Abdurrahman AKSU
529 İNSAN!
İçimizde varolan tek canımızı korumak için bu dünya da neler yaptığımızı hatırlayıp,içimizde muhasebesini yaptıktan sonra 529 insanın canlarının sandalyeleri altında sehpasız idamlarının nasıl bir kıyım olduğu açıkça gördükten sonra,Mübarek’in düşüşünden bu yana kan süzgeciyle ilerleyen bu süreci bir daha inceleyelim.
Mısır,Dünya varolluğundan bu yana önemli stratejik alanlardan biri olmuş,İslam Alemi onun İslam’ı kabul etmesiyle ivme kazanmış,Napolyon Mısır’ı aldıktan sonra kendini imparator ilan edebilmiş,İngiltere Mısır’ı elinde tuttuğu sürece “ Güneş Batmayan İmparatorluk” özelliğini sürdürebilmişti.
Bu değerli topraklar Devlet-i Aliye’nin çekilmesinden sonra mahzun kalmış,dış müdahalelerle yönetimleri atanarak ,bizden farklı bir yön çizememişti.Darbeler,İhtilaller,çatışmalar Mısır’ın da kaderi olmuş;ilmin merkezi,zilletin kendisi olmuştu.
Bu döngüye karşı duran İhvan Hareketi bir cihat ruhuyla mücadelesini vermiş,Allah onlara Mürabek’e karşı yakın zamanda zaferi nasip etmiş,Mursi iktidara gelmişti.
Geçen zaman da Mursi,Filistin’e nefes aldırmış, ülkesinde ki ezilen kesimlerin başını okşamış,milli sermaye rolüne bürünmüş fakat kantarın topuzunu ayarlamamıştı.Devletin içinde ki her birimin kendisine sadakat göstermeyeceğini darbeden sonra görmüş olacaktı. Gelen abaya rağmen dik durmak,geri adım atmamak çok yüce olsa da,bir sonra ki zaferin ne zaman geleceği belli olmadan bu imkanı iyi değerlendirememek pek de akıllıca değil zannımca.
Sözlerimden yanlış mana çıkmasını istemem verilen mücadele İslam Alemine örnek olması gerek bir mücadeledir. Fakat Başbakan Erdoğan’ın Mısır’ı ziyaretinde söylediği “ laiklik kötü bir şey değil” sözü çok manidar bir şifreydi. Açıkça Türkiye’de yapılan “ sessiz devrimin” bir benzerinin Mısır’da olması gerektiği tavsiye edilmiş,fakat algılanamamıştı.
Aynı kaderin iki devleti demiştim ya, buydu asıl kasıt meselem. Yıllarca prangalara takışmış,kurtarıcısı arayan iki millet. Ve İslam Alemini yeniden ayağa kaldıracak olan iki yıldız. Bunu ben değil tarih fısıldıyor. Bunu Filistin meselesinden çıkarabiliriz. Zira Filistin için kendini ortaya atan da bu iki devlet.
Demek ki hem Siyonizm’in en büyük tokatı yiyeceği Filistin’de , hem de ümmetin sancaklarının yeniden yükselmesi için bu iki yıldızın,güneşin battığı anda bile tüm cihanı aydınlatabilmek adına parlaması kaçınılmazdır.
Elimizin kelepçeli,ağzımızın sürme olduğu bir dönemde kalplerimizde bu kardeşlerimizi unutmayalım. Duamız şu olsun ki ; eğer yaşamaları hikmettense Allah onlara Hz. Nuh’un ömrünü nasip etsin,yok şahadetleri daha kutlu olacaksa,Cennet köşeleri Efendimize bir nefes kadar yakın olsun.