Erdoğan: Aramıza fitne sokmaya çalışanlar var

Erdoğan: Aramıza fitne sokmaya çalışanlar var

Başbakan Erdoğan: "Yumuşak sert diye aramıza nifak sokmaya çalışanlar var"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Gezi Parkı eylemleri ve heyetlerle yapılan görüşmeleri değerlendiren Erdoğan "Kendilerine göre kurnazlık yaparak bizi kendi içimizde düşürmeye çalışıyorlar. Bu teşkilat bu tuzağa düşmez." açıklamasında bulundu. Erdoğan ayrıca Muhteşem Yüzyıl'ın başrol oyuncusu Halit Ergenç'le arasındaki diyalogu da anlattı.

İşte Erdoğan'ın konuşması;

50 milyon TL'ye maolan bir yatırımı yaptıktan sonra buraya geldik. Üniversite yurtlarının ücretsiz internetle donatılması için adımı attık. Bu bizim gençlikle nasıl bir bağ kurduğumuzun göstergesi.

2013 yılı ilk çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını hem sizlerle hem bizi izleyenlerle paylaşmakta fayda görüyorum. Türkiye ekonomisi yüzde 3'lük bir büyüme kaydetti. Milli gelirimiz de 805 milyar dolara ulaştı. En yüksek büyüme hızı şu an Türkiye'de.

Avrupa Parlamentosu'nda olanlar boşuna değil, hazımsızlık var. Hazmetlerinin yolunu aömak lazım.

İspanya ve Yunanistan ekonomileri yüzde 0.5 daraldı, Hollanda ve Finlandiya ekonomileri yüzde 0.1 daraldı. En yüksek büyüme Litvanya'ya ait o da yüzde 1.3. Avrupa'da ortalama - 0.2. Japonya yüzde 0.9 Amerika yüzde 0.6 büyüme kaydetti. Türkiye gücünü muhafaza etti. Bu güzel gelişmenin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını rabbimden temenni ediyorum.

Mayıs ayınra rekor rakamlarla Havalimanı, üçüncü köprü ihalelerini yaptık. Borsa tarihi rekorlar kırdı. Gösterge faiz tarihinin en düşük seviyesini gördü. Yüzde 4.5'i gördü. Merkez Bankası 135 milyar doları gördü. Türkiye geçtiğimiz ay IMF'ye olan borcunu tamamen bitirdi.

Ekonomideki bu güzel gelişmelere ek olarak başka gelişmeler yaşadık. Çözüm süreci Mayıs ayı içinde daha bir ivme kazanarak sonuca doğru kararlı adımlarla yürüyor. Akil insanlar heyetimiz 7 coğrafi bölgede halkımızı dinledi. Terör örgütü mensupları toprklarımızı terk ederken vatandaşlarımız on yıllardır uzak kaldığı köylerine gitmeye yaylalarına çıkmaya başladılar. İş adamlarımız bölgeye akmaya başladı. Diğer bölgelerde helalleşmeler yaşandı. Adeta umutlar fışkırmaya başladı. Her zerreye barış hakim olmaya başladı.

TArihi anları yaşadığımız bu anlarda önce Reyhanlı saldırısı gerçekleştirildi. Ardından da malum taksim olayları meydana geldi. Reyhanlı'da 53 sunni vatandaşımız şehit edildi. Peki bu tezgahın arkasında ne var. En son saldırının bir numarası yakalandı. Bu kişi malum Beşar Esad'la adeta kol kola olan ve ne yazık ki bu ülkede An Muhalefet Genel Başkanı'nın adamlarının getirilip götürülmesi gibi başka bir versiyon.

Bir kere şunu tekrar vurgulamam lazım. Bu olayların ortaya çıkışıyla ilgii analizleri yaptık yapıyoruz yapacağız. Tabi olayları her boyutuyla analiz ederken zaman zaman gerek bakan arkadaşlarımın ve şahsımın açıklamaları olur. Yapılması gerkenleri de hiç teredüt etmeden yaparız yapacağız.

Halkın iradesi kimden yana tecelli ettiyse onların atacağı adıma da saygı gösterilmelidir. Ülkemizde 4 yılda bir seçim yapılıyor. Daha önce bu 5 yıldı. O dönemde önümüzde 4 yılı getirdi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri önündeki engelleri kaldırmak için bu adımları attık. Biz 4 yıla evet diyeceğiz dedik ama siz de sözünüzde durun dedik. Ve dört yıla indirdik. Bu arada da yine kamuoyu araştırmaları yaparak adımlarımızı atıyoruz.

Taksim'de Gezi Parkı bahanesiyle büyük bri açık hava tiyatrosu kuruldu. GErçekten masum insanlar da var. Gençlerimiz de var yanlış bilgilendirme yanlış olabilir ama o sahnede ön tarafta samimi duygularla orada olmuş olanları biliyoruz. Art niyetli kişilerin özellikle de olayları provoke edenlerin hazırlıklı donanımlı olduklarını biliyoruz. Bunlar terör örgütleriyle iç içe olan kişilerdir. Bu öndeki sahnenin arkasında çok farklı bri tablo var. Hem Türkiye'ye hem dünyaya sürekli olarak sadece bu tiyatronun sahnesi gösteriliyor. Gezi Parkı bu işin sadece kullanılan bir resmidir. Düğmeye dışarıdan basıldı. Arka plandaki şiddet ve vandallık gizlenmeye çalışıldı.

Bazı siyasetçiler, bazı ulusal ve uluslararası medya kuruluşları sahneyi göstermek suretiyle perde arkasını gizlediler. AKM'ye asılan o paçavraları konuşsanıza, niye konuşmuyorsunuz? Niye susuyorsunuz? Gazi Mustafa Kemal'in ve Türk bayrağının bir araya gelemeyeceği paçavralara karşı niye tavır almıyrosunuz?

Ulusal medyaya açık açık şunu söylüyorum: Biz böyle bir medyaya karşı şerbetliyiz. Bizim buradan vurmak isteyenler geçmişte defalarca karavana attılar bugün de sadece karavana atarlar. Aynı tavır içindeki uluslararası medyaya sesleniyorum: Onlar Türkiye'yi tanımıyor olabilir ama biz uluslararası bazı medya kuruluşlarının karalama kampanyalarına asla eyvallah demeyiz. Nasıl destek verdiklerini biliyoruz bunların hepsi iyot gibi ortaya çıktı. Türkiye'nin itibarı üç tane yalan haberle sarsılacak değil. Benim ülkemde bu operasyonlar sökmez benim ülkemde bu ameliyatlar yapılamaz. O güneşi hiç kimse balçıkla sıvayamaz.

Dün AP'de bizimle ilgili alınan karara bu ülkenin vatanseverlerinin evet demesi mümkün mü? Biz tanımıyoruz reddettik diyoruz. Sen hangi hakla Türkiye hakkında böyle bir karar alıyorsun?Dürüstsen önce Yunanistan'da yaşanan olaylarla ilgili bir karar ver. Alacaksan İngiltere'yle ilgili karar ver.

Almanya akıl veriyor aklını sen kendine sakla. Benim öldürülen 8 vatandaşımın faillerini bul.Aynı şekilde ABD'deki borsa işkal eylemleri ortada. Bak 17 gündür biz itidal gösteriyoruz.

Dünyayı halklar yönetir, yöneticiler gelip geçicidir. Dünyanın her yerinde yasal olmayan her harekete polis müdahale eder. Hukuksuz gösterilere müdahaleler ortada. AB muktebasatında biber gazı kullanımı güvenlik güçlerinin meşru hakkıdır. Sözkonusu Türkiye olunca çifte standardı devreye sokup bizi karalamaya çalışıyorlar. Türkiye bir güneştir ve güneş balçıkla sıvanmaz. Halkımız oynanan büyük oyunu gayet açık ve net görüyor. Perdenin arkasında hem polise hem sivillere hem de kamu mallarına ağır bir şiddeti var. Perdenin arkasında illegal örgütlerinin saldırıları var. Güya sanatçıların yazarların adımları var.

Günlerdir sosyal medyada sürekli polisin gündemde tutulduğunu görüyorsunuz. Peki göstericilerin şiddettinden bahsedenleri gördünüz mü?

Adana'da polisimizi şehit ettiler, otobüslerin polis araçlarının kamu binalarının nasıl alçakça tahrip edildiğini gördünüz mü?

CHP'li bir vekilin son derece ahlaksızca en ağır küfürlerini yapıyor. CHP'nin vekilleri çıkıp mezhep çatışmasını körüklüyor. Bunlardan kimse bahsetmiyor. Ağaçtan bahsedenler tencere tava ve korna seslerinden hiç bahsetmiyor. Siz tencere tava ile gürültü kirliliği yapıyorsunuz. Ağaçlar saksılar nasıl sökülüyor ortada hani çevreciydiniz.

Göreceksiniz dertleri hak aramak değil, yeşille alakalı değil olay başka. Ben rabbime hamdediyorum; burada kimse kalkıp da zamdan bahsetmiyor, bize parti kurdurtmuyorsunuzdan bahsetmiyor. Kılıçdaroğlu gibisi kalkıp bizi Beşar'la kıyaslıyor. Siz Suriye'de Beşar'dan başka parti göremezsiniz. Bunlar yıllar yılı tek partinin saltanatını sürdü.

Benim ülkemde 76 siyasi parti var ve bunların 18'i seçime katılıyor. İsteyen sendikasını kurar. Biz her yerde gösteri yapabilmeliyiz diye bir şey yok. Bu ülke Demokratik Laik ve Sosyal bir hukuk devletidir. Her yerde gösteri yapabilmeliyiz diyorlar. Hayır bu ülkede yürütme nereleri miting alanı olarak belirlemişse orayı kullanabilirsiniz. Eğer hukuk devletine saygın varsa buna uymak zorundasın. Biz 21.5 milyon oy aldık bize nereyi adres göterirse orada yapıyoruz. Biz buna kuzu kuzu uyuyoruz da sen niye uymuyorsun? Ben milletime diyorum ki bu çirkin oyuna dikkat et.

Ama sen buna uymazsan bu azınlığın çoğunluğa tahakkumu anlamına gelir ki biz buna uymayız. Camilere ayakkabılarla girilmesinden alkol içilmesinden başörtülülerin tartaklanmasından bahsetmiyor. Bu tür şeyler yaşandı ama bunlar görmezden geliniyor. Sabah akşam Başbakan çok sert diyorlar. Ama bakın filanca filanca nasıl yumuşak Başbakanımız gerilimden yaşan. Burada da kendilerine göre kurnazlık yaparak bizi kendi içimizde düşürmeye çalışıyorlar. Bu teşkilat bu tuzağa düşmez.

Beni ziyaret eden sanatçılar arasında Kanuni'yi oynayan da vardı. Bak dedim Kanuni sert baya Yavuz da sert. Yok dedi Yavuz daha sert dedi. İşte insanlara bakıyorsunuz farklı farklı. Hz. Osman'a bakıyorsunuz bir yanağına vur bir yanağını gösteriyor, Hz. Ali'ye bakıyorsunuz maaşallah bir cengaver. Toplum mühendisliği yapmaya çalışanlar kimse kusura bakmasın onların hevesleri kursağında kalacak. Televizyonda Bülent Ersoy'u dinledim. Seçimle gelen seçimle gider şiddetle olmaz diyor. Vaka ne ise o. Ama ben imtiyazlıyım ben seçkinim bu ülkenin sahibiyim, benim oyumla çobanın oyu  bir mi diyen varsa onlar da kusura bakmasın. Muhalefet halk oylaması olmaz demeye başladılar. Kardeşim yargıya inanmazsın halkın verdiği karara inanmazsın ya sen neye inanırsın herhalde bizim verdiğimiz kara inanırlar başka bir şeye inanmazlar.

Bize kimse darağacını göstererek muhalefet yapmasın. Biz bunu hep söyledik, karşımızda şöyle güçlü bir muhalefet olsa diye. Ama yok. Mevcut yönetimiyle CHP, ortaya tatmin edici bir muhalefet ortaya koyamadı. CHP, sokak sokak direniş çağrısı yaparak, sokaktaki militanın arkasına saklanarak görevini yaptığını sanıyor. Bir milletvekili, eylem yapanlara para dağıtıyor, dilenci mi bunlar? Ne hal bu? Al birini vur öbürüne. Şu son olaylar CHP'nin ne kadar tehlikeli bir politika izlediğini gösterdi. Türkiye'ye zarar veren siyasetten, Türkiye'ye yarar sağlayan siyasete terfi etmelidirler. Yarın Ankara Sincan'da, ertesi gün de İstanbul'da miting yapacağız. Bu artık, Taksim'e alternatif mitingler olmaktan çıkmıştır. Bunlar Mart 2014 seçimlerinin bir kampanyasıdır.

Bu ülkeye sevdası olan herkesi bmu mitinglere davet ediyoruz. BBP'li kardeşlerimizi, Saadet Partilileri davet ediyoruz. Biz göstericilerin karşısına sayısal olarak çıkma derdinde değiliz.

Bu ülkede Menderes çok yumuşaktı. Çok muhlisti. Savnumasını yaparken bile öyleydi. Nereye götürdüler? İpe götürdüler. Dert başka. Biz adaletin tesisi için, yaradıldığımız gibi, insanımıza karşı davranışta her zaman bu ilişkiyi kurabilecek sosyolojik iletişime sahibiz. Bu tecrübeyle ilgili.

Türkiye üzerinde hesapları olan varsa, bu hesapların karşısında nasıl bir millet olduğumuzu göstermek amacıyla meydanlara çıkıyoruz. 10 yıl boyunca defalarca tekrarladığımız hususu belirtmek istiyorum. Yüzde kaç oy almış olursak olalım, yüzde yüzün hükümeti olduk. Bunu sadece bir ilke olarak değil, somut pratiklerle de ortaya koyduk. Herkesin kendisini özgürce ifade edebileceği, kimsenin kimseyi tehdit etmeyeceği tahkir etmeyeceği bir Türkiye'nin mücadelesini verdik. Her inanç grubunun sorununu, kendi sorunumuz gibi düşündük. Bu ülke 76 milyonun ülkesidir.

Kimin ne talebi varsa dinleyeceğiz. Bugün olduğu gibi bundan sonra da bir olacağız, beraber olacağız. İri ve diri olacağız. Birlikte Türkiye olacağız.

Şu anda bir yargı kararı var ve biz yargı kararını takip edeceğiz. Bundan sonra bölge idare mahkemesi var. Bu da olumsuz gelirse Danıştay var. Bu karar burada olumsuzsa biz buna uyarız. Olumluysa biz bu kararı masaya yatırırız ve tekrar bir halk oylamasına gideriz. Yerel yönetimler yasasının 15. maddesi buna açık. Geneli memnun kaldı ama aşırı biri çıktı bu iş sadece estetik değil sosyolojiktir. Biz zaten siyasetçiysek sosyoloji de biliyoruz psikoloji de.

Orası zaten kışla olmayacak. AKM var biliyorsunuz. AKM'nin binası eski ve deprem riski var. Burada dev bir opera binası yapacağız. Trafik tamamen alta alınıyor. Artık gürültüden, egsoz gazlarından arınmış bir Taksim göreceksiniz. Şu anki mevcut ağaçların yüzde 80'i, bu ağaçlar şehir müzesinin içinde yine kalacak. Diğer kısmı sökülecek ve şehir müzesinin çevresine dikilecekler. Bu halk oylamasının neticesinde ne çıkarsa, biz ona göre hareket edeceğiz. Tabi şimdi bazıları buna olumsuz baktı, çoğu da olumlu yaklaştı. Gençlerimize diyorum, lütfen artık Gezi Parkı'ndan çekilin, evlerinize gidin. Biz orada, eğer hala illegal örgütlerden kalanlar olursa, biz onlarla başbaşa kalalım. Çünkü o Gezi Parkı illegallerin değil, tüm milletindir. Bu Gezi Parkı'nda herkes rahatlıkla gezebilmelidir.

Şu an orada yaşananlar, sefalet, rezalet. Garip garip pankartlar, bu tür şeyler oluyor. Bu konuda artık bir kararlılık bekliyoruz. Heyetlerle de bunu görüştük. Konuşun dedik gençlerle. Artık onlar konuşsun ve bizi farklı yöntemlere sevk etmesinler. Temennim o ki bu iş artık biter, adımlarımızı da emin olarak atarız. Yargıyı bekleriz, yargı bittikten sonra halk oylamasına varız. Halk oylamasından ne çıkıyorsa ona göre de adım atarız. Başka ne diyeyim?

Demedik bir şey bırakmadılar. Bir diktatör halk oylamasına gider mi? Bize bunu da yakıştırdılar.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.