SEVGİLİ YURTTAŞLAR!

Ahmet ÇİÇEK

Taksim merkezli eylemler artık masumiyetini yitirmiş; demokratik tepkiden uzak holigan, illegal, anarşist, hırlı hırsız, intihar eğilimli kişilerin çizgisinde yol almaya başlamıştır.
Düne kadar acabalar vardı kafamda ama bu metotla yola çıkanların bu memlekete hayrı olamayacağına kanaat getirdim artık. 
Siyasi bir tarafım yoktur lakin, hakkaniyetle baktığımda hükümete isnat edilen ithamların abartılı, ahlak dışı ve art niyetli olduğuna dair kanaatim güç kazandı.Diktatörlük isnadı, sayın Kılıçdaroğlu'unu komik duruma düşüren bir gaftı. Bugün sosyal medyada sakız olmuş. Bir başbakan halktan aldığı yetkiyle irade göstermesi milletine güven verir, endişe değil. Ben pısırık ve kararsız bir başbakandan ise, cesur ve irade sahibi bir başbakanın memlekete daha hayırlı olduğu fikrindeyim.
Özgürlükten dem vuranlar... İnsanlar sokak ortasında öpüşebiliyor, televizyonlarda diziler ensest ilişkilerle halka pazarlanabiliyor. Şehirlerimizde -ki ben Rize'deyim ve Rize muhafazakar bir şehir görüntüsünde bilinir - AKP döneminde minili bayanlar sokaklarda rahat rahat dolaşabiliyor. Sanal ortamda iktidara ve başbakana hakaret üstü ithamlarda bulunulabiliyor. Mahkemeler taciz edilebiliyor. Bundan öte özgürlük mü olur? Valla bana fazla geliyor. İnsanlar fazla özgürlükte kimliklerini unutur, bazı prensipleri olmalı insanın.
Ben imam hatip mezunuyum, babam kendimi bildim bileli siyasetin içinde ki şu an ilçe yönetiminde başkan yardımcısı. Ben bu halde Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun uzmanlık sınavında Türkiye'de 5. oldum ama mülakatta elendim. Adam kayırma varsa ben 100. olsam da ilk 22'de kadro alırdım. 5. olarak listeye giremedim. Ben de mi sokakları ateşe vereyim. Kadrolaşma iddiası da bana safsata geliyor.
Ben iktidarda her kim olursa olsun. Ülkemin daima ileri gitmesinden yanayım. İşin doğrusu on yıl evvel, 2001 krizinde yaşananlar sırasında geceleri uyuyamıyordum. Kemal Derviş'i Atatürk'e benzeterek hergün bir mucizenin yaşanmasını bekledim durdum. Oh negüzel, a partisi gider b partisi gelir diye heveslenmedim. Ben tarihçiyim, geçmişi not ederek geldim bu güne. Ülke o günden bu güne hayalüstü bir seyirle geldi.
Bugün yaşananlara inanın dünya anlam veremiyordur. Çünkü Türkiye, imrenerek baktıkları bir ülke. Keşke bizim liderlerimiz de Türkiye'nin başbakanı gibi olsa diyen nice adı gelişmiş ülkenin vatandaşları vardır. Bir anket yapılsa çok isterim. Belki ülkemizdeki parti liderleri bile imreniyordur.
Büyük değişimlere imza atan liderler hemen anlaşılmazlar. Ortaya koyduğu performasla ülkeyi yönetme çıtasını yükseltti. Bundan böyle kim iktidara gelirse gelsin o çıtanın altında gördüğü iktidarı bu halk koltuklarında barındırmaz.
Tayyip Erdoğan'ın hataları yok mu? Çok var, ben de bir yazar olarak hiç tereddüt etmeden gördüğüm hataları ve yanlış adımları dillendiririm. Köşeyazılarımı takip edenler bilir.

Kılıçdaroğlu'nun da takdir ettiğim çok yönü var. Ben onun iyi yürekli biri olduğuna inanırım. Baykal döneminde yaşanan inanç gerilimlerine set çekti. Laiklikle ilgili çarpıcı bir yazı kaleme almıştım ama Kılıçdaroğlu geldiğinden beri hiç laiklik gündemi oluşmadığı için yayınlamama gerek kalmadı. CHP'nin halka set koyan daha bir çok tabusunu yıktı.  Fakat liderlik ve idarecilik yönüyle halkımız onu biraz zayıf görüyor işin gerçeği.
Bahçeli, ketum duruşuyla ve kısık sesiyle araya mesafe koysa da beyefendi bir kişiliğinin olduğu çok belli. Üstelik özellikle ülkücü gençler üzerinde tam bir hakimiyeti var. Ülkemizde yaşanan onlarca provakatif girişimlerin tarafı olmama konusunda her defasında duyarlı davrandı. Onu halk nazarında itibarsızlaştıran 28 Şubat sürecindeki tutumu oldu. Eğer o süreçte dik duruş dergileyip taraf olmasa ve iktidar ortağı olduğu dönemde vagon değil lokomotif vazifesi görse bugünkü konumu ve durumu çok daha başka olurdu.
Demirtaş, PKK ile özdeşleştirilen bir partinin eş başkanı olmasına rağmen ben bu adamı çok sempatik buluyorum. BDP değil de etnik olmayan bir siyasi partide siyaset yapsa iddialı bir siyasetçi olabilirdi kanaatindeyim. Ki BDP'de siyaset yapmak kolay bir iş değil. Her partinin gizli iskeletinin dayattığı bir sınır var ama sınırları en sert olan parti BDP. Etnik siyasetten ötürü iktidar hedefleri olamayacağı için bu çizgilere ille de riayet etmek zorunda kalıyorlar.
Bu ülkeye hizmet etme gayesi ile kurulmuş siyasi parti lderleri ve mensuplarının demoktatik olmayan eylem ve odaklardan taraflarını çekmelerini rica ederiz.

Demokratik usullerle yanlış varsa üstüne gidelim, söz ben de sizlerle birlikte olacağım...