YEMİŞLER ŞAMPİYONLARINI

Muhammet MARAP

 Kaç gündür üniversite sınavı şampiyonlarını konuşuyoruz. 

Birincilerin hangi okullardan çıktığını...

Birincilerin doğum yerinin neresi olduğunu...

Hangi ilin kaçıncı olduğunu...

Bu değerlendirmelerle en iyi okullar, en başarılı iller bulunuyor. Sonra başarılı illerin başarılı müdürleri, başarılı öğretmenlerin başarılı öğrencieri, başarılı dersanelerin başarılı başarılı şampiyonları medyada manşet oluyor.

Şampiyonu olmayan iller ayıplanıyor...

Şampiyon çıkarmayan müdürler ciddiye alınmıyor...

Birinci olanlara arabalar hediye ediliyor...

Kısaca; çok net yapanlar ve çok net yapanların çevresindeki ilgili ilgisiz herkes alkışlanıyor. Gariptir ki; şampiyorlardan çok şampiyonun çevresindekiler bu işten nemalanıyor. 

2 milyona yakın kişi sınava giriyor ama biz sadece 10 kişiyi konuşuyoruz. Geriye kalan milyonluk gurubu kim ciddiye alıyor ki? Türkiye, bu 10 kişiden mi ibaret? Başarısızlığın sorumlusu kimdir? Ya da yüksek puan almak iyi insan olmak demek midir? 

İnsan, insanı sınavda yaptığı doğru sayısıyla niçin ölçer? Sınavı kazanamayanlar gereksiz insanlar mıdır? Kazanamayanlar öğrenemeyenler olduğuna göre öğretmeyenler ne yaptılar? Öğretemeyenleri yönetenler nerelere atanacaklar?

Mağdur şampiyonlarımız var ve olacak.

Çünkü, gündemi mutsuz belirler.

Şampiyonlar psikoloji okuyacak, kazanamayanları hayata alıştıracak. İktisat okuyacak, kazanamayanların bozduğu düzeni tamir edecek. Tıp okuyacak, birisini yaralayan kazanamayanları tedavi edecek. Hukuk okuyacak, suç makinesine dönüştürdüğümüz kazanamayanları yargılayacak.

Eğitim, şampiyon yetiştirme işi değildir. Eğitim, istendik yönde davranış değiştirme işidir. Eğitirken ihmal ettiklerimizin bozduklarını yaparak övünüp bilim adamı olduğumuzu zanneder olduk. Oysa, bozmamalarını öğretemedik. Biz onları unuttuk, ama onlar kendilerini bize unutturmadı ve unutturmayacak.

Yazıklar olsun ki; eğitim camiasının yetkililerine bir türlü eğitim ile öğretim arasındaki farkı öğretemedik. Bütün gayretler öğretime kilitlendi. Sonra da mutsuz nesiller yetiştirmeye devam edip durduk. 

Kaçıncı okulsun?

Kaç birincin var?

Kaçıncı ilsin?

İnsan kazanma adına gayret sarfetmediğimiz sınavı kazanamayanlar, kazansalar da öğrenmiş fakat eğitilememiş kişiler gündemi belirlemeye devam edecek. Biz de komisyon kurup yorumlayacağız. Akıllı adamları toplayıp akılsız sandıklarımızı ölçüp tartacağız. Biz yırtınacağız, onlar tespih sallayacak. Biz yalvaracağız, onlar naz edecek.

Eğitimin ne demek olduğunu öğrenene kadar bu döngü devam edecek.

Mutsuz öğrenci, mutsuz öğretmen, mutsuz veli... Geriye kaç kişi kaldı? Kalanların mutlu olacağını zannedecek kadar da garip bir nesil yetiştirdik işte!

Gündemi mutsuz belirler, dedik ya!

Öküzü tereğe kim koydu?!