edirne’ye gidişte bir firmanın otobüsü, biletteki yazılı saatten yarım saat sonra hareket ediyor, yolda verilen istirahat dakikasına riayet yok!
Dönüşte, gittiğim firmayı sözde ciddiyetsiz görerek başka bir firmadan bilet alıyorum… Bu defa, bu firmanın otobüsü biletteki hareket saatinde peronda değil…
Seyahat ettiğim bu iki ayrı firma, esasında sıradan firmalar değiller. Türkiye genelinde isim yapmış, sair bölgelerde ciddiyeti ile bilinen firmalar. (İsimlerini vererek reklam yapmayalım!)
Demek ki otogarın manevi(!) havası otobüs firmalarını da etkilemiş.

Böyle bir otogarın bu güzelim tarih ve kültür şehrimize layık olmadığı düşündüm ve üzüldüm.
Sanki şehrin belediye başkanı bu otogarı hiç ziyaret etmemiş!..
Görülen o ki belediye başkanın seçildiği partinin genel başkanı ve milletvekilleri de burayı hiç ziyaret etmemiş!

Osmanlıya 39 yıl başkentlik yapmış Bursa ve 88 yıl başkentlik yapmış Edirne’de yapılan tarihi eserleri görünce; 91 yıllık Cumhuriyet başkenti Ankara’da yapılan eserler araştırdım, mukayese etmeye(!) kalktım ve üzüldüm!

Edirne Milletvekilleri…
Edirne 3 milletvekili çıkarıyor… 2011 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 2, Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) 1 milletvekili çıkarıyor.
Ak Parti milletvekili, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu…
CHP milletvekili Recep Gürkan; 30 Mart seçimlerinde Belediye Başkanı seçiliyor…

Edirneliler CHP’yi Türkiye’nin Erdoğan’ı sevdiği gibi seviyor… 
2011 seçimlerinde CHP’nin rey oranı; % 52…
10 Ağustos seçimlerinde; Ekmeleddin İhsanoğlu’na % 64,6 rey çıkarken Recep Tayyip Erdoğan %32,2 rey alıyor.
Bu seçim sonuçlarına gösteriyor ki, Edirneliler CHP’li belediyenin hizmetlerinden fevkalade memnunlar…

Vali D.Ali Şahin…
23 Mayıs 2014 tarihli kararname ile Edirne Valiliğine atanan D.Ali Şahin Edirne için bir fırsat… 
D.Ali Şahin 2,5 yıl kadar Giresun’da Valilik yaptı… Onu yalnız Giresun değil, bütün Türkiye iz bırakan hizmetleriyle tanıdı…

04.08.2013 tarihli bir yazımda onu şöyle tanımlamıştık: “Vali Dursun Ali Şahin’i nasıl bilirsiniz?!..
Allah selamet versin, hayırlı uzun ömürler ihsan eylesin! Mesaisini makamda oturarak değil arazide çalışarak değerlendiren… Düşünen, proje üreten ve netice almaya çalışan… Hem çalışan, hem de ekibini çalışmaya teşvik eden… “Virgülü değil noktayı seven!”  bir bürokrat idi. Hülasa; ‘vali gibi Vali!’ idi. Giresun’a büyük hizmetleri oldu. Hizmetlerinde sıra dışılık hâkimdi… Bu yönüyle ender bulunan bürokratlardandı. Fiziki yaşına rağmen, fikir ve gönül yaşı (nice gençlere taş çıkartacak derecede) çok genç ve dinamik idi. Ancak bir kusuru var idi! Siyasetçiler önünde eğilmiyordu!”

D.Ali Şahin gibi bürokratlar kendi istekleriyle emekliye ayrılmamalı, hükümet de bu vasıftaki bürokratları yaşı dolsa dahi emekli etmemeli, onların tecrübelerinden azami derecede istifade etmeli.
Vali Şahin’in Selimiye Camisindeki ters lale gibi Edirne’de iz bırakacağına inanıyorum.

Hâsılı kelam…
Edirne’yi ve tarihi eserleri gezmek değil, anlamak lazım!..
Edirneliler Edirne’nin tarihi ve kültürel değerini sanki yeterince değerlendiremiyorlar gibi… Edirne’de bir sahipsizlik, bir terk edilmişlik görüntüsü var… 
Oysa Edirne’nin bu tarihi ve kültürel mirası olmasaydı, belki de Edirne, Edirne olarak kalmayacaktı. 
Ak Parti iktidarı, Edirneliler kendilerine iltifat etmeseler dahi tarihi mirasa ve Osmanlıya hürmeten Edirne’ye sahip çıkmalıdır.

“Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan, ekmeksin.
Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir: Neyi arıyorsan osun sen.” (Hz. Mevlana)

Vesselam…
28.09.2014
 
Önceki ve Sonraki Yazılar