Ahmed ÇITLAKOĞLU
Ak Parti’nin 3 dönemlilerle imtihanı!..
7 Haziran seçimlerinden sonra ufukta tekrar seçim ihtimali görülmeye başlayınca Ak Parti’de ‘3 dönemlik’ tartışması başlamıştı.
Tartışma mevzuu:
- Milletvekilliğinde 3. Dönemi doldurdukları için 7 Haziran’da (25. Dönemde) aday olmayanlar 1 Kasım seçimlerinde (26. Dönemde) aday olabilecekler miydi?
- 25.Dönem de milletvekili seçilmeleriyle 3 Dönem kapsamına giren, ancak 2,5 ay vekillik rozeti takabilenlerin durumu ne olacaktı?
Tüzükte yapılan ufak bir değişiklikle şimdilik tartışma kapanmış gibi görülüyor.
Evet, tartışma genel merkez ile 24 ve 25. Dönem milletvekilleri arasında tatlıya bağlanmış olabilir…
Lakin parti tabanının buna nasıl tepki göstereceği henüz meçhul!
***
Basına sızan haberlerden anlaşıldığı kadarıyla tartışmayı başlatan taraf 25. Dönem vekiller değil 7 Haziran’da aday olmayan 3 dönemlikler idi.
Ne gariptir ki, tüzük değişikliğinden sonra tartışma bıçak gibi kesildi!.. Oysa tüzükte yapılan değişiklikle 25. Dönem vekillerin durumuna açıklık getiriyordu...
Peki, eski 3 dönemlikler aylar önce bu tartışmayı 25. Dönem vekillerin tekrar aday olabilmeleri için mi başlatmışlardı? Yani kendileri için değil de sırf arkadaşları için bu mücadele içine girmişlerdi öyle mi?..
Aman ya Rabbi!.. Ne kadar da göz yaşartıcı bir durum!
***
“Kardeşlik ve dayanışma ruhunu zedeleyebilecek hiçbir davranış içine girmeyiniz. Hesap verebilirlik duygusu hayat anlayışımızın esasıdır. Bu onur tablosunun karamsar bir tabloya dönüşmemesi için örfe uygun düşmeyen, hukuka uygun olmayan, AK PARTİ’liye yakışmayacak tutum ve davranışlardan mutlaka ama mutlaka uzak durunuz.
AK PARTİ mensupları, bizden öncekiler gibi milleti aldatmayacak ve milletin umutlarını boşa çıkarmayacaktır.
Hiçbir AK PARTİ’li geçmişte yapılan yanlışlar gibi milletin gücünü kendi gücüne tahvil etmek gibi bir vefasızlığa, sadakatsizliğe izin vermeyecektir.”
Bu ifadeler “Genel Başkan Başbakan R.Tayyip Erdoğan” imzasıyla Ak Parti Tüzüğünün önsözünde yer alıyor.
Sayın Erdoğan ve arkadaşları ki çoğu tartışmanın kahramanı 3 dönemlikler, partinin kuruluşunda tüzüğe 3 dönem kuralını koyuyorlar.
Sizler parti kurulurken kendinizi 132. Madde ile bağlayacaksınız, yanlış anlaşılmaların ve beklentilerin önüne geçmek için “Bizim partimizde milletvekili seçilenler kesintisiz en fazla üç dönem görev yapabilir. Tekrar aday gösterilebilmesi için (en az bir dönem) ara vermeleri gerekir” diyeceksiniz, sonra
2-3 aylık istisnai bir süreyi bir milletvekilliği dönemi gibi algılayıp “ara verme” hükmü yerine getirilmiştir gibi yorumlayarak adaylık yarışına gireceksiniz! Üstelik bunu, böyle kritik bir süreçte partinin menfaati(!) için yaptığınızı iddia edeceksiniz!
Tamam, tüzükle getirilen kural zaten bir kanun ve Anayasa hükmü gibi o kadar da bağlayıcı değil!.. Partinin nihayet kendi koyduğu bir prensip... Lakin bir kuralı koyanlar önce kendileri o kurala riayet etmeleri gerekmez mi?
***
Efendim deniliyormuş ki “7 Haziran’daki düşüşün sebebi, bu ‘A kadro’ denilen 3 dönemlikleri sahada olmayışıdır. Şayet onlar aday olsaydı bugünkü durum olmazdı!”
Bu iddiaya kargalar bile güler! Hadi oradan… 7 Haziran adaylarını tespit edenler onlar değil miydi? Bu 3 dönemlikler seçim çalışmalarına katılmadılar mı? Güçlerini gösterebilmeleri için mutlaka aday mı olmaları gerekiyordu?
Bunlar kendilerinin o kadar güçlü olduğunu iddia ediyorlarsa ve listelerde de yer alacaklarsa, o zaman listelerin başlarına değil fazla vekil çıkartan bölgelerde en son seçilen vekilin sırasına, 3-5 gibi vekil sayısı az olan seçim bölgelerinde ise son sıralara konulsunlar ki göstersinler güçlerini ve partiyi iktidara taşısınlar!
Sakın kimse, “Aa.. Bu şahsiyetler hiç arka sıralara yerleştirilebilir mi” demeye kalkışmasın. Aksi halde, böyle bir ifade enaniyet ve kibir alameti olarak kendilerini yaralar!
Hani, insanlar arasında ayırım yoktu… Üstünlük ancak takvada idi!
Ah… Keşke bu eski 3 dönemlikler için önseçim yapılsaydı da tabandaki güçleri görülebilseydi!
***
Her ne ise, zararın neresinden dönülürse kârdır.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve Genel Başkan Başbakan Sayın Davutoğlu’nun samimiyetinden ve hassasiyetinden kesinlikle şüphe etmiyoruz.
Ve yeni MYK teşekkülünün ümitleri tekrar yeşerttiğine ve çoğu endişeleri izale ettiğine inanıyoruz.
Ancak 7 Haziran’da aday tespitlerinde tabanın sesine kulak verilmediğini, tabanda ciddi boyutta rahatsızlık olduğunu gören ve yaşayan, gençliğini ve ömrünü siyasetin içinde geçirmiş bir gönül eri olarak diyoruz ki…
Partinin kuruluşundan bugüne kadar partinin çeşitli kademelerinde ve hükümette görev aldığı halde seçim bölgesinde gerek teşkilatlar arasında gerek halk nezdinde iyi intiba bırakamamış şahsiyetlerin aday gösterilmeleri hususunda (ister 3 dönemlik ister bir dönemlik olsun) tabanın sesine kulak verilmeli… 7 Haziran’da özellikle partililerin gösterdiği tepki hafife alınmamalı… Aksi halde halkın; “partisini düşünmeyenleri ben mi düşüneceğim!” gibi, daha şiddetli bir tepki gösterme ihtimali göz ardı edilmemeli.
Bu davaya gönül verenler için, memleket sevdalıları için; şu veya bu şahsın aday olup olmaması, seçilip seçilmemesi pek önemli değil… Onların derdi; Ak Parti kiminle en fazla rey alabilir ve en fazla vekil çıkartabilir!
Ah keşke, nice seçilmiş olanlar ve seçilecek olanlar da seçenler kadar aynı duyguyu taşıyabilseler!
“Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darılma, onu insan yerine koyan yine sensin.” (Ömer Hayyam)
Vesselam…
16 Eylül 2015 / 02 Zilhicce 1436