RUSLAR UKRAYNA'DA NEDEN KAZANAMADI?

Ceyhun KALENDER

Rusya Ukrayna savaşında, Rusların kısa sürede bütün Ukrayna'yı işgal edeceği düşünülüyordu. Sanıyorum Putin de böyle düşünmüş olacak ki, hiç tereddüt etmeden Ukrayna'ya savaş açtı. Ama olaylar beklenildiği gibi gelişmedi. Çünkü Rusya sadece Ukrayna ile savaşmıyor; bütün Batı'yla savaşıyordu. 


Görünürde sokaklarda molotof hazırlayan sivil Ukraynalılar, Rusya'ya meydan okuyan emekli askerler, bozulan Rus tanklarını traktörle çekmeye çalısan Ukraynalı çiftçiler, teslim olmuş yalvaran Rus askerleri vardı. Bu şekilde moral üstünlük sağlanırken, Rusları da dünya kamuoyuna karşı güçsüz ve çaresiz göstermek amaçlanıyordu.


Evet Ukrayna şehirleri yakılıp yıkılmıştı ama Ruslar da ilerleyemiyordu. Hatta Ruslar beklenildiğinden oldukça fazla kayıp vermişlerdi.

Bütün bu görünenlerin arkasında acaba ne olup bitiyordu?


ABD'nin, İsrail'in ve Avrupa'nın belki sahada askerleri yoktu, ama bütün istihbaratlarıyla, ekonomik destekleriyle, silah ve gıda yardımlarıyla, altyapı hizmetleriyle, savaşı dünyaya tek yönlü yansıtan basın ekipleriyle, sosyal medyalarıyla, kamuoyu destekleriyle, daha da önemlisi akıllarıyla oradaydılar.


Batı Ukrayna'ya destek vermedi gibi görünse  de aslında büyük bir panikle her türlü desteği veriyordu, belki de vermek zorundaydı.

Çünkü geçmişte yaşanan iki büyük dünya savaşında, özellikle de 2. Dünya Savaşı'nda her iki taraf çok büyük bedeller ödemiş, çok büyük insan kayıpları yaşamıştı.


ABD stratejik gücünü kaybetmemek, Avrupa da geçmişte yaşanan felaketleri bir daha yaşamamak için Rusya ile komşu olmak istemiyordu.


Demek ki savaş sadece cephede savaşan askerle kazanılmıyor. Özellikle günümüzde, iletişim çağında savaşın birçok cephesi vardır.

Hatta Batı, özellikle de İsrail ve ABD savaştan önce, sıcak cephe dışında kalan tüm cephelerde Rusları tuzağa düşürebilecek büyük bir hazırlık yaptıklarını düşünüyorum.

***

Şimdi bu tespitler ışığında konuyu farklı bir noktaya taşımak istiyorum.

Kurtuluş Savaşı'na... 

Hani Kurtuluş  Savaşı'nı ve Mustafa Kemal Atatürk'ü itibarsızlaştırmak için deniyor ya; Kurtuluş Savaşı'da sadece Yunanlıları yendik. Aslında durum hiç de öyle değil. 


Nasıl ki bugün Ruslar sadece Ukrayna ile savaşmıyorsa biz de sadece Yunanlılarla savaşmadık. Aradaki fark ise Rusya Batı'yı yenemedi ama biz Kurtuluş Savaşı'nda Yunanlıların yanında İtilaf Devletlerini de dize getirmiştik.


Mondros Ateşkes Antlaşması'nın maddelerini dayanak alan İtilaf Devletleri bütün Anadolu'yu işgale başladı. İngiliz ve Fransiz desteğindeki Yunanlılar da Ege'yi işgal etmiş ve Anadolu'nun içlerine doğru ilerliyorlardı.


Belki görünürde sadece Yunan askeleri vardı, ama tüfeğiyle, topuyla, bombasıyla, yiyecek-icecek desteğiyle, istihbaratıyla, haberleşmesiyle, telgrafıyla, gökteki uçaklarıyla, casuslarıyla, Karadeniz'deki gemileriyle itilaf devletleri, başta da İngiltere oradaydı.


Evet, biz Kurtuluş Savaşı'nda sadece Yunanlıları değil, bütün bir Batı'yı yendik.

Bunun yanında İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükümeti'nin, Kurtuluş Savaşı'nı başarısızlığa uğratmak için çıkarttığı otuzdan fazla ayaklanma ile de mücadele ettik.

Bu ayaklanmaların kronolojik listesi şu şekildedir:

Ali Batı Olayı (11 Mayıs 1919 – 18 Ağustos 1919)

Ali Galip olayı (20 Ağustos 1919 – 15 Eylül 1919)

Birinci Bozkır Ayaklanması (29 Eylül 1919 – 4 Ekim 1919)

İkinci Bozkır Ayaklanması (20 Ekim 1919 – 4 Kasım 1919)

Birinci Ahmet Anzavur ayaklanması (25 Ekim 1919 – 30 Kasım 1919)

Birinci Düzce Ayaklanması (13 Nisan 1920 – 31 Mayıs 1920)

İkinci Düzce Ayaklanması (19 Temmuz 1920 – 23 Eylül 1920)

Şeyh Eşref Ayaklanması (Hart Olayı) (26 Ekim 1919 – 24 Aralık 1919)

Kızılkuyu Olayı (28 Ekim 1919 - 29 Ekim 1919)

Apa Çarpışması (28 Ekim 1919)

Dinek Çarpışması (1 Kasım 1919)

Demirkapı Çarpışması (15 Kasım 1919)

İkinci Ahmet Anzavur Ayaklanması (16 Şubat 1920 – 19 Nisan 1920)

Kuvâ-yi İnzibâtiye (18 Nisan 1920 - 25 Haziran 1920)

Üçüncü Ahmet Anzavur Ayaklanması (10 Mayıs 1920 – 22 Mayıs 1920)

Birinci Yozgat Ayaklanması/Birinci Çapanoğlu Ayaklanması (15 Mayıs 1920 – 27 Ağustos 1920)

İkinci Yozgat Ayaklanması/İkinci Çapanoğlu Ayaklanması (5 Eylül 1920 – 30 Aralık 1920)

Zile Ayaklanması (25 Mayıs 1920 – 21 Haziran 1920)

Aynacıoğulları Ayaklanması (1918 - 21 Kasım 1923)

Milli Aşireti Ayaklanması (1 Haziran 1920 – 8 Eylül 1920)

Cemil Çeto Olayı (20 Mayıs 1920 – 7 Haziran 1920)

İnegöl Olayı (20 Temmuz 1920 – 20 Ağustos 1920)

Çopur Musa Ayaklanması (Afyon'da) (21 Haziran 1920)

Kula Olayı (27 Haziran 1920 – 28 Haziran 1920)

Konya Ayaklanması (2 Ekim 1920 – 22 Kasım 1920)

Demirci Mehmet Efe Ayaklanması (1 Aralık 1920 – 30 Aralık 1920)

Çerkez Ethem Ayaklanması (27 Aralık 1920 – 23 Ocak 1921)

Koçgiri/Koçkiri İsyanı (6 Mart 1921 – 17 Haziran 1921)

İntikam Alayı Ayaklanması (Temmuz 1920)

Pontus Ayaklanması (Aralık 1920 - 6 Şubat 1923)


Demek ki biz Kurtuluş Savaşı'nda sadece Yunanlıları yenmemişiz. Bütün Batı'yı ve bizat Batı'nın desteğiyle içeride ayaklanmaları başlatan hainleri de yenmişiz. 

Ayrıca açlığı, sefaleti, cahilliği, eğitimsizliği de yendik.


Bunun içindir ki, Kurtuluş Savaşı bütün dünyadaki ezilen milletlere örnek olmuş, Mustafa Kemal'in yaktığı bu bağımsızlık ateşi sayesinde  bütün mazlum milletler bağımsızlığını kazanmıştır.