Ahmed ÇITLAKOĞLU
Berat Albayrak mı yanlış yapıyor, yoksa yanlış mı anlaşılıyor!..
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Yeni program bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi ABD’li McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek” diyor.
Sn. Bakan daha der demez; malum kesimden eleştiriler anında servis ediliyor: Neymiş;
- Uzmanlar, Şirketin "parayı ver, iyi raporu yazdır" şeklinde kullanılabileceğinden endişe duyuyorlarmış!..
- İstanbul ve Ankara dâhil toplamda 44 farklı ülkede 83 ofisi ve 10 binin üzerinde çalışanı olan firma başarılı bir danışman firması değilmiş!
***
İYİ Parti Ankara Milletvekili ve Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz da bu eleştiri kervanına dâhil olanlardan.
Nedense Başkan Erdoğan Merkez Bankası Başkanının faiz ve enflasyon politikasını eleştirdiğinde, esas konuşması gereken yerde, uzmanlık sahasında tek kelam etmeyen Sn. Yılmaz, Bakan Albayrak’ın bu kararını “damat Albayrak” sıfatlamasıyla tiye alıyor!
***
Başkanlık sisteminde bakanlar artık eski bakanlar değil!
Parlamenter sistemde bakanları Cumhurbaşkanı da atamış olsa, bakanlar milletvekili olmaları sıfatıyla Başbakan ve Cumhurbaşkanının yanında aynı zamanda millete karşı da bir sorumluluk taşıyorlardı.
Başkanlık sisteminde ise bakanların Başkandan başka sorumlu olduğu bir merci yok.
Dolayısıyla bakanların Başkan Erdoğan’ın bilgisi olmadan önemli kararları almalarının mümkünatı yok!
***
Kanaatimiz odur ki:
- Nasıl ki Tarım Bakanının Fındık politikasında Başkan Erdoğan’ın bilgisi olmadan bir karar alması mümkün görülmüyorsa;
- Hazine ve Maliye Bakanının da 16 bakanın icraatlarının denetleneceği bir danışmanlık firmasının tespitinde, üstelik bu firmanın bir ABD’li olması halinde; Başkan Erdoğan’ın bilgisinin olmaması mümkün değildir, diye düşünüyoruz.
***
Ancak kim ne derse desin, bu kararın ehemmiyetine kimler ne kadar vurgu yaparsa yapsın; Türkiye ekonomisi üzerinde ABD’li spekülâtörlerin dolar savaşı başlattığı bir dönemde ABD’li bir danışman firmasına 16 bakanın icraatlarının denetlenmesinin verilmesi fevkalade dikkat çekici olmalıdır.
***
Başkan Erdoğan’a güveniyoruz… Onun bilgisi dâhilinde olması muhtemel, Türkiye’yi çok yönlü ilgilendiren bu önemli karara da güvenmek istiyoruz!
Bu kararın Türkiye’nin aleyhine olacağına ihtimal vermek istemiyoruz.
Ama bu kararın Türkiye’nin nasıl lehine olacağını da merak ediyoruz.
“Yoksa bu ABD’li denetçi firmanın seçilmesinin arkasında Abdülhamid’in ince siyaseti mi yatmaktadır?” diye düşünüyoruz.
Şayet öyleyse, yakında bir İngiliz ve Rus denetçi firma da atanacak demektir!
Hani malum, Sultan Abdülhümid Han 33 yıllık başarılı idaresinin sırrını açıklarken; “Önemli bir karar alacağım zaman Rus ve İngiliz Elçilerini çağırır, onların o meselede fikrini sorarım. Onların devletimiz hayrına bir düşüncesi olmayacağını bildiğim için onlar o meselede ne tavsiye etmişlerse ben aksini yaptım. Başarımın sırrı buradır” dediği rivayet edilir.
***
Demek ki bu ABD’li denetçi firma kararıyla da bir taşla üç dört kuş birden vurulacaktır:
- Muhtemeldir ki, ABD’li denetçi firmanın raporları aksine hareket edilerek, isabetli kararlar alınmış olacaktır!..
- 44 ülkede 10 binin üzerindeki elanı olan bir firma; Turkiye’nin turizm ve ihracatta patlama yapmasına vesile olabilir!
- ABD’li spekülâtörler bir ABD’li eliyle regüle edilebilir!
***
Bir zamanlar, Askerî vesayetin olduğu dönemlerde emekli generallerin banka ve bazı büyük firmaların yönetimlerine getirilmesi prim yapan ticarî bir taktikti...
Bugünlerde, emperyalist ülkelerin vesayetinin hâkim olduğu, 5’in dünyadan büyük olduğu bir dönemde; emperyalist ülke firmalarıyla işbirliği yapılması; prim yapan stratejik bir taktik olmalı!
***
“Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.” (Şems-i Tebrizi
Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
29 Eylül 2018 / 19 Muharrem 1440