Daha önceki yazılarımızda Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki Kürt isyanlarını,sebeplerini,sonuçlarını yazmıştık.BU nedenle Tekrar etmiyorum.Ancak Yavuz sultan Selim döneminde Alevi Türkmenlere karşı yapılan baskılar sonucu Kürtleşen Aleviler ve Şah İsmail e karşı olmak koşuluyla verilen aşiret tavizlerine ilaveten Osmanlı döneminde oluşan dinsel ve aşiretsel derebeyliklerine verilen tavizler,Osmanlının çöküş ve çökertilme döneminde meydana gelen milliyetçilik kavramında 1878 den sonra Ruslar-Fransızlar ve Özellikle İngilizler için Kürtler Türk milleti ve Cumhuriyeti aleyhine kullanılabilecek azınlık unsuru olarak görülmüştür ve kullanılmışlardır.
1970 lerin halklara özgürlük felsefesi ile başlatılan sosyalizm-Komünizm-solcu anlayışta masumane destek bulan anlayışın büyük bir kısmı Kürtçülük ve PKK eyleme geçiş örgütü ile bütünleşmiştir.Amaç Kendisini Kürt etnisitesi ne bağlı hisseden bir bölgede halk hareketleri oluşturmak ve sonuçta bağımsızlık sürecine uzanacak bir yol haritasında yürünmeye çalışılmaktadır.
Bu yürüyüşün diğer isyanlardan farkı tarafı var.Lideri daha öncekiler gibi ağa,aşiret reisi veya dini lider değildir.Diğerleri aşiretleri veya yerel otoriteleri adına Osmanlıdan veya Türkiyeden bağımsızlık isterken istek kürt halkı devleti değil diğer aşiretlerin isyan eden aşiretin boyunduruğuna gitmesini de amaçlıyordu.Bu sebepten Diğer aşiretler devletle işbirliği yaptıkları gibi İngiltere ve Fransa onları kendi amaçları için kullanmışlardır.Ancak PKK gibi Avrupa,Rusya-Amerika ve Türkiye yi sarmalayan devletlerde organizasyonları ve aldıkları destek bu boyutta değildi.
Ancak daha önemlisi ülkemizde devletin bütünlüğü ,birliği,üniter yapısına karşı olan bu tür isyan ve örgütleri bugünkü gibi destekleyecek organizasyonlar,yazarlar,aydın geçineler yoktu.
Bugünkü PKK liderinin yaşantısı ile özdeştir.12 Eylül döneminde Türkçe adına getirilen eylem anadil kısıtları,güneydoğuda her türlü yerel liderlerin muhalefetine rağmen çözülmeyen ağalık-derebeylik-şeyh lik statüsünün devam eden sistemin yerel halkın üzerinde yarattığı geri kalmışlık sorunu sürekli şikayet unsuru haline geldiği için PKK kurucuları için bulunmaz kaynak oluşturmuştur.
1991 sonu itibari ile hükümetlerinde aymazlığı sebebi ile güney doğuda büyük boyutta yerel hakimiyetler sağlamışlardır.1992-1996 arasındaki hükümetlerin kararlılığı,TSK tarafından gereği yapılarak Kuzey Irak dahil PKK unsurları dağıtılırken,Öcalan ın Suriye deki karargahında imha edilmesini kendisine haber verenin kim olduğuna işaretini unutmamamız gerekmektedir.
1990 öncesi Türkiye*kuzey Irak Kürtleri federasyonu,Kürt özerkliği ve ana dili söylemlerini dillendiren siyasi liderleri burada saymanın ve tekrarının bir anlamı olmasa gerek görmüyorum.
Öcalan ı ininden çıkaran süreç Ateş Paşanın Suriye attığı posta sonucu Ülke ülke dolaşırken Kenya dan Türkiye ye getirilişinden sonra hükümetler Kürt sorununa gerçekçi yaklaşmadan günü geçirmişlerdir.Bu süreçte PKK yaralarını sarmış,uluslar arası arenada örgütlenmesine,yaralarını sarmasına seyirci kalınmış.ABD ,AB ülkeleri,barzanı-talabanı-Iran ve içerdeki destekçileri sayesinde kendisini toparlamış ve bugün silahli bir örgütü ile,Yabancı ülkeler desteği ,parlamentodaki,yerel örgütlerdeki desteği ile yeni bir sayfa açmıştır.
Güney doğuda sıkı yönetimin kaldırılması PKK nın rahat hareketine yol açarken bazı noktalarda adeta egemenlik tesis etmeye çalışmış ve kısırda olsa bile, netice alırken ülke genelinde siyasallaşmışlardır.
Federasyon,özerklik,anadilde eğitim,iki,üç dilli devlet,bağımsızlık lafları yaygın hale getirilirken bu isteklere destek veren malüm sağ ve sol guruplarda katkı koymakta geç kalmmaışlardır.
Bugün yeni bir açılım vardır,fakat çözüm yolu halka tarafından bilinmemektedir.Hükümet tek devlet tek dil derken yeni anayasayı hazırlayan komisyondan basına yansıyan hususlar hiç de öyle söylememektedir.
Kürtler özerklik istiyor,yerel otonomi ve yerel güvenlik kuvvetleri istiyor ,anadilin Türkçe ile beraber kullanımını ve eğitimini isterken,anayasadan Türk kelimesinin kalkmasını istiyor.
BDP liler de bu isteklerini barış adına,Terör duracak,analar ağlamayacak,Türkiye adının önemi yok çünkü kurtuluş savaşını ortak yaptığımıza bu devlet yeniden ortak devlet olarak kurulmalıdır derken BDP eş başkanı Yollumuz bağımsızlık yani Türkiye den Toprak istiyoruz diyor.
Karadeniz de de Ülkenin her yerinde olduğu gibi radikal insanlar,düşünürler vardır.Bu normal olup dinci,dindar,solcu,Marksist,sosyalist,aşırı milliyetçi ,milliyetçilik ideolojisini sahip insanlarımız vardır.
İnsanlarımız arasında devletin ve Türkiye halkının ideolojilerine göre yönetilmesini isteyebilirler,bunları normal karşılarlar.
Ancak Türkiye yi bölmeye,parçalamaya yol açacak planları savunanları makul görmezler..Karadenizlinin bu özelliğini göremeyen,bilemeyenlerin halkımız arasında ne işi olabilir.PKK,KCK ve BDP adına birilerinin Karadenizliye anlatacak ne si olabilir.
Karadenizlinin Doğulu ve güney doğulu yurttaşlarımızla,oradaki veya kendi memleketindeki,Anadolu da,batıdaki,İstanbul da ki Kürtlerle bir yani kendisi ni Kürt olarak tanımlayan yurttaşlarımızla hiçbir sorunu yoktur. Onlarında Karadenizlilerle bir sorunu yoktur.
Ancak PKK ve yandaşlarının silahlı çatışmalarda elde edemedikleri zeminin eksikliğini bölgesel olarak karadenizli den bildikleri gerçek bir vakıadır.Gerçi bu konuda tüm ülke aynı paralelde dir,Ancak Karadeniz ve Karadenizlilik başka bir özelliktir.Bunun Lazlıkla,kuman-Kıpçak-Çepni,Türkmenlikten öteye üst kimlik olarak TÜRKLÜK te birleşir , kimseye tavizde vermezler.Kimseyi kendilerinden öne çıkarmazlar,kimseyi üstün görmezler.Ancak devletin birliği ve bütünlüğüne karşı dil uzatanları hele hele bu amaçla Türk ve Karadeniz insanına silah çekenleri hiç sevmezler.Affetmezler,dinlemezler,konuşturmazlarda.
Ancak bir aydın kişi gelir,Doğudaki feodal ve aşiret düzenine karşı ,doğu halkını kalkındırmak için Karadenizliye görev düştüğünü anlatırsa onu dinler,üzerine düşeni yapar.
Sonuç olarak Doğulu ve Kürt yurttaşlarımızın sorununu dinleriz.Fakat bu sorunu PKK,BDP,KCK lılar dan,yüz yıllardır oradaki insanımızı sömüren ağalık,beylik,aşiret düzeni sahiplerinden dinlemezler.
İşte Karadeniz linin tepkisi budur.Karadeniz de PKK isteklerine destek verecek olma<.
Hiç Kimse unutmamalıdır ki Mustafa Kemal Yola Karadeniz de çıktı.Doğuda isyanlar var iken İpSiz Recep,Topal Osman düşmanla boğuşurken takalarla cephaneleri taşırken , doğudaki isyanları da Karadenizlilerin çoğunlukta olduğu ordumuz bastırdı.İstiklal savaşında Kürt milleti ile beraber savaşmadık ,onların isyancı aşiretlerine karşı savaştık.Fakat bunları unutuyoruz. Doğudaki insanımızın insanca yaşamı için işbirliğine evet.Özerklik,federal sistem,anadil de eğitime hayır.Bunun için kimse de Karadenize zahmet edip gelmesine gerek yok.