GERÇEKLERİ UNUTTURARAK, GELECEĞİN YAPILANMASINI
HAYAL EDEREK ZAMAN GEÇİRMEK
Milletler,devletlerin sosyal ve kültürel tarihinde olduğu gibi ekonominin mevcut durumun nedenlerini görmeden veya bilerek dikkate almadan geleceği planlayan milletler tarihte yerlerini alırken geleceklerini kurtaramazlar.
Bölgesel ekonomilerde bu oluşumdan farklı değildir. Ülke bazında olduğu gibi bölge ekonomilerini bölgenin bulunduğu coğrafi konum,tabiat varlıkları,yer alt ve yer üstü zenginlikleri,akarsular,orman örtüsü,bitki örtüsü,deniz olanakları ve bu olanaklardan hareket ederek bölge,ülke ekonomisine kazandırılan ekonomik mallar hayati önemi haizdir.Burada en önemli bu yaratıcılığı yaratacak insan gücü ve karakteridir.
Ülkemiz ve bölgemizin kalkınmasında bölgemizde ve yurt sathında bölgemiz insanının üstün yeteneklerini tekrarlamaya gerek yok.
Bölge insanımız sadece bölgede değil ülkenin diğer illerinde ve ülke yönetiminde egemen olmasına rağmen bölgedeki ekonomi neden yerinde sayıyor.1975-1979 ler den beri İlimiz ekonomisinin üretkenliğinden tekrar Rize ekonomisine dönüşerek geri gelmesi gereken gelirin bölgede tekrar yatırıma dönüşmesi ile üretilen yeni bir mal türü,ek gelir boyutu yok.
Okuyuculardan bakın 1979 de üretilen çay miktarı ile bugüne bakın farkı görün diye göreceli büyüyen rakamlarla cevap vermek isteyen olabilir.Rakamlara bakarsak doğrudur.fakat 1979 ler deki geliri ile karşıladığı ihtiyaçlarla bugünkü çay geliri ile karşılayacağı ihtiyaçların mukayesesini yaparsa nerede durduğunu anlayacaktır.
1983 seçim sonucu oluşan siyasi iradede Rize önce önemli bir bakanlık,sonra başbakanlık seviyesinde yönetme erkine kısıtlı ve aralıklı sahip iken 10 yıldır sürekli iktidar ,başbakanlık ve bakanlık erkinde ülke,bölge ve il yönetiminde güce sahiptir.
Bu süreçlerde özellikle son 10 yılda kamu binaları, köy, ilçe ve illere bağlantı yollarında, sağlık ve eğitim yatırımlarında büyük gelişmeler olmuştur. Doğu Anadolu ya bağlantıyı oluşturacak, Ovıt tüneli ve liman genişlemesi sorunu halledilmeye başlanmıştır. Sahilden 1000 m yükseklikte denize paralel turizm yolu ve iç bağlantı yolları yapılması hayata geçiyor. Üniversite talebeleri Rize ekonomisine katkılarda bulunuyor.
Üniversitenin kuruluş temelleri 1992 de iki fakülte ile yola çıkarken daga sonra kampus tipi değil metrepol türü, yaygın yani ilçeler ile merkez rektörlük ve ana birimlerin kucaklaştığı bir sistem ön görülmekteydi. Gelinen nokta tümünün il merkezinde toplanmasının alt yapısına zemin hazırlamak olmaktadır, Bu nedenle bazi ilçelerde teknik engellerden dolayı talebe azalmıştır.
Bunu çok önemli bulmamakla beraber siyaseten egemen olan bir ilin kendi içinde ekonomik kavgası yerine ilçeleri ile tek vücut olup ile ekonomik getiri getirmede acaba neden geri kalmaktadır.
Nitekim 1993-1995 lerde çay destekleme projesi kapsamında geliştirilen serbest Bölge İlgili STK başkanlarının, Çay-kurun,valilerin kösteklemesi sayesinde kapatılınca bu beyler rahata ermiştir.Onlara bu hizmetleri için ilerde Rizeliler Serbest Bölgenin ne olduğunu anlayınca madalya takacaklardır.Her şeye rağmen kapatamadıkları için üzülmektedirler.Çünkü Başbakanı aşamamışlar.
Bu beylerin sebebi ile 1997 den beri bir organize sanayi bölgesi hayata geçememiştir.OSB ile ilgilenen görevliler başarısız oldukları gibi Ardeşen veya Fındıklıda kurulabilir OSB alanlarında da ikincisinin kuruluşun engellemişlerdir.
Bir ilde kalkınmanın lokomatifi iş adamları ve aydınlardır.Esnaf-Tüccar-Konularında uzman olan eğitimli insanların proje üretmeleri ve bu projeleri takip etmeleri ile mümkündür.Belediye başkanlarıdır,valileridir,STK liderleridir.Buna o ilin mensubu olan Türkiye nin diğer illerinde her alanda lider kadrolarda görev alan zenginlerdir,iş adamlarıdır.
Son cümleyi okuyan Rize dışındaki zenginler şunu diyebilirler. Biz okul binası yaptık daha ne yapacaktık. Rizeli iş adamlarının yaptıklarının tümünü toplasanız
Bolu da bir İzzet Baysalın yaptığını yapamamışlardır ve yapamazlar.
Bizde yapılanlar ya başbakan M. Yılmazın , sonra Başbakan R.T.Erdoğan ın iltifatına mahzar olmak ,devlet ile olan işlerine işlerlik kazandırmak içindir.
Burada benim bahsettiğim konu Rize hudutları içinde yeni bir mal ve hizmet üretimine dönük yapılan yatırım ve üretin sonucunda yaratılan istihdam ve elde edilen gelirdir.
Bu ilde yaşayan ve ilimizin sorunları ile yakından ilgilenen biri olarak yatırım yapılarak, üretime alınan ve istihdam getiren bir ürün yok.
Tek yapılan şudur.Eğer bir teşebbüs var ise engellemek,engellemek.Özellikle 2002 ılı sonuna Kadar sadece engellemek ve bir şey yapmamanın egemen olduğu,engellemelerin kamu eliyle yapıldığı ve il ileri gelenlerin,STK lerin, tüccarın,esnafın ne oluyor demediği boşa harcanan yıllar.
Bir ilin kalkınması, için daha fazla üretim, yeni mal ve hizmet üretim alanları,istihdam ve gelir yaratmak için o ildeki belediye Başkanları,Sivil toplum örgüt ve başkanları,aydınlar,uzmanlar,müteşebbisler,Ticaret odaları,Ticaret Borsa ve esnaf odaları icra kurulları ve başkanları ,mevcut iş adamları,sanayiciler,tüccarlar ve müteşebbisler proje üretir ve siyasilere götürür,takip eder ve gerçekleştirir. Valilerde bı konuda idarei maslahatçı değil önderlik özellikleri göstererek takip ederler.
Ülkemizde tüm siyasi iktidarlar kamu kuruluşlarına, valiliklere, atamalar yaparken, STK lara da ise seçim sistemleri ile adamlarını yandaşlarını atar veya seçilmesini sağlarlar.
Bu beylerin görevi siyasi ve toplumsal çevre edinmek veya şahsi işlerini genişletmenin yanında mensup oldukları organizasyonlara ve mensup oldukları ilin ekonomisine katkı yapacak proje üretmek ve takip etmek görevleridir.
Bu noktada görüşümü hemen belirtmemde yarar görmekteyim. Hayır böyle bir görevleri olduğunu hatırlamazlar.Yılmaz döneminde eğer kendilerine ait bir proje yoksa sadece engellemek ve karşı çıkma özelliği vardı.Yilmaz da bu konuda yandaşlarından geri kalmaz.OSB nın yapılamayışı;serbest bölgenin çalıştırılmadan engellenmesi ,Rize de yatırıma alınan limanın yatırımdan çıkarılması,Rize- HOPA(Batum)-Trabzon demiryolu projesinin yatırıma alınmış olmasına rağmen 2002 de finans bulunamadığı gerekçesi ile taca atılması Rize ye ve Rizelinin oylarına yapılan yanlışlardır.Dönemin iktidarı bu projeleri kendi projeleri olmadığı için desteklememiştir.Eğer Çay sanayinin özelleşmesine ve arkasında olduğu özel bir çay şirketine verdiği desteği Çay-Kur a veya Rize ekonomisine verseydi bu gün üretim yapan iş üyelerini görecektik.
10 Yıldır AKP iktidarın da Sn.Başbakanın önüne STK-Çay-kur ve valiliklerde görev yapanların somut bir proje koyduklarını görememekteyiz.
Son cümlemize Çay-kur dan,Ticaret odasından ve Özellikle borsadan itiraz sesleri gelebilir ,ancak gelirse tartışırız.
Ancak öncelikle Çay sektörünün neden 2008 -2010 arası nasıl özellikle zarar ettiğini, Üreticinin neden zarar ettirildiğinin, Yüksek nitelikli çay yaprağının nasıl alınmasının sağlandığını, üretimde elde edilen yüksek vasıflı çayların ve 40 000 ton çöp un nasıl elde edildiğini, satış sistemlerindeki yüksek nitelikli organizasyonlarla satış ıskontolarını göstermeden. özel indirimlerle ıskontoları
%10 lara kadar artırıp 6 aya varan, peşin ödemesiz satılan çaylara reklam için nasıl %1.5 kaynağın şirketlere transfer edildiğini, tahsil edilmeyen KDV oranlarının ayı içinde ödemenin hangi yaysa dayandığının açıklamasını sektörü değerlendiren Borsa başkanından bekleyeceğiz.
Yeni TTK esaslarına göre bilançoların şeffaf olması gerektiğine göre bizi,sektörün 2008 den sonraki ekonomik rasyolardan Bilgilendirmelerini beklemekteyiz. 20023 de 50 000 ton kuru çayı paketli olarak 10 Dolar/kg dan satarak 500 000 dolar ı ülkemize getireceklerini hükümete inandıranların bunun ayrıntılarını kamu oyu ile paylaşmalarını ve nasıl yapacaklarını anlatmalarını beklemekteyiz.
Borsa başkanımızdan,
1-Üreticinin özel sektöre sattığı çaylarda uygulanan ve 150 milyon TL ye varan fiyat farkını kapatmak için çay-kur la beraber ne düşünmektedirler.
2-Çay üreten ülkelerden hangisi 40 000 ton çöp çay üretmektedir.Diğer ülkelerde ve ülkemizde durum nedir?Neden 15 yıldır hiçbir önlem alınmadı ve alınmaya çalışılmıyor.
3-Çay-kur dahil,doğu daki tüm ülkede üretilen paketli çayları noterle alıp ekstrakt, pestisit, kan,yabanancı madde ,selüloz oranlarını ihtiva eden bir araştırma yapıp savcılıklara suç duyurusunda bulunmayı düşünürmüsünüz. Çünkü sizin finansmanınızı 200 çay firması değil ,üretici karşılamaktadır.Görüntüde tüm çay sektörünü kucaklarken buna üreticide dahil olsa gerek.
4-Organik gübre projenizin detaylarını çiftçiye açıklayıp, gübrenin ham maddelerinin nerelerden geleceğini ve maliyetini, proses ve satış maliyeti ile çiftçiye nasıl kaça satılacağını açıklarken beraberinde dekara ne kadar kullanacağımız ve ihtiva ettiğini açıklamanızı bekliyoruz.