Başbakan Erdoğan MÜSİAD'ta konuştu

Başbakan Erdoğan MÜSİAD'ta konuştu

Başbakan Erdoğan MÜSİAD Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "Şu anda sadece terör sona ermeyecek. Şu anda, Türkiye için karanlık bir devrin kapıları kapanıyor" dedi.

Başbakan Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 22. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Olağan Genel Kurulu'nun açılışında konuştu.

TÜRKİYE İÇİN KARANLIK BİR DEVRİN KAPILARI KAPANIYOR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çözüm sürecine ilişkin, "Şu anda biten, şu anda sona eren, sadece 30 yıllık terör değil, çok daha uzun yıllara yayılmış bir sorunlar manzumesidir" dedi.

Çözüm sürecine değinen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şu anda biten, şu anda sona eren, sadece 30 yıllık terör değil, çok daha uzun yıllara yayılmış bir sorunlar manzumesidir. Çıtayı çok yüksek tutarak belki bazılarının 'hayal' diyebileceği şekilde bir ifade kullanmış olmayayım. Ama bunlar bu fakirin gerçeğe dönmesini beklediği hayalleridir. İnşallah şu anda sadece terör sona ermeyecek. Şu anda, Türkiye için karanlık bir devrin kapıları kapanıyor. Şu anda, Türkiye'nin adeta makus talihi değişiyor. Şu anda, Türkiye yeni bir evreye, yeni bir kulvara geçiyor. Bu süreci hiç kimse farklı yerlere çekmesin."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 10 yıl boyunca, gençlerin kanıyla beslenen kan tüccarlarına karşı amansız ve kararlı mücadele verdiklerini belirterek, "İşte ancak bugün hedefe çok ama çok yaklaştık. Şu anda da son derece temkinliyiz. Şu anda da teyakkuz halinde, dikkatle hassasiyetle süreci devam ettiriyoruz. Sabotajlara karşı, tahriklere karşı ihtiyatı elden bırakmış değiliz. Ama bugün, düne göre çok daha umutluyuz, çok daha kararlıyız, çok daha iyimseriz" diye konuştu.

MÜSİAD BU ÇARKA ÇOMAK SOKTU

MÜSİAD'ı çok iyi tanıdığını ve bildiğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"MÜSİAD için insan, önce müşteri, önce tüketici, önce çalışan değil, MÜSİAD için insan, önce insandır, eşrefi mahlukattır, yaratılmışların en şereflisidir. MÜSİAD için ülke, büyük bir fabrika, büyük bir mağaza, bir tüketim arenası değil, her şeyden önce şehitlerimizin kanıyla sulanmış mübarek vatan toprağıdır. MÜSİAD için millet, bir para kaynağı, bir emek kaynağı, bir iş gücü yığını değil, tarihin ve ecdadın şanlı mirasını omuzlarında taşıyan, kader birliği yapan, aynı ufka bakan kardeşler topluluğudur. MÜSİAD'ı, Türkiye için değerli kılan, işte ekonomiye, iktisada, böyle farklı bir nazarla bakıyor olmasıdır."

Erdoğan, ülkede, ne yazık ki, herhangi bir mesele karşısında, ülkesini, milletini, devletini değil, en önce kendisini, en önce kendi çıkarlarını, en önce kendi cebini ve kasasını düşünen "nicelerine" şahit olduklarını ifade ederek, devletin imkanlarıyla bu ülkede ayakta kalanları çok iyi bildiklerini, çok iyi tanıdıklarını, makama geldikten sonra kimlerin nasıl ayakta kaldığını, nasıl bir şeylere sahip olduğunu daha iyi gördüklerini anlattı.

Kendi imkanlarıyla ayakta olanları "alkışlanacak olanlar" şeklinde tanımlayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu ülkede öyleleri oldu ki, milletin emeğinden istifade ettiler, tekelleşmek suretiyle milletin harcamalarından istifade ettiler. Yetmedi, milletin ödediği vergilerden sınırsız derecede istifade ettiler ama iş milletin topyekun çıkarlarına geldiğinde, milletin menfaatleri söz konusu olduğunda milletin yanında değil, milletin karşısında yer aldılar.

Geçmişe dönüp şöyle bir bakın... Her zaman, demokrasinin değil, statükonun, müdahalelerin yanında durduklarını görürsünüz bu tiplerin. Özgürlüklerin değil, kısıtlamaların yanında durduklarını görürsünüz. Serbest piyasanın değil, dünya ile entegrasyonun değil, tekelleşmenin, içe kapanmanın taraftarı olduklarını görürsünüz. Milli manevi değerlerin değil, her zaman sadece kendi çıkarlarının yanında durduklarını görürsünüz."

Başbakan Erdoğan, normal şartlarda, sermayenin, özgürlüklerin, hukukun, demokrasinin, açıklığın, şeffaflığın, sivilliğin yanında durduğunu belirterek, "Esasen bu duruş çıkarlarının da gereğidir ama bizde maalesef, bir kısım sermaye, çoğu zaman tam tersi istikamette konumlanmıştır. Bu tavrının da karşılığını, krediler yoluyla tekelleşme yoluyla güç temerküzü yoluyla fazlasıyla almıştır" dedi.

MÜSİAD'ın "bu çarka, bu işleyişe çomak soktuğunu" dile getiren Erdoğan, MÜSİAD'ın yanı sıra MÜSİAD gibi başka örgütlenmeler, işveren örgütleri, işçi örgütlerinin bu çarkın dişlilerini kırdığını söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Burada asıl takdir edilecek olan şudur; siz, 'Bugüne kadar onlar yedi, bundan sonra biz yiyeceğiz' diyerek ortaya çıkmadınız. Tam tersine siz 'millet' dediniz, 'vatan' dediniz, 'insan' dediniz, 'demokrasi' dediniz, 'hak' dediniz, 'hukuk' dediniz. Siz, 'Elit bir tabaka kazansın, kaymak tabaka kazansın, bir avuç seçkin kazansın' demediniz. 'Türkiye kazansın, 76 milyon hep birlikte kazansın, kazanalım' dediniz. Allah'a hamdolsun, sonuçta samimiyet kazandı, sonuçta hak galip geldi, sonuçta batıl zail oldu ve inşallah daha da olacak" diye konuştu.

TÜRKİYE YENİ BİR EVREYE GEÇİYOR

Erdoğan, şu an itibariyle artık yeni bir dönemin başlayıp, yeni bir dönemin kapılarının ardına kadar aralandığını ifade ederek, gerçekten tarihi bir süreçten geçildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Şu anda biten, şu anda sona eren, sadece 30 yıllık terör değil, çok daha uzun yıllara yayılmış bir sorunlar manzumesidir. Çıtayı çok yüksek tutarak belki bazılarının 'hayal' diyebileceği şekilde bir ifade kullanmış olmayayım. Ama bunlar bu fakirin gerçeğe dönmesini beklediği hayalleridir. İnşallah şu anda sadece terör sona ermeyecek. Şu anda, Türkiye için karanlık bir devrin kapıları kapanıyor. Şu anda, Türkiye'nin adeta makus talihi değişiyor. Şu anda, Türkiye yeni bir evreye, yeni bir kulvara geçiyor. Bu süreci hiç kimse farklı yerlere çekmesin. Bugün gerçekleşen, Cumhuriyetimizin güçlenmesidir, Cumhuriyetimizin 23 Nisan 1920'deki, 29 Ekim 1923'teki o ruhla o heyecanla o birliktelikle kucaklaşmasıdır. Bugün gerçekleşen, bu topraklar uğruna canlarını feda eden şehitlerimizin hayallerinin artık gerçeğe dönüşmesidir. Şunu herkes bilsin bugün, geçmişe kıyasla çok daha güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti var.

Bugün soruyorum Allah için başınızı iki elinizin arasına alın, şöyle bir düşünün; 10 yıl önce nasıl bir Türkiye vardı, bugün nasıl bir Türkiye var? Bunu her alanda düşünün. Her alanda, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette ulaşımda enerjide nasıl bir Türkiye vardı bugün nasıl bir Türkiye var? Rakamları az önce arkadaşlarımda söylediler, ben tekrar o işlere girecek değilim ama marifet iltifata tabidir."

MHP GENEL BAŞKANI CHP GENEL BAŞKANI'NA OLUP BİTENİ ANLATSIN

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de herkesin gördüğünü, anladığını, hissettiğini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun duymadığını, görmediğini, anlamadığını belirterek, "Bir zahmet, MHP Genel Başkanı, CHP Genel Başkanı'na olup biteni anlatsın. Zaten ikisi de aynı yolun yolcusu, aynı trenin katarı, tek yumurtanın ikizleri. Yine de anlayamazsa Akil İnsanlar heyetinden rica ederiz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 22. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Olağan Genel Kurulu'nun açılışında yaptığı konuşmada, çözüm sürecine muhalefetin de dahil olması, Türkiye'nin geleceği bakımından hayırlı bu süreçte muhalefetin de yer alması için kapılarını ardına kadar açtıklarını söyledi.

Kapılarına gelmek istemeyenlerin kapılarına gideceklerini defaatle ifade ettiklerini, hatta randevular istediklerini belirten Erdoğan, Türkiye'de kardeşliğin tarihi yeniden yazılırken, hiç kimse dışarda kalmasın istediklerini aktardı.

CHP ve MHP'nin, bu işin dışında kalmayı, hatta karşısında durmayı tercih ettiğini anlatan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, sürekli "Hiç bir şey bilmiyoruz, hiç bir şey anlamıyoruz, hiç bir şey anlatılmıyor. Bilmediğimiz, anlamadığımız bir sürecin içinde olmayız" dediğini kaydetti.

CHP GENEL BAŞKANI DUYMUYOR, GÖRMÜYOR, ANLAMIYOR

Başbakan Erdoğan, "Türkiye'de herkesin gördüğünü, anladığını, hissettiğini CHP Genel Başkanı duymuyor, görmüyor, anlamıyor" dedi.

Erdoğan, sözlerini bir Nasrettin Hoca fıkrasıyla sürdürdü:

"Nasrettin Hoca, vaaz verdiği köylülerden çok şikayetçiymiş. Hoca anlatıyor anlatıyor ama köylünün bir kulağından giriyor, diğerinden çıkıyormuş. Hoca artık pes etmiş. Bir gün kürsüye çıkıp sormuş: 'Ey cemaat, bugün ne anlatacağımı biliyor musunuz?' Cemaat, 'Hayır, bilmiyoruz' diye cevap vermiş. Hoca, 'Bilmiyorsanız, anlatsam da anlamazsınız' diyerek kürsüden inmiş. Ertesi cuma, Hoca yine kürsüye çıkmış, aynı soruyu tekrar sormuş: 'Ey cemaat, bugün ne anlatacağımı biliyor musunuz?' Cemaat aralarında anlaşmış ve bu defa 'Biliyoruz' diye cevap vermiş. Hoca 'O zaman anlatmama gerek yok' diyerek yine kürsüden inmiş. Üçüncü hafta Hoca yine aynı soruyu sorunca, bu sefer cemaatin bir kısmı 'Biliyoruz', bir kısmı da 'Bilmiyoruz' demiş. Hoca hazır cevap: 'O zaman bilenler bilmeyenlere anlatsın' deyip kürsüden inmiş."

"İkisi de tek yumurtanın ikizleri"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çözüm sürecini bildiğini, bu sürecin işine gelmediğini de bildiğini, bu süreç tamamlandığında kendisine istismar zemini kalmayacağını da bildiğini ve bundan dolayı sokakları terörize edecek kadar etrafa tahrik yaydığını dile getiren Erdoğan, "Bir zahmet, MHP Genel Başkanı, CHP Genel Başkanı'na olup biteni anlatsın. Zaten ikisi de aynı yolun yolcusu, aynı trenin katarı, tek yumurtanın ikizleri. Bilen bilmeyene anlatsın. Yine de anlayamazsa Akil İnsanlar Heyeti'nden rica ederiz. Bütün Anadolu'yu, Trakya'yı geziyorlar, 81 vilayeti dolaştılar. Bütün kesimlerle irtibat kuruyorlar ve anlattıklarını, oralardan dinlediklerini bir kez de ben inanıyorum ki CHP Genel Başkanı'na anlatırlar" diye konuştu.

"Değişikliğin karşısında hizaya geçtiler"

Başbakan Erdoğan, MHP'nin bu süreçteki durumuna ve tutumuna ilişkin bir noktayı milletin dikkatine sunmak istediğini ifade ederek, 3 yıl önceki Anayasa halk oylamasında siyasi partilerin nasıl bir tutum sergilediklerini herkesin gördüğünü söyledi.

CHP, MHP, BDP, onların yanında Türkiye Komünist Partisi, İşçi Partisi, diğer irili ufaklı marjinal partilerin ve grupların bir araya geldiğini, aynı çizgide, aynı hatta buluştuğunu ve Anayasa değişikliğine karşı çıktıklarını hatırlatan Erdoğan, bu partilerin içerikle hiç ilgilenmediğini, bazılarının "Partimiz kapatıldı, kapatılıyor" diye dert yandığını ama partinin kapatılmasını ortadan kaldıracak Anayasa değişikliğiyle ilgili madde görüşülürken Meclis'e gelmediklerini anlattı.

Anayasa değişikliği için 330 oy gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Maalesef bizim içimizden 3-5 arkadaşımız da ihanet etti ve 330'u yakalayamadığımız için 26 maddelik paketin 27. maddesi böylece düşmüş oldu. Eğer çıkmış olsaydı, 26 maddeyle beraber çıkacak, böylece Türkiye'de artık parti kapatılması tarih olacaktı.

Şimdi yine bakıyorsunuz zaman zaman 'Partimiz kapatılıyor, kapatılacak' diyorlar. Bir karşısında dikildik, bunun adımlarını attık ama siz yanımızda yer almadınız. Anayasa maddesinin hangisiyle ilgilendikleri belli değil. Değişikliğin Türkiye'ye neler kazandıracağıyla hiç ilgilenmediler. Adeta, tek bir noktadan talimat almışcasına, adeta tespih taneleri gibi değişikliğin karşısında hizaya geçtiler. Sonuçta milletim, sandıkta onlara gereken cevabı yüzde 58 ile verdi."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.