SENDİKAL KAVGA
BİR KURULUŞ YÖNETİMİNİN YARATTIĞI KAOS , SENDİKAL KAVGA,
YARGITAY KARARI VE SONUÇLARI
4 Yıl kadar önceydi bir kamu kuruluş yöneticisi ve ekibi iş yerlerinde iş kanun u gereği toplu iş sözleşmesi gereği akitli olan sendikası ile iş barışını bozarak başka bir sendika çatısı altında işçileri toplamaya kendi ve ekibi siyasi tavrını koymuştu.
Kuruluş yönetimi ve ekibi iş yerlerini yöneten yıllardır tecrübe kazanmış yöneticilerine ‘’ iş yerindeki işçileri meşru sendika üyeliğinden ayıracak benim desteklediğim sendikaya geçireceksin ‘’ talimatı ve emri ile haksız,kanunsuz ,iş yeri barışına dinamit koyan bir güç kullanmaktaydı.
Bunu kabul etmeyen yöneticiler kızağa alınırken yerine kabul edenler tercih edilmekteydi.Yani o günlerde iş yeri müdürü olmanın birinci koşulu iş yerindeki üretim faaliyeti değil,Genel müdürün isteğine göre yandaş sendikasına işçiyi zorlayarak kaydettirmekti.
Tüm baskılara rağmen ,hatta meşru ve sözleşme sahibi sendikanın o günkü yöneticileri ile yönetimini paylaştıkları kuruluşun Rize dışında bir şeker paketleme ortaklığına kaynak transferleri,işçi maaşlarının ödenmesinde bankalardan işçilere ödenmesi gereken promosyonların işçilere ödenmemesi kolaylığı sağlayarak işçi üyelerinin mağduriyetine sebep olurken çok iyi anlaşıyorlardı. İşçi maaşlarını bankadan ödeyen kuruluşa banka nemalarının kuruluşça kaynak olarak kullanılmaması ve gayrı kanuni finans kaybına idare ile işbirliği yapan sendikacıların zafiyetinin de eklenmesine seyirci kalınmış ,kuruluş ve işçi maaş banka promosyonları buharlaştırılmıştır.
Bu durumlar ve baskılar sonucu iş yerlerindeki işçilerin,yanı eski sendika üyelerinin 4000 kadar bir işçi gurubu karşı sendikaya geçmiş, 9500 kadarı ise mevcut sendikasını tercih ederek dik duruşla Yeni sendika kamu kuurluşu yönetimine karşı dim dik durmuştur
Uyuşmazlığın çözümü ve yetkili sendika tespiti için yapılan çalışmalar ,kuruluş tarafından düzenlenen işçi listelerindeki hayalı isimler mahkeme tarafından doğru olmadığı meşru sendika belgeleri ile belgelenince ,teyit edilmiş ve mahkemeler süreci sonunda Yargıtay kararına göre yetkili sendika olarak daha önce toplu sözleşme yetkisi olan sendikanın olduğu kararı almıştır.
Yani Yargıtay 4500 ün 9500 den büyük olmadığı gibi gerçek dışı hukuk iddialarını yutmamıştır.Eski sendikayı haklı bulmuş ve işyeri toplu sözleşme yetkisini eski sendikaya vermiştir.4 yıl önce gasp edilen hakkı iade etmiştir.
Şimdi ne olacak.
Meşru sendika ile kuruluş genel müdürü ve ekibi 4 yıl önce muhatap almadığı sendika ile masaya oturacak ve 5 yıllık hesabı görecektir.. 4-5 yıl önceki yönetimin basiretsiz,hukuk ve yasaları kendine göre yorumlayan anlayışın mirasçıları olarak ta masaya o günkü yöneticilerinin bir kısmı da kuruluş adına oturacaktır. Merak ediyorum yüzleri hiç mi kızarmayacak. İşçilere ve sendika temsilcilerine nasıl bakacaklar , kuruluşlarına verdikleri zararları nasıl telafı edecekler , ne şekilde ödeyecekler.
Aradan geçen zaman sonra Kuruluş masaya gelişmelerin suçlusu olarak hükmen mağlup oturuyor.
Çünkü iş yeri barışını kuruluş bozmuştur.Siyasi iktidarın dışında kaldığı ,kuruluşu yönetenlerin kişisel şahsi Siyasetleri uğruna yetkilerini aşan faaliyetlerinin sonucu ortaya çıkan bir sonuçtur.
Ancak bir fark var masaya bu işi planlayan,bu kötü sonucu kuruluşa ve siyasi iktidara miras bırakan bey masada olmayacak,fakat geriye bıraktığı ekibi masada olacak.Onlarda sıkılmadan ne yapalım eski patronumuz böyle istedi diyerek yüksek kalitede yönetim ve basiretlerini ortaya koyacaklardır.
İş veren kuruluşunun başında masada kuruluş adına yeni yetkili otururken yanında eski yönetici beylerle beraber bu sonucu hazırlayan,çaba sarf eden ,belgeleri düzenleyen,4500 ün 9500 den büyük olduğunu iddia eden ekibi ile oturacak.
Son iki yıl üretim başlangıcı kampanyalarındaki başarısızlığın mimarları da sendika ile arasındaki iş barışını dinamitleyen ekip ayni ekiptir.
Masada 4 yılın hesabı dostça konuşulacak, yapılamayan ücret zamları faizi ile ,tazminatları ile sendikanın uğradığı zararların telafisi sağlanırken kamu kuruluşu hesabına zarar olarak yansıyacaktır.
Burada kuruluşun uğradığı büyük zararlar ortaya çıkacaktır. Ana para ve faiz yükleri ve zararların kuruluşun yeni lideri tarafından ,eski mucizeler yaratan ve ekibi ile yönetim kuruluna ve belgelere imza atan beylere zimmet olarak çıkarması gerekmektedir.
Hukuk böyle der.kanun böyle emreder.
Kuruluş ve sendika arasında o günlerde yapılan tartışmaları hatırlayanlar ve o günlerden bu günlere gelinceye kadar masalardan kalkmayı bilmeyenlere ‘’ keser döner , sap döner , bir gün bu hesap size döner ‘’demiştik.
Ayni kuruluşun 1996-1997 da bankalara haksız ödemeleri yapan eski bir yöneticisi o günlerde ‘’ ekranda ve TBMM ,KİT komisyonunda ellerim kırılsa da bu ödemelere imza atmasaydım ‘’ derken usulsuz ve yasal olmadığı Yüksek denetleme kurulunca tespit edilerek inceleme ve teftişi istemine ‘’benim suçum yok yetkililer istedi imzaladım ‘’ demiş ve af yasası ile kurtulmuştu. Zararlar kurumun hanesine yazılırken para alanlarla ödetenler yaşamlarına devam etmişlerdir.
2010 yılı na kadarki bankalardan ödenen işçi ve memur maaşlarının bankalara aktarılmasında ödenmeyen promosyonların ve kuruluşa kalması gereken nemaların pas geçilmesine karşı ses çıkarmayan ,bayi şirketlerine kazandırılan %30 lara varan ıskontolu satışlardan elde edilen gelirlerin nereye gittiğini ,reklam giderlerinin nasıl yapıldığını bulamayacak tetkikatçıların olduğu ve kendi siyasi iktidarının başarısızlığına ,eleştirilmesine yol açan 2-3 cü kademe yöneticilerini koruyan zihniyet egemen olmamalıdır.
Bugünkü siyasi iktidarın hükümeti kuruluşa 1 trilyon kadar bir kaynak yaratmıştır.Bu kaynağı 600-700 milyonu bu sendikal fiyaskoyu yaşatan yöneticiler tarafından kaybedilmiştir.Şimdi buna meşru sendikasına yapılan operasyon başarısızlığının bedeli eklenecektir.
Ben kuruluş yöneticisinin , banka promosyonlarının neden daha önce ödenmediğinin veya kurama kazandırılan kaynağın ne olduğunun hakkında gereğini yapmakta olduğu nu ve bir açıklama yapacağı inancını halen korumaya çalışmaktayım.
Yıllarca sene sonlarında son 5 günde yapılan ürün satışlarının ve %30 lara varan ıskontoların kuruluşa getirdiği zararların , her ile yeterli bayileri var iken kurulmasına göz yumulan ve işlerlik kazandırılan bölge ve bayi şirketleri ve üst şirketlerin elde ettiği kaynakların kuruluş limit üstü giderlerinden kaynaklandığının ve nerelere nasıl aktığının hesabını soracağına inanmıştık.fakat inceleme ve değerlendirme görevini elinde kare asları gibi iş bilenler var iken onlara vermeyip,hatta onlardan bir komisyon kurup inceletmeyip bu işi kolayca eskisi gibi gömebilecek birine verdiğini de hayretle izlemekteyiz..
Son olarak yapılacak yeni toplu sözleşmenin 4 yıllık yüklerinin kuruluşa yüklediği yüklerin ve zararların kurumsal faaliyetlerden değil kişisel ve kişilerin siyasi emellerine dönük eylemlerinden kaynaklandığından şahısların zimmetlerine varan uygulamalar yapacağına dair inancımı korumaktayım.
Eğer bunlar yapılmıyorsa bana göre bu yapılanlar ,kuruma zararlar vermiş,prestij kaybına yol açmış başarısız ekiplerin yarattığı sonuçlar Milletvekillerinin, bakanlığın,Hükümetin yarattığı sonuçlar değildir. Hatta son 2-3 üretimin başlama ayına hazırlıklı giremeyen ve sorunlar yaratan ,şikayetlere sebep olan ve bu yılda Mayıs kampanyasında yaşanan yanlışlar zinciri Miletvekilerimizin .Bakanlarımızın ,Hükümetin hatta Sn.Başbakanın bilgileri dahilinde yapılmamıştır. Bu sonuçlar prestijlerine karşı kuruluş yöneticilerinin oluşturduğu basiretsizlikten kaynaklanan bir haksızlıktır.