Ülkemizi, Birinci Dünya Savaşı sonunda paramparça eden Sevr Antlaşmasına Kurtuluş Savaşı ile son veren Atatürk, İtilaf Devletlerine uluslararası geçerliliği olan Lozan Barış Antlaşmasını imzalatmıştır.
Ülkemizi, Birinci Dünya Savaşı sonunda paramparça eden Sevr Antlaşmasına Kurtuluş Savaşı ile son veren Atatürk, İtilaf Devletlerine uluslararası geçerliliği olan Lozan Barış Antlaşmasını imzalatmıştır.
Türkiye’nin, İsmet Paşa önderliğindeki heyetle katıldığı Lozan oturumlarında, dünyanın öbür ucundaki Japonya’dan, dönemin emperyalist ülkeleri ve bunların buyruğunda olan sömürge ülkeleri ile, Anadolu’dan kaçanların ülkesi Yunanistan’da vardı.
Böyle bir ortamda imzalanan Antlaşma bizim için bağımsızlık, Anadolu’da yeniden var olabilme, ayağa kalkabilmeyi ifade ederken emperyalistler ve onların işbirlikçileri için acaba ne ifade ediyordu?
Yüzyıllardır Türkiye’ye düşmanlık yapagelmiş olan İngiliz liberalleri Lozan’ı “İngiliz diplomasisinin hezimeti” olarak nitelendirirler.
Yine Lozan’da masada olan diğer emperyalist ülkelerin liderleri, böyle bir antlaşmayı imzalamanın memnuniyetsizliği içindeydiler.
Bunlar neticede savaşın tarafıydı ve kendi aleyhlerindeki bir anlaşmaya olumsuz bakmaları normaldi.
Ancak Türkiye’de Lozan konusunda yapılan tartışmaların tuhaf bir tarafı var: Lozan, bugün bazı çevreler için siyasi rant, bazı çevreler için de gelir elde etme vasıtasıdır ve bu sinsi kazanma hırsı, Lozan’ı yerden yere vurmakla, “hezimet”, yani “yenilgi” olduğunu söylemekle yapılıyor.
Adamlar üstelik sadece Lozan’a verip veriştirmekle kalmıyor, onun hayata geçirilmesini sağlayan İstiklâl Savaşı’na da veryansın etmekten geri kalmıyorlar. Hatta arada bir “Kurtuluş Savaşı diye bir harp hiç olmadı, yaşanmadı” diyen cahiller bile çıkabiliyor.
Lozan hakkında olur olmaz, yalan yanlış bilgilerle insanların kafasını karıştıranlar, Birinci Dünya Savaşı sonunda hezimete uğrayan Osmanlı Devletinin geleceğini, İngiliz veya Amerikan mandacılığı olarak gören zihniyetin devamından başka bir şey değildir.
İşin vahim tarafı, bu işte zaman zaman başarılı da oluyorlar. Çünkü okumaya değil, kulaktan dolma bilgilere önem ve öncelik veren bir millet olduğumuz için, Lozan hakkındaki bu karalamalar da belli bir zümre tarafından kabul görmektedir.
Son senelerde ortaya yeni bir iddia daha atıldı: Hani ders kitaplarında Sevr Antlaşması’ndan bahsedilirken Türkiye’nin taksimi projesini gösteren bir harita vardır ya, işte o haritanın çok sonraları yapıldığını ve aslında mevcut bulunmadığını söylüyorlar.
Bu arada şunu da belirtelim; Sevr, Mondros’un devamıdır. Savaş sonrası İtilaf Devletleri arasında Osmanlının paylaşımı konusunda anlaşmazlık çıkar ve bu konuyu daha sonraya bırakırlar. Yani Birinci Dünya Savaşı sonunda, İtilaf Devletleri tarafından Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla esir alınan Osmanlı Devlet’i, Sevr Antlaşması ile paylaşılmak istenmiştir.
Sevr Antlaşması’nın Paris’te muhafaza edilen orijinalinin sonunda bazı askerî haritalar vardır ve bizdeki haritalara göre, nerelerin kim tarafından işgal edileceği çok daha ayrıntılıdır. Merak edenler araştırıp bulabilir.
Lozan Barış Antlaşması ile Sevr Barış Antlaşması'nın Karşılaştırması:
Kapitülasyonlar:
Sevr'de: Her alandaki kapitülasyonlar, en ağır biçimiyle yeniden uygulamaya konulacaktı.
Lozan’da: Tümüyle kaldırıldı (Misak-ı Milli’ye uygun olarak çözüldü). Ekonomik bağımsızlık sağlanmış oldu.
Boğazlar:
Sevr'de: Boğazlar, aralarında Türk temsilcisi bulunmayan uluslar arası bir komisyonun yönetimine bırakılarak bütün devletlerin gemilerine açık tutulacaktı. Bu komisyonun ayrı bir bayrağı ve bütçesi olacaktı. Boğazların her iki yakası askersiz hale getirilecekti.
Lozan'da: Boğazlar, başkanının Türk olduğu uluslar arası bir komisyon tarafından yönetilecek, iki yakası kıyıdan itibaren 15 km’lik bir kısmı ve İmralı Adası askerden arındırılacak. Bu komisyon Milletler Cemiyeti’nin denetiminde olacak. Barış zamanında ticaret gemileri ve uçaklar serbestçe geçebilecek, savaş zamanında ise Türkiye savaşta yer alırsa Boğazlarla ilgili istediği gibi davranma yetkisine sahip olacak.
NOT: Boğazlarla ilgili uluslar arası bir komisyonun varlığı milli bağımsızlığa aykırı bir durumdur. Bu durum 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değişmiştir.
Azınlıklar:
Sevr'de: Azınlıklara Türklerden fazla haklar verilecek, Müslüman uluslardan azınlık oluşturulacaktı.
Lozan'da: Bütün azınlıklar Türk uyruklu olarak kabul edildi. Azınlıklarla Türkler her alanda eşit sayılacaktır (Aynı eğitim ilkesi geçerlidir; Bulundukları ülkede serbestçe dolaşma hakkına sahip olacaklar; Manevi ve siyasi ayrım yapılmayacak; Yasalar önünde eşit olacaklar; Siyasi sistem içinde yer alacaklar; Kendi anadillerini konuşacaklar)
Savaş tazminatı:
Sevr'de: Osmanlı Devleti’nin gelir kaynaklarına el konularak İtilaf Devletleri’nin masrafları karşılanacaktı.
Lozan'da: Yunanlılar savaş tazminatı olarak Türklere Karaağaç kasabasını vereceklerdi. İtilaf Devletleri’nin, Türlerden istedikleri savaş tazminatı kabul edilmeyecekti.
Sınırlar:
Sevr'de:
a) Doğu Anadolu’da Ermenistan ve Kürdistan adıyla iki yeni devlet kurulacaktı.
b) İzmir ve çevresi ile Doğu Trakya, Yunanlılara bırakılacaktı.
c) Güneybatı ve İç Batı Anadolu İtalya’ya, Suriye, Lübnan ve Güneydoğu Anadolu Fransa’ya bırakılacaktı.
d) Arabistan ve Irak (Musul) İngiltere’ye bırakılacaktı.
e) On iki Ada İtalya’ya, Akdeniz’deki diğer adalar Yunanlılara bırakılacaktı.
Lozan'da:
a) Güney Sınırı (Suriye): 20 Ekim 1921 tarihli Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması’nda belirlenen sınırlar kabul edildi.
b) Güneydoğu Sınırı (Irak): Musul-Kerkük sorunundaki anlaşmazlıktan dolayı sınır belirlenmemiştir. Sınırın daha sonra (9 ay içinde) TBMM ile İngiltere arasında yapılacak ikili görüşmelerde belirlenmesine karar verilmiştir. Türkiye ile İngiltere arasında çözümlenemezse Milletler Cemiyeti’nin vereceği karara bırakılacaktı.
c) Trakya Sınırı: Mudanya Antlaşması şartları kabul edildi. Meriç Nehri sınır oldu. Doğu Trakya Türkiye’ye, Batı Trakya Yunanistan’a bırakıldı.
d) Bulgaristan Sınırı: İstanbul Antlaşması (1913) ve Nöyyi Antlaşması’nda (1919) belirlenen sınırlar kabul edildi. Meriç Nehri sınır oldu.
e) Doğu Sınırı (İran): İran ile imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndaki (1639) sınır kabul edildi.
f) Kuzeydoğu Sınırı: Moskova Antlaşması ve Sovyet Rusya’nın egemenliğindeki Kafkas Cumhuriyetleri arasında imzalanan Kars Antlaşması kabul edildi.
g) Gökçeada (İmroz) ve Bozcaada Türkiye’ye verilecek, bu adalar dışındaki Ege adaları silahsız olmak koşuluyla Yunanistan’a bırakılacaktı (Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya vb).
h) 12 adalar İtalya’da kalmaya devam edecekti (II. Dünya Savaşı’ndan sonra 10 Şubat 1947’de İtalya ile yapılan antlaşma sonucu silahsız olarak Yunanistan’a bırakıldı).
ı) Kıbrıs, İngiltere’ye bırakıldı (İngiltere’ye ayrıca Mısır ve Sudan da bırakıldı)
Bu bilgilere baktığımızda Lozan Barış Antlaşması'nda Misak-ı Milli'den tavizler vermemize rağmen Lozan Antlaşması'nın Sevr Barış Antlaşması'na göre çok daha iyi bir antlaşma olduğu aşikardır .Sevr Barış Antlaşması ile Türk topraklarının büyük kısmının Türklerden alınmasına olanak verirken, Lozan Barış Antlaşması ile birkaç yer dışında ülke topraklarının büyük kısmı kurtarılmıştır. Aşağıdaki haritalara baktığımızda durumu daha iyi anlayabiliriz.
Sevr Barış Antlaşması'na göre ülkemizin sınırları:
Bütün bunlardan sonra bu konularda konuşurken, ahkam keserken bir kere daha düşünmeli, okuyup araştırmalı ve ondan sonra söz edilmelidir. Çünkü Lozan’ı tartışmak Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını, Türkiye cumhuriyetinin meşruiyetini tartışmaktır. Çünkü bu konuda toplumun kafasını karıştırmaya çalışanlar art niyetlidir. Ülkesini, milletini seven insanlar bu tuzağa düşmemelidir.