Geleceğin enerji kaynağı Karadeniz'in altında
İdeal şartlarda 1 metreküpünden 164 metreküp metan gazı elde edilebilen gaz hidratların, Karadeniz'in özellikle güney kısmındaki Türk karasularında çok geniş alanda var oldukları tespit edildi.
İdeal şartlarda 1 metreküpünden 164 metreküp metan gazı elde edilebilen gaz hidratların, sanılanın aksine, Karadeniz’in özellikle güney kısmındaki Türk karasularında çok geniş alanda var olduklarının tespit edildiği bildirildi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Derman Dondurur, iki yıl önce "Sakarya’dan Amasra’ya kadar olan denizel kısmın Tuna Deltası’yla bağlantısının olup olmadığı, kütle kaymaları ve sediment hareketinin kıyılardan derin denizlere nasıl gerçekleştiğine dair" Prof. Dr. Günay Çifçi ile TÜBİTAK destekli proje başlattıklarını belirtti.
Projeyle, aynı zamanda bölgedeki gaz hidrat birikimlerinin varlığına yönelik çalışma yapmayı planladıklarını ifade eden Dondurur, "Piri Reis gemisinin kullanıldığı çalışmalarımızda, bölgede 2 bin 400 kilometre civarında sismik veri topladık. Projenin ilk ayağını tamamladık. Önümüzdeki mayıs ayında da bölgeye tekrar gidip batıdaki kısmın da sismik ve batımetresini çıkarmayı düşünüyoruz. Deniz tabanından da örnekler alınıp gaz birikimlerine yönelik analizler yapılacak" diye konuştu.
-"Rezervlerin ekonomik potansiyeli çok yüksek"-
Derman Dondurur, sismik verilerden yola çıkıp bölgedeki gaz hidratların ve gaz birikimlerinin dağılımını haritaladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Yüksek basınç ve düşük sıcaklık altında su ve gaz birleşerek, buz görünümlü katılara dönüşüyor. Bunlara gaz hidrat diyoruz. Buz değiller, kar şeklinde görünüyorlar ama değiller. İçinde su ve çok büyük miktarlarda gaz var. İdeal şartlarda 1 metreküp gaz hidrattan, 164 metreküp metan gazı elde edebiliyorsunuz. Bunlar, ekonomik potansiyeli çok yüksek rezerv. Yakın geçmişe kadar bunların Karadeniz’de büyük alanlarda yayılmadığı, bulunmadığı düşünülüyordu. Ama yaptığımız çalışmalarda, bunların gerçekten, özellikle bizim karasularımızda, Karadeniz’in güney kısmında çok geniş alanlarda var olduğunu fark ettik. Bu çok önemli. Şu an ekonomik olarak gaz hidrattan gaz elde etmemiz mümkün değil ama son dönemde hızlanan çalışmalarla yakın gelecekte bu mümkün olacak.
O gazı oradan çıkarmanız için ya sıcaklığı artıracaksınız ya da basıncı düşüreceksiniz ki bunlar maliyetli şeyler. Ama bugün Almanya başta olmak üzere; gaz hidratlardan gaz elde edilmesine yönelik çok farklı yöntemlerle çok farklı çalışmalar yapılıyor. Dolayısıyla çalışmalar çok hızlandı."
Gaz hidratların Türk karasularında araştırılmasıyla ilgili enstitü bünyesinde laboratuvar kurduklarına değinen Dondurur, şöyle devam etti:
"Bugün siz karasularınızdaki gaz hidratları haritalamazsanız, yarın çıkan bu yeni yaklaşımların sonuçlarını uygulamanız mümkün olmayacak. Özellikle Batı ve Doğu Karadeniz’de haritalamaya başladık. Alacağımız deniz tabanı numunelerinden gazın bileşimi hakkında bilgi elde etmeyi düşünüyoruz. Eğer gaz bileşimlerinde ağır hidrokarbonlar varsa bu derinlerden gelen petrol kaynaklı gaz birikiminin var olabileceği anlamına gelir ki bu da derinlerdeki petrol sisteminin hala aktif olduğunu, çalıştığını işaret edebilir. Dolayısıyla ekonomik bir yönü var. Gaz hidratlar, bugün olmasa da yakın gelecekte işletilebilir gaz kaynakları haline gelecek. Dolayısıyla çalışmalara şimdiden başlamak gerektiğini düşünüyorum."
Doç. Dr. Dondurur, araştırma sonuçlarını ortaya koyacaklarını, bilimsel yayın olarak da sunulacağını dile getirerek, talep gelmesi durumunda verileri TPAO ile paylaşmaya hazır olduklarını sözlerine ekledi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Derman Dondurur, iki yıl önce "Sakarya’dan Amasra’ya kadar olan denizel kısmın Tuna Deltası’yla bağlantısının olup olmadığı, kütle kaymaları ve sediment hareketinin kıyılardan derin denizlere nasıl gerçekleştiğine dair" Prof. Dr. Günay Çifçi ile TÜBİTAK destekli proje başlattıklarını belirtti.
Projeyle, aynı zamanda bölgedeki gaz hidrat birikimlerinin varlığına yönelik çalışma yapmayı planladıklarını ifade eden Dondurur, "Piri Reis gemisinin kullanıldığı çalışmalarımızda, bölgede 2 bin 400 kilometre civarında sismik veri topladık. Projenin ilk ayağını tamamladık. Önümüzdeki mayıs ayında da bölgeye tekrar gidip batıdaki kısmın da sismik ve batımetresini çıkarmayı düşünüyoruz. Deniz tabanından da örnekler alınıp gaz birikimlerine yönelik analizler yapılacak" diye konuştu.
-"Rezervlerin ekonomik potansiyeli çok yüksek"-
Derman Dondurur, sismik verilerden yola çıkıp bölgedeki gaz hidratların ve gaz birikimlerinin dağılımını haritaladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Yüksek basınç ve düşük sıcaklık altında su ve gaz birleşerek, buz görünümlü katılara dönüşüyor. Bunlara gaz hidrat diyoruz. Buz değiller, kar şeklinde görünüyorlar ama değiller. İçinde su ve çok büyük miktarlarda gaz var. İdeal şartlarda 1 metreküp gaz hidrattan, 164 metreküp metan gazı elde edebiliyorsunuz. Bunlar, ekonomik potansiyeli çok yüksek rezerv. Yakın geçmişe kadar bunların Karadeniz’de büyük alanlarda yayılmadığı, bulunmadığı düşünülüyordu. Ama yaptığımız çalışmalarda, bunların gerçekten, özellikle bizim karasularımızda, Karadeniz’in güney kısmında çok geniş alanlarda var olduğunu fark ettik. Bu çok önemli. Şu an ekonomik olarak gaz hidrattan gaz elde etmemiz mümkün değil ama son dönemde hızlanan çalışmalarla yakın gelecekte bu mümkün olacak.
O gazı oradan çıkarmanız için ya sıcaklığı artıracaksınız ya da basıncı düşüreceksiniz ki bunlar maliyetli şeyler. Ama bugün Almanya başta olmak üzere; gaz hidratlardan gaz elde edilmesine yönelik çok farklı yöntemlerle çok farklı çalışmalar yapılıyor. Dolayısıyla çalışmalar çok hızlandı."
Gaz hidratların Türk karasularında araştırılmasıyla ilgili enstitü bünyesinde laboratuvar kurduklarına değinen Dondurur, şöyle devam etti:
"Bugün siz karasularınızdaki gaz hidratları haritalamazsanız, yarın çıkan bu yeni yaklaşımların sonuçlarını uygulamanız mümkün olmayacak. Özellikle Batı ve Doğu Karadeniz’de haritalamaya başladık. Alacağımız deniz tabanı numunelerinden gazın bileşimi hakkında bilgi elde etmeyi düşünüyoruz. Eğer gaz bileşimlerinde ağır hidrokarbonlar varsa bu derinlerden gelen petrol kaynaklı gaz birikiminin var olabileceği anlamına gelir ki bu da derinlerdeki petrol sisteminin hala aktif olduğunu, çalıştığını işaret edebilir. Dolayısıyla ekonomik bir yönü var. Gaz hidratlar, bugün olmasa da yakın gelecekte işletilebilir gaz kaynakları haline gelecek. Dolayısıyla çalışmalara şimdiden başlamak gerektiğini düşünüyorum."
Doç. Dr. Dondurur, araştırma sonuçlarını ortaya koyacaklarını, bilimsel yayın olarak da sunulacağını dile getirerek, talep gelmesi durumunda verileri TPAO ile paylaşmaya hazır olduklarını sözlerine ekledi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.