Bazen susan haklıyı konuşan haksız sindirir, o halde hak olanı söylemek hakkın gereğidir.
Türkiye kritik süreçlerden geçiyor… 35 yıldır bedel ödeten bir meselenin ilânihaye devam etmesini dileyenler ya da tereyağından kıl çeker gibi hallini umanlar beyhude hayalin içindedirler.
Biz yüzyıllar boyunca çok millet ve çok devlet tanımışız. Bize en yakın ve en uzak olanı da sinemize çekme merhametiyle destan olmuşuz. Derken Avrupai ihtilalın milliyetçilik bühtanıyla dostu düşman eyledik. Nihayet tedbir niyetine yeni bir devletle yola koyulduğumuzda ki adına “Türkiye”, rejimine “Cumhuriyet” dedik; yedi düvele karşı: “biz tek bir milletiz, bizi artık parçalayamazsınız” diye ilan eyledik. Fakat kimi Fransız beyinliler -ki bunların içinde Türk de var, Kürt de- milliyetçiliği ırksal telakki edip alt-üst mücadelesine hevesleniverdiler. Yıllardır harici cenahlar, köşelerinden halimize hayranlıkla (!) bakmaktalar.
Devlet olarak da çok yanlışlar yapıldı milliyetçilik mefhumunda. Devlet, yönettiği insanları birlik ve bütünlük içinde tutmakla vazifeliyken; çeşitli vesilelerle çoklarını kendine küstürdü. Zaten bahane uman kimi militan ruhlu pervasızlar terör örgütü oluşturmuş oldular böylece. Bugün çözüm sürecindeki müspet niyeti idrak etmekteyim, fakat keşke bu adımlar şimdiki gündemler evvelinden atılmış olsaydı.
Terör örgütü, geçtiğimiz 35 yıl içerisinde en başarılı hamlesini kendine kamuoyu oluşturmakla yaptı. Maalesef terörün şu ya da bu vesile ile hatırı sayılır toplumsal alt yapısı oluşmuş durumda. Bu durumun oluşmasında Türk milliyetçilerinin ötekileştirme temayülleri ile devletin, terörü bitirme konusunda istikrarlı bir irade ortaya koyamaması da belirleyici olmuştur.
Sürecin hassas oluşunun temelinde terörün halk tabanı vardır. Fakat ortada bir gerçek de vardır ki ekseriyet akan kanın artık durmasını istiyor. Acılar derinleştikçe iş kuyruk-evlat meselesine dönüşüyor ki düşman cenahlarının da arzuladığı şey bu. Yüksekova’da görevli bir dostumdan işittim; bu çözüm süreci ciddileştiği oranda insanların bakışındaki aşk değişmiş, artık kan akmayacak mı diye bayram edesiyelermiş. Hatta zaman zaman provokatörlere karşı yetkilileri de bilgilendirmektelermiş. Süreç akamete uğrasın istemiyorlarmış.
Süreci her defasında basit gazellerle boykot etmeye çalışanlar esasında kuru milliyetçilik güruhundan tuzu kurulardır. Özde insan olanın kardeşi Kürt’tür, Laz’dır, Çerkez’dir, Rum’dur, Ermenidir fark etmez. İnsan olmadıktan sonra kardeşi Türk olsa da fayda etmez. Biz özümüze dönelim ve bütünleşelim. Çözüm süreci milletimizde ortak vicdan oluşturduğu kanaatindeyim, halkımızı bölen asıl niyet ise bu süreci baltalamak isteyenlerin uhdesindedir. T.C. muhabbeti sadece bir vesiledir onlar için…
Terör cephesinde de barışı istemeyenler var, milliyetçi cephede de. Bu durum düşündürücü…