Sedat Peker, Doğan Meydası'nın Kirli Çamaşırlarını Açıkladı!
Ünlü iş adamı Sedat Peker, sosyal medya hesaplarından bugün yaptığı açıklamasında Aydın Doğan Medyası'nın geçmişteki kirli ilişkileri bulunduğunu iddia etti.
Peker, Doğan Medyası’nın ihaleler öncesi medya üzerinden nasıl yönlendirmeler yaptıklarını, paralel yapı ile nasıl bir çıkar ilişkisi içerisine girdiklerini ve geçmişte Doğan Medyası'nın yaptıkları haberlerle nasıl manipilasyonlar yaptıklarını örnekler vererek açıkladı.
İşte Sedat Peker'in gündeme bomba gibi düşecek iddiaları;
Kıymetli Dostlarım,
Bugün sizlerle benim için önemli olan eski anılarımdan bir tanesini paylaşmak isterim.
2004 yılının Ekim’inde önce adını Avrasya operasyonu koydukları, sonrasında ise Kelebek operasyonu olarak ismini değiştirdikleri bir komediyle gözaltına alındığımda avukatlarım, emniyetin nezaretinde yanıma gelerek, bana bu kadar para nereden çıktı? Diye sormuşlardı. Bende kendilerine hangi paradan bahsediyorsunuz? Diye şaşırarak sorduğumda, Aydın Doğan’ın gazetelerinin tamamında bana ait evde ele geçirilen paraların sayımının halen daha devam ettiğini yönünde haberlerin olduğunu söylediler.
Haberin devamında ise paranın çokluğundan dolayı sayma işleminin çok sayıda polis tarafından yapıldığı yazıyormuş. O günlerde ülkede ekonomik kriz olduğu için halkta oluşan gerginliği, buhranı, bu tip haberlerle benim şahsıma olumsuz olarak yönlendirmek istiyorlardı( Oysaki polis raporlarında da sabit olduğu üzere evde gözaltına alınan 13 kişinin üzerinden toplam olarak, 6 bin 500 dolar para çıkmıştı.). Yani kişi başına ortalama olarak, 300- 400 dolar civarında bir para düşüyor. Kıymetli Dostlarım, takdir edersiniz ki 6 bin 500 dolar bir polis tarafından 40- 50 saniyede sayılabilecek bir paradır. Ancak Aydın Doğan’ın gazeteleri manşetler halinde evde çıkan paraların 16 saat boyunca birçok polis tarafından sayılarak, halen daha bitirilemediğini yazıyordu.
Sadece bu da değil, şerefli bir hakim tarafından serbest bırakıldıktan sonra Cumhuriyet tarihinde hiç görülmemiş bir uygulamayla hafta sonu mahkeme heyeti toplatılarak, bana tutuklama kararı çıkarıldığında bir taksiye binerek, adliyeye gidip, teslim olmuştum. Bunu bütün vatandaşlar, ayrıcada görevli gazeteciler ve kameramanlar görmüştü. Ancak Aydın Doğan’ın gazeteleri, “ Sedat Peker aranıyorken, ambulans ile dolaştığı için polis tarafından yakalanamamış ve adliyeye bu şekilde gelerek, teslim olmuştur.” şeklinde haberler yapıyorlardı.
O günlerde halkımızda bazı sanatçılara karşı yoğun bir tepki oluşmuştu. Çünkü trafik sıkışıklığı insanlara neredeyse cinnet geçirtecek bir noktadayken, bazı sanatçıların ambulans ile dolaştığı haberi yazıldığından bu tip uygulamayı yapan kişilere karşı halkta büyük bir nefret vardı. Benim taksi ile geldiğimi bütün herkes gördüğü halde (İşin en komik yanı Aydın Doğan’ın gazetelerinde, televizyonlarında çalışanlarda görmüştü.) benimle ilgili bu akıl almaz haberleri yaparak, halkımızın nefretini benim üzerime toplamaya çalışıyorlardı (Sadece bu da değil, bunlar gibi en az yüzlerce sayfa yazabileceğim yalan haberleri aralıksız yapmaktaydılar.).
3 ay boyunca Aydın Doğan’ın gazetelerinin gündeminden düşmedim. En az birkaç sayfa olmak şartıyla aylarca haber oldum. Kendi kendime devamlı şu soruyu sormaktaydım; “Bu manyakça şeyleri acaba neden yapıyorlar?”
Şükürler olsun ki bu sorunun cevabı kısa bir süre de YÜCE ALLAH’ın yardımıyla ortaya çıktı. Meğerse o günlerde Hürriyetin genel koordinatörü olan Ertuğrul Özkök ve o dönem Aydın Doğan’a ait olan Milliyet’in, genel koordinatörü olan Sedat Ergin, beraberce Aydın Doğan’a ihaleler almak için birçok gayri kanuni işler yapıyorlarmış. Bu yasadışı gerçekler, telefon konuşmaları olarak ortalığa bir anda saçıldılar.Yani suç üstü yakalandılar(Bu telefon konuşmalarını internetten rahatça bulup, okuyabilirsiniz.).
İnsanların ilgisini, nefretini, aylarca benim üzerime çekerken, ellerindeki basın gücüyle hükümete baskı yapıp, Aydın Doğan’a ait Hilton arazisini imara açmaya çalışırken, yine aynı dönemlerde Aydın Doğan’a ait olan Tüpraş’a da ayrıcalıklar çıkartmayı da ihmal etmiyorlarmış.
Kıymetli Dostlarım, işin en komik yanı ise ortada bariz bir suç işlenmişken, hiç bir savcı soruşturma başlatmadı. Ortada çok az delil varken, birçok kişiye suç örgütü kurmaktan, ihaleye fesat karıştırmaktan 15 - 20 sene hapis cezası verildiği bir dönemde Paralel yapının savcı ve hakimleri bunlara dokunmamış ancak sonrasında ise bunları istedikleri gibi kullanmışlardır.
Kıymetli Dostlarım, bu gerçekleri hatırlatmamın sebebi şudur; Seçimler öncesinde Aydın Doğan’ın gazeteleri ve televizyonları yine cambaza bak oyunu sergilemektedirler. Halkın dikkatini başka yerlere çekip, kafasını karıştırarak,HDP’yi barış elçisi, Paralel yapıyı da mazlum gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Lütfen bugünkü paylaşımımı bir kez daha okuyarak, iyi düşünün. Kurguladıkları oyuna düşmeyin.
Paralel yapının masum olduğunu iddia etmenin Frankenstein’ın en merhametli çocuk bakıcısı olduğunu söylemekle aynı ayarda bir saçmalama olduğunu lütfen bir an olsun aklınızdan çıkarmayın.
İşte bu sebeple Aydın Doğan medyasında seçime kadar ve hemen sonrasında yazılan hiçbir yazıya bence asla inanmayın. Bu tip bir yazı gördüğünüzde hemen şunu düşünün; bu haberi yaparak, acaba neyi saklamaya çalışmaktalar. Perde arkasında ki görülmeyen patronlarına acaba nasıl bir hizmet sunmaktalar.
İşte Sedat Peker'in gündeme bomba gibi düşecek iddiaları;
Kıymetli Dostlarım,
Bugün sizlerle benim için önemli olan eski anılarımdan bir tanesini paylaşmak isterim.
2004 yılının Ekim’inde önce adını Avrasya operasyonu koydukları, sonrasında ise Kelebek operasyonu olarak ismini değiştirdikleri bir komediyle gözaltına alındığımda avukatlarım, emniyetin nezaretinde yanıma gelerek, bana bu kadar para nereden çıktı? Diye sormuşlardı. Bende kendilerine hangi paradan bahsediyorsunuz? Diye şaşırarak sorduğumda, Aydın Doğan’ın gazetelerinin tamamında bana ait evde ele geçirilen paraların sayımının halen daha devam ettiğini yönünde haberlerin olduğunu söylediler.
Haberin devamında ise paranın çokluğundan dolayı sayma işleminin çok sayıda polis tarafından yapıldığı yazıyormuş. O günlerde ülkede ekonomik kriz olduğu için halkta oluşan gerginliği, buhranı, bu tip haberlerle benim şahsıma olumsuz olarak yönlendirmek istiyorlardı( Oysaki polis raporlarında da sabit olduğu üzere evde gözaltına alınan 13 kişinin üzerinden toplam olarak, 6 bin 500 dolar para çıkmıştı.). Yani kişi başına ortalama olarak, 300- 400 dolar civarında bir para düşüyor. Kıymetli Dostlarım, takdir edersiniz ki 6 bin 500 dolar bir polis tarafından 40- 50 saniyede sayılabilecek bir paradır. Ancak Aydın Doğan’ın gazeteleri manşetler halinde evde çıkan paraların 16 saat boyunca birçok polis tarafından sayılarak, halen daha bitirilemediğini yazıyordu.
Sadece bu da değil, şerefli bir hakim tarafından serbest bırakıldıktan sonra Cumhuriyet tarihinde hiç görülmemiş bir uygulamayla hafta sonu mahkeme heyeti toplatılarak, bana tutuklama kararı çıkarıldığında bir taksiye binerek, adliyeye gidip, teslim olmuştum. Bunu bütün vatandaşlar, ayrıcada görevli gazeteciler ve kameramanlar görmüştü. Ancak Aydın Doğan’ın gazeteleri, “ Sedat Peker aranıyorken, ambulans ile dolaştığı için polis tarafından yakalanamamış ve adliyeye bu şekilde gelerek, teslim olmuştur.” şeklinde haberler yapıyorlardı.
O günlerde halkımızda bazı sanatçılara karşı yoğun bir tepki oluşmuştu. Çünkü trafik sıkışıklığı insanlara neredeyse cinnet geçirtecek bir noktadayken, bazı sanatçıların ambulans ile dolaştığı haberi yazıldığından bu tip uygulamayı yapan kişilere karşı halkta büyük bir nefret vardı. Benim taksi ile geldiğimi bütün herkes gördüğü halde (İşin en komik yanı Aydın Doğan’ın gazetelerinde, televizyonlarında çalışanlarda görmüştü.) benimle ilgili bu akıl almaz haberleri yaparak, halkımızın nefretini benim üzerime toplamaya çalışıyorlardı (Sadece bu da değil, bunlar gibi en az yüzlerce sayfa yazabileceğim yalan haberleri aralıksız yapmaktaydılar.).
3 ay boyunca Aydın Doğan’ın gazetelerinin gündeminden düşmedim. En az birkaç sayfa olmak şartıyla aylarca haber oldum. Kendi kendime devamlı şu soruyu sormaktaydım; “Bu manyakça şeyleri acaba neden yapıyorlar?”
Şükürler olsun ki bu sorunun cevabı kısa bir süre de YÜCE ALLAH’ın yardımıyla ortaya çıktı. Meğerse o günlerde Hürriyetin genel koordinatörü olan Ertuğrul Özkök ve o dönem Aydın Doğan’a ait olan Milliyet’in, genel koordinatörü olan Sedat Ergin, beraberce Aydın Doğan’a ihaleler almak için birçok gayri kanuni işler yapıyorlarmış. Bu yasadışı gerçekler, telefon konuşmaları olarak ortalığa bir anda saçıldılar.Yani suç üstü yakalandılar(Bu telefon konuşmalarını internetten rahatça bulup, okuyabilirsiniz.).
İnsanların ilgisini, nefretini, aylarca benim üzerime çekerken, ellerindeki basın gücüyle hükümete baskı yapıp, Aydın Doğan’a ait Hilton arazisini imara açmaya çalışırken, yine aynı dönemlerde Aydın Doğan’a ait olan Tüpraş’a da ayrıcalıklar çıkartmayı da ihmal etmiyorlarmış.
Kıymetli Dostlarım, işin en komik yanı ise ortada bariz bir suç işlenmişken, hiç bir savcı soruşturma başlatmadı. Ortada çok az delil varken, birçok kişiye suç örgütü kurmaktan, ihaleye fesat karıştırmaktan 15 - 20 sene hapis cezası verildiği bir dönemde Paralel yapının savcı ve hakimleri bunlara dokunmamış ancak sonrasında ise bunları istedikleri gibi kullanmışlardır.
Kıymetli Dostlarım, bu gerçekleri hatırlatmamın sebebi şudur; Seçimler öncesinde Aydın Doğan’ın gazeteleri ve televizyonları yine cambaza bak oyunu sergilemektedirler. Halkın dikkatini başka yerlere çekip, kafasını karıştırarak,HDP’yi barış elçisi, Paralel yapıyı da mazlum gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Lütfen bugünkü paylaşımımı bir kez daha okuyarak, iyi düşünün. Kurguladıkları oyuna düşmeyin.
Paralel yapının masum olduğunu iddia etmenin Frankenstein’ın en merhametli çocuk bakıcısı olduğunu söylemekle aynı ayarda bir saçmalama olduğunu lütfen bir an olsun aklınızdan çıkarmayın.
İşte bu sebeple Aydın Doğan medyasında seçime kadar ve hemen sonrasında yazılan hiçbir yazıya bence asla inanmayın. Bu tip bir yazı gördüğünüzde hemen şunu düşünün; bu haberi yaparak, acaba neyi saklamaya çalışmaktalar. Perde arkasında ki görülmeyen patronlarına acaba nasıl bir hizmet sunmaktalar.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.