'Çok para kazandım ama özel hayatımı kaybettim'
Acun Ilıcalı şov dünyasının en çok kazanan ismi. Show TV'den 70 milyon liraya Star TV'ye transfer oldu. Ekranların dahi çocuğu
Ne yaparsa tutuyor. 'Acun Firarda', 'Var mısın Yok musun?', 'Survivor', 'Yetenek Sizsiniz Türkiye', 'Yok Böyle Dans', 'O Ses Türkiye'... Gençler en çok onun yerinde olmak istiyor. Annelerbabalar 'Ailemizin çocuğu' diyor. Acun 43 yıllık hayat hikayesini anlattı.
1969’da Edirne’de doğdum. Babam (Ergün Ilıcalı) müteahhit, annem (İlknur Ilıcalı) kooperatifler il müdürüydü. Çok sosyal bir çocuktum. Edirne’de çok Roman arkadaşım vardı. Onlarla ekstrem hareketler yapıyordum. 9 yaşında sigara içmeye başladım.
Bayağı da içiyordum. Annem bir gün yatağımın altında yabancı sigaralar buldu. Öyle korktum ki sigara hayatım o gün bitti. Ağabeyimin okula gitmesini kıskanınca beni 5 yaşında okula yolladılar. Bu yüzden okulu hep oyun zannettim.
Kadıköy Anadolu’yu kazanınca İstanbul’da anneannemde kaldım. 10 yaşındaydım, annemi çok özlüyordum. Hafta sonları beni görmeye gelirdi, pazar akşamı dönecek diye ruhum sıkılırdı. Derslerden erken koptum. Annem çocuklarının yanında olmak için tayinini İzmit’e çıkarttı, İstanbul’a taşındılar.
Her gün trenle İzmit’e mesaiye gitti. Ders çalışayım diye beni odaya kapatırlardı. Ben kitaptaki harflerden lig kurar, onlara maç yaptırırdım. Bu lig 3 sene sürdü. Üniversite hayatım da 7-8 sene sürdü. Çocukluğum hiç bitmedi. Arkadaş grubum hala aynı, hala aynı muhabbeti yapıyoruz, aynı oyunları oynuyoruz.
“19 yaşında evlendim evimiz oyun salonu oldu”
19 yaşında evlendim. Bütün arkadaşlar bizim evde buluşmaya başladı. Ev oyun salonu oldu; bir tarafta tavla oynanırken iki masada king dönüyordu. Bir gece evi polis bastı, nasıl bir ihbar yediysek balkondan girdiler. “Bu kadar kızlı erkekli kalabalık ne yapıyorsunuz?” diye sordular.
O sırada king oynuyoruz, “Kusura bakmayın çocuklar” deyip gittiler. Bu arada da kızım Banu dünyaya geldi. Seda da ben de öğrenciydik, babam bakıyordu bize. Verdiği apartman aidatını harcıyordum. Eve gelen haciz kağıdı atılmış.
Bir gün televizyon seyrederken kapı açıldı, haciz memurları televizyonu alıp gittiler. Ama televizyonu teslim ettikleri yediemin bizim takımın kalecisi Kenan. Bir saat sonra televizyon geri geldi.
“Annemle babamın kaybı evliliğimi de bitirdi”
Annemle babam, kızım Banu’yu da alıp arabayla Bodrum’a gidiyordu. Akşam üstü kaza geçirdiler diye haber geldi. Hastane ziyareti yapacağımı zannederek arabayla kazanın olduğu Balıkesir’e gittim. Vardığımda gece saat 3’tü.
Danışmadaki adam annemle babamın öldüğünü söyledi. İnsanın aklını oynatacağı derecede ağır bir travma oldu. Öğrenciyim, 21 yaşındayım, evliyim, çocuğum var annemle babam bize bakıyor, bunları boşver; annem ve babamla aram olağanüstü iyiydi. Bir anda arkam boşaltı, boşluğa düştüm. Bir sene evden çıkmadım.
Hayatımdaki bu ağır travma evliliğimin de sonu oldu; eşimden boşandım. Daha sonra ben de ağır bir motosiklet kazası geçirdim. O kazada yanımdaki arkadaşımı kaybettim.
“Beş parasız kalınca arkadaşımın ailesinin ikinci oğlu oldum”
Annem ve babamdan kalanları iki senede tükettim. 21 yaşındaydım, Bağdat Caddesi’nde bir kot dükkanı açtım, battım. Gerçekten sıfır liram vardı. O dönem kurduğum arkadaşlıklar sayesinde paramın olmadığını hiç hissetmedim.
Üniversiteden arkadaşım Esat’larda kalmaya başladım. Erol Amca ve Emel Teyze’nin ikinci oğlu oldum. Tam sıfır parayla yaşamaya alışmışken Show TV macerası başladı. Esat’la havaalanına giderken Show TV’nin binasını gördük, İrfan Şahin o dönem Show TV’de mali kontrolördü.
Amcamın oğlu Bekir’in arkadaşı, bizim için İrfan Abi. “Hadi İrfan Abi’yi ziyaret edelim” dedik. İrfan Abi, bizi İlker Yasin’le tanıştırdı. İlker Abi ile bir muhabbete başladık. Futbolla kafa yediğimizi, sağlıklı insanlar olmadığımızı anladı. İrfan Abi’ye “Bu çocuklar bizimle çalışır mı, ama bana fazla kaliteli geldiler, belki çalışmazlar” diyor.
Kıyafetler 10 numara ama cepte bir kuruş para yok. İrfan Abi, bana söyledi, hemen Esat’ı aradım, “Oğlum maçlara bedava giriyoruz” dedim. “Kombine bilet mi aldın?” dedi, “Daha düşeşi geldi, sahanın içinde olacağız artık” dedim. Bu şekilde daldım Show TV’ye.
“Kendimi meşhur etmeye oynasaydım yok olmuştum”
Muhabirlikten beri amacım kendimi ön plana çıkarmaktan ziyade ortaya güzel bir şey çıkarmak oldu. Kendimi meşhur etmeye oynasaydım çoktan yok olmuştum. Show TV’nin ‘Yetenek Sizsiniz’in karşına ‘En Büyük Şov’u çıkarmasını mantıklı buluyorum. Benim karşıma yerli yeteneklerden bir program koysalardı etik olmayabilirdi.
Bir reality şovun bizi geçmesi imkansızdır diyemem, ama çok kolay değil. Show TV’den alacağım (50 milyon liradan fazla olduğu yazıldı) zerrece konsantre olduğum bir konu değil. Kimin Show TV’den alacağı kalmış ki?
Eğer bu alacakla ilgili ciddi bir stresim olmuş olsaydı alacağım bu kadar birikmezdi. Gelirimin çok iyi olduğu gerçek. Ama özel hayatını tamamen kaybetmiş, çocuklarına vakit ayıramayan bir insanolarak, bu kadar emeğimin karşılığında eğer para kazanıyorsam belli bölümünü kendi zevkime de ayırmam lazım diye düşünüyorum.
Ferrari almamın sebebi araba ve motosikleti seviyor olmam. Uçak almamın sebebi, çok seyahat ediyorum, belli rahatlık sağlıyor. Uçağı kiraya vererek onu ekonomik olarak da döndürebiliyorum. Teknemde fotoğraf çekilince üzülüyorum. Çünkü herkesin bunu alacak gücü yok.
“Eğlenceli bir babayım kızlarımı güldürüyorum”
3 kızım var, Banu, Leyla, Yasemin. Banu ilk evliliğimden olan kızım, 20 yaşında, Leyla 7.5, Yasemin 4 yaşında. Eğlenceli bir babayım, kızları eğlendirebiliyorum. Tabii kısa süre görebiliyorlar beni. O süreyi çok iyi değerlendirmeye çalıyorum, animasyonlar yaparak onları güldürüyorum. Belki de az gördüklerinden dolayı bana çok düşkünler.
Büyük kızım Banu bir melek. Küçükken bile şımarıklık duygusunun ne olduğunu hiç bilmedi. Hiç ağlamadı, hep güldü. Üniversite ve iflas yıllarımıza denk geldiği için onu anneannesi ve dedesi büyüttü, Allah razı olsun çok iyi yetiştirdiler Banu’yu. Banu bu yıl Acun Medya’da çalışmaya başladı.
Ufaklıklar Leyla ile Yasemin de iki tane eğlence makinası. Sürekli espri yapıp babalarını, etrafı güldürmek istiyorlar. Etrafı eğlendirmeye konsantre olan çocuk çok az bulursunuz. Leyla ve Yasemin şov dünyasında olmazlar; kızlarımın meşhur olmasını istemem ama sahne arkasında olacaklarına emin olabilirsiniz.
“Yeni projem çok uçuk bir şey olacak...”
Çok büyük riskleri rahatça göze alıp para kazanmasam da olur, namımız yürüsün diye birçok projeye girdim ve devamında da en çok geliri elde eden kişi oldum. Yakında izleyeceğiniz yeni projem çok uçuk bir şey. Yarışma olmayan, değişik formatta bir program. Sıradan vatandaşı mutlu etmek üzere çok hayırlı bir proje.
Hataları olan bir insanım, tabii ki pişman olduğum, yapmasaydım dediğim şeyler de vardır. Ben şeytanın en büyük özelliğinin kibir olduğunu biliyorum. O yüzden inşallah şöhretin ve maddi gücün getirdiği kibir tuzağına düşmem.
Çünkü ben bu dünyanın tek kelimeyle yalan bir dünya olduğunu düşünüyorum. Göz açıp kapatıncaya kadar hayatı yarıladım, bir daha açıp kapadığım zaman, belki de bir daha açamayacağım...
1969’da Edirne’de doğdum. Babam (Ergün Ilıcalı) müteahhit, annem (İlknur Ilıcalı) kooperatifler il müdürüydü. Çok sosyal bir çocuktum. Edirne’de çok Roman arkadaşım vardı. Onlarla ekstrem hareketler yapıyordum. 9 yaşında sigara içmeye başladım.
Bayağı da içiyordum. Annem bir gün yatağımın altında yabancı sigaralar buldu. Öyle korktum ki sigara hayatım o gün bitti. Ağabeyimin okula gitmesini kıskanınca beni 5 yaşında okula yolladılar. Bu yüzden okulu hep oyun zannettim.
Kadıköy Anadolu’yu kazanınca İstanbul’da anneannemde kaldım. 10 yaşındaydım, annemi çok özlüyordum. Hafta sonları beni görmeye gelirdi, pazar akşamı dönecek diye ruhum sıkılırdı. Derslerden erken koptum. Annem çocuklarının yanında olmak için tayinini İzmit’e çıkarttı, İstanbul’a taşındılar.
Her gün trenle İzmit’e mesaiye gitti. Ders çalışayım diye beni odaya kapatırlardı. Ben kitaptaki harflerden lig kurar, onlara maç yaptırırdım. Bu lig 3 sene sürdü. Üniversite hayatım da 7-8 sene sürdü. Çocukluğum hiç bitmedi. Arkadaş grubum hala aynı, hala aynı muhabbeti yapıyoruz, aynı oyunları oynuyoruz.
“19 yaşında evlendim evimiz oyun salonu oldu”
19 yaşında evlendim. Bütün arkadaşlar bizim evde buluşmaya başladı. Ev oyun salonu oldu; bir tarafta tavla oynanırken iki masada king dönüyordu. Bir gece evi polis bastı, nasıl bir ihbar yediysek balkondan girdiler. “Bu kadar kızlı erkekli kalabalık ne yapıyorsunuz?” diye sordular.
O sırada king oynuyoruz, “Kusura bakmayın çocuklar” deyip gittiler. Bu arada da kızım Banu dünyaya geldi. Seda da ben de öğrenciydik, babam bakıyordu bize. Verdiği apartman aidatını harcıyordum. Eve gelen haciz kağıdı atılmış.
Bir gün televizyon seyrederken kapı açıldı, haciz memurları televizyonu alıp gittiler. Ama televizyonu teslim ettikleri yediemin bizim takımın kalecisi Kenan. Bir saat sonra televizyon geri geldi.
“Annemle babamın kaybı evliliğimi de bitirdi”
Annemle babam, kızım Banu’yu da alıp arabayla Bodrum’a gidiyordu. Akşam üstü kaza geçirdiler diye haber geldi. Hastane ziyareti yapacağımı zannederek arabayla kazanın olduğu Balıkesir’e gittim. Vardığımda gece saat 3’tü.
Danışmadaki adam annemle babamın öldüğünü söyledi. İnsanın aklını oynatacağı derecede ağır bir travma oldu. Öğrenciyim, 21 yaşındayım, evliyim, çocuğum var annemle babam bize bakıyor, bunları boşver; annem ve babamla aram olağanüstü iyiydi. Bir anda arkam boşaltı, boşluğa düştüm. Bir sene evden çıkmadım.
Hayatımdaki bu ağır travma evliliğimin de sonu oldu; eşimden boşandım. Daha sonra ben de ağır bir motosiklet kazası geçirdim. O kazada yanımdaki arkadaşımı kaybettim.
“Beş parasız kalınca arkadaşımın ailesinin ikinci oğlu oldum”
Annem ve babamdan kalanları iki senede tükettim. 21 yaşındaydım, Bağdat Caddesi’nde bir kot dükkanı açtım, battım. Gerçekten sıfır liram vardı. O dönem kurduğum arkadaşlıklar sayesinde paramın olmadığını hiç hissetmedim.
Üniversiteden arkadaşım Esat’larda kalmaya başladım. Erol Amca ve Emel Teyze’nin ikinci oğlu oldum. Tam sıfır parayla yaşamaya alışmışken Show TV macerası başladı. Esat’la havaalanına giderken Show TV’nin binasını gördük, İrfan Şahin o dönem Show TV’de mali kontrolördü.
Amcamın oğlu Bekir’in arkadaşı, bizim için İrfan Abi. “Hadi İrfan Abi’yi ziyaret edelim” dedik. İrfan Abi, bizi İlker Yasin’le tanıştırdı. İlker Abi ile bir muhabbete başladık. Futbolla kafa yediğimizi, sağlıklı insanlar olmadığımızı anladı. İrfan Abi’ye “Bu çocuklar bizimle çalışır mı, ama bana fazla kaliteli geldiler, belki çalışmazlar” diyor.
Kıyafetler 10 numara ama cepte bir kuruş para yok. İrfan Abi, bana söyledi, hemen Esat’ı aradım, “Oğlum maçlara bedava giriyoruz” dedim. “Kombine bilet mi aldın?” dedi, “Daha düşeşi geldi, sahanın içinde olacağız artık” dedim. Bu şekilde daldım Show TV’ye.
“Kendimi meşhur etmeye oynasaydım yok olmuştum”
Muhabirlikten beri amacım kendimi ön plana çıkarmaktan ziyade ortaya güzel bir şey çıkarmak oldu. Kendimi meşhur etmeye oynasaydım çoktan yok olmuştum. Show TV’nin ‘Yetenek Sizsiniz’in karşına ‘En Büyük Şov’u çıkarmasını mantıklı buluyorum. Benim karşıma yerli yeteneklerden bir program koysalardı etik olmayabilirdi.
Bir reality şovun bizi geçmesi imkansızdır diyemem, ama çok kolay değil. Show TV’den alacağım (50 milyon liradan fazla olduğu yazıldı) zerrece konsantre olduğum bir konu değil. Kimin Show TV’den alacağı kalmış ki?
Eğer bu alacakla ilgili ciddi bir stresim olmuş olsaydı alacağım bu kadar birikmezdi. Gelirimin çok iyi olduğu gerçek. Ama özel hayatını tamamen kaybetmiş, çocuklarına vakit ayıramayan bir insanolarak, bu kadar emeğimin karşılığında eğer para kazanıyorsam belli bölümünü kendi zevkime de ayırmam lazım diye düşünüyorum.
Ferrari almamın sebebi araba ve motosikleti seviyor olmam. Uçak almamın sebebi, çok seyahat ediyorum, belli rahatlık sağlıyor. Uçağı kiraya vererek onu ekonomik olarak da döndürebiliyorum. Teknemde fotoğraf çekilince üzülüyorum. Çünkü herkesin bunu alacak gücü yok.
“Eğlenceli bir babayım kızlarımı güldürüyorum”
3 kızım var, Banu, Leyla, Yasemin. Banu ilk evliliğimden olan kızım, 20 yaşında, Leyla 7.5, Yasemin 4 yaşında. Eğlenceli bir babayım, kızları eğlendirebiliyorum. Tabii kısa süre görebiliyorlar beni. O süreyi çok iyi değerlendirmeye çalıyorum, animasyonlar yaparak onları güldürüyorum. Belki de az gördüklerinden dolayı bana çok düşkünler.
Büyük kızım Banu bir melek. Küçükken bile şımarıklık duygusunun ne olduğunu hiç bilmedi. Hiç ağlamadı, hep güldü. Üniversite ve iflas yıllarımıza denk geldiği için onu anneannesi ve dedesi büyüttü, Allah razı olsun çok iyi yetiştirdiler Banu’yu. Banu bu yıl Acun Medya’da çalışmaya başladı.
Ufaklıklar Leyla ile Yasemin de iki tane eğlence makinası. Sürekli espri yapıp babalarını, etrafı güldürmek istiyorlar. Etrafı eğlendirmeye konsantre olan çocuk çok az bulursunuz. Leyla ve Yasemin şov dünyasında olmazlar; kızlarımın meşhur olmasını istemem ama sahne arkasında olacaklarına emin olabilirsiniz.
“Yeni projem çok uçuk bir şey olacak...”
Çok büyük riskleri rahatça göze alıp para kazanmasam da olur, namımız yürüsün diye birçok projeye girdim ve devamında da en çok geliri elde eden kişi oldum. Yakında izleyeceğiniz yeni projem çok uçuk bir şey. Yarışma olmayan, değişik formatta bir program. Sıradan vatandaşı mutlu etmek üzere çok hayırlı bir proje.
Hataları olan bir insanım, tabii ki pişman olduğum, yapmasaydım dediğim şeyler de vardır. Ben şeytanın en büyük özelliğinin kibir olduğunu biliyorum. O yüzden inşallah şöhretin ve maddi gücün getirdiği kibir tuzağına düşmem.
Çünkü ben bu dünyanın tek kelimeyle yalan bir dünya olduğunu düşünüyorum. Göz açıp kapatıncaya kadar hayatı yarıladım, bir daha açıp kapadığım zaman, belki de bir daha açamayacağım...
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.