Çocukluğumda dedem pili erken bitmesin diye ajanstan ajansa açılan radyodan Kıbrıs Barış Harekatı haberlerini dinlerdi. Dualarını eksik etmezdi yiğitlerimiz için. Sonra bana döner; “-Hadi evlat ‘amin’ de!”, derdi. Eklerdi sonra; “Sen küçüksün, günahsızsın. Allah seni kırmaz, duamızı kabul eder.” Nerden bilsin bizim de günahlara gömüleceğimizi.
Binlerce mazlum Anadolu çocuğuna yakılan ağıtları dinleyerek büyüdüm.
Hepsinin ortak özelliği vatan sevdalıları olmaları ve gariban aile evlatları oluşuydu.
Yürekler Kıbrıs adasına çıkarma yapmıştı. Bir çoğu dönmemişti.
Bu yaralarımızı unutamayacaktık, unutamamıştık ki; sağ-sol kavgasıyla hançerlenmiştik. Sağcı da vatan kurtarıyordu, solcu da. Lakin iki taraf da karşısındakini vatan ihaneti ile suçluyordu. Fidan gibi delikanlıların cenazelerini izleyerek kahroluyorduk.
Hepsinin ortak özelliği vatan sevdalıları olmaları ve gariban aile evlatları oluşuydu.
Yüreklerimiz sağ-sol kavgasında kalmıştı. Giden yiğitler dönememişti. Nerden bilecektik kavgayı başlatanların ihanetini..
Sonra terör ateşi yaktı yüreklerimizi.
Terörist denilenler de vatan savunmacısı cefakar yiğitler de bizim mekteplerimizde okumuştu. Lakin senaryoyu yazanlar filmin devamını istediği gibi getireceklerini bize fark ettirmedikleri için oyunu fark edememiştik. 30 senedir vuruluyoruz, vuruyoruz. Kavgayı çıkartanlar keyif yapıyorlar. Zira ölenlerin hepsi Türk vatandaşıydı. Şehit tabutlarına sarılarak 30 yıldır ağlıyoruz. Fidan delikanlılar dönmemek üzere gidiyor, yüreğimizde yangın çıkartıyorlardı.
Hepsinin ortak özelliği vatan sevdalıları olmaları ve gariban aile evlatları oluşuydu.
Ezilenler fakir ve gariban.
Ac kalanlar fakir ve gariban.
Devletin nimetlerinden yararlanamayanlar fakir ve gariban.
Vatanın cefasını çekenler fakir ve gariban.
Vatan için ölenler fakir ve gariban.
Vahşice çalıştırılıp emekleri sömürülenler fakir ve gariban.
Nerde bir ezilmiş varsa ezen taşı kaldırınız altından bir fakir ve gariban çıkacaktır.
Şimdi de SOMA ile yüreklerimiz yandı.
Fakir ve gariban ailelerin cefakar işçileri enkaz altında kaldı.
Aslında ruhumuz enkaz altında kaldı.
Her defasında olduğu gibi insanlıktan nasipsizler enkazı üstten seyrettiler. Allah aşkına, bir süper emeklinin çocuğu o enkaz altında var mı? 6400 ek göstergeden maaş alan birinin bir yakını var mı enkazın altında? Omuzları ve yakaları unvanlarla dolu kaç kişinin çocuğu enkaz altındadır? Devletin arabasını binip yakıtını devlete ödeten kaç kişinin çocuğu orda gömülüdür?
Yüzlerce yiğit gömdük Soma’ya.
Hepsinin ortak özelliği vatan sevdalıları olmaları ve gariban aile evlatları oluşuydu.
Aslında milyonlarca, hatta milyarlarca insanın vahşi ruhunu gömdük Soma topraklarına.
Bırakınız siyasi söylemleri.
İnsanlıktan haber verin!
Hangi ideolojinin borazanının çocuğu vardır 2 km toprak altında?
Yoktur birbirlerinden farkları.
Olan garibana oluyor.
Villadan gazel okuyanlar bizim yürek acımızı hissedemezler. Ateş onların yüreğine uğramaz. Yaşasın onların keyifleri kaçıracak cehennem. Garibanın yapacak nesi var? Garip ne biri ihale nedir? Garip ne bilir bono ve tahvilden, faizden zengin olmayı? Garip ne bilir yeni açılacak imar alanlarını. Taksimatı yapanlar garibana; sürünmek, sömürülmek ve ölüm ihalesini vermişler.
Bizim ağıtlarımızı pahalı medya organlarında izletenler yarın keyifli filmlerini ve pahalı reklamlarını vermeye devam edecek ve bizi unutacaklar. Yürek yangınımızla baş başa kalacağız.
Demokrasi gözünüze girsin.
Garibandan esirgediğiniz eşitlik, bomba olup beyninizde patlayacak.
Soma’da başlayan yangın bizim yüreklerimiz yaktı. Fakat bunu hissetmeyenler var. Onların da ruhunun huzuru enkaz altında kalacaktır, hiç şüphemiz yok.
Böylesine iğrenç bir dünyanın dışı mı, yoksa içi mi daha güzel bilinmez.
Ölenler şehit oldu, bize de mazlumca ağlamak düştü.
“İnsanlık” da, Soma’da enkaz altında kaldı.
Bari bir dua ediniz, belki bizi affederler.