Yaşanan terör olayları sonrasında klasikleşen tepkiler yoruyor insanı: Kim yaptı, kim üstlendi, neden yaptı, nasıl yaptı, hangi hipotezler üzerine gerçekleşti, eylemciler yakalandı mı, işbirlikçiler kimler vs? Eğer bir devlet ciddiyetinden bahsediyorsak devlet, kendine ve milletine karşı tehdit oluşturan her girişimi misli ile cezalandırmalı. Hele bu terör olursa...
Fakat, benim edindiğim izlenime göre devlet, teröre karşı maalesef savunma cephesinde duruyor. Bu algı terörü cesaretlendirir. Halbuki bağımsız devlet kendi maddi manevi varlıklarına karşı tehtid oluşturan her türlü girişime karşı taarruz çizgisinde olmalı ki kirli emeller besleyenler harekete geçmeye imkan ve cesaret bulamasın. Taarruz demek, birkaç şehidimizin haberi üzerine havalanan jetlerimizin Kandil dağlarına birkaç bomba bırakıp dönmesi değildir.
Yine de hiçbir şey için geç değil. Devletimiz, son terör olaylarını referans alarak tez elden harekete geçmeli, teröre bulaşan, yanaşan, destek veren iç ve dış mihrakları karşısına almalı, susturmalı, deşifre etmeli, yok etmelidir. Hatta terör suçlarına istinaden idam yasası yeniden güncellenmelidir. Sayın Erdoğan’ın dediği gibi: “terörün matematiği olmaz.” Gerçekten de öyle, terörü gördüğün yerde sıfır ile çarpacaksın.
Günümüz dünyasında devletler sadece düzenli ordu ile yetinmemeli. Gerilla örgütlerini çökertmeye programlı resmi gerilla timleri de yetiştirilmeli. Öyle caydırıcı nitelikler ve imkânlarla donatılmalı ki ilkel ve korkakça hareket eden her terör girişimi en başından akim kalmalı.
Milli irade maskesi altında terör üreten milletvekili müsveddelerinin dokunulmazlıkları derhal kaldırılmalı ve onlar üzerinde devlet kendi hukukunu savunmalıdır. Son gelişmeler bu müsveddelerin maskelerini şüphe götürmez bir şekilde düşürmüştür. Bunlar PKK üzerinde bir iradeye sahip değil, onun iradesinde piyonluk yapan maskotlardan başka bir şey değiller.
Devletimiz kuruldu kurulalı hiç olmadığı kadar Kürt halkına tavrını normalleştirdi. Bugün teröre ilişmeyen hiçbir Kürt vatandaşımız: “Türk’ün şu hakkı bende yok” diyemez. Fakat terör eksenindeki asıl mesele Kürt halkının hakları meselesi değildir. Kürt halkının çıkarlarını tırnaklarının uçları kadar düşünüyorlarsa ben susarım. Bu kan emiciler, bugüne değin sunulan haklardan da rahatsızlar. Bölge halkının kalkınmasını da asla istemezler. Bu yüzden terör sorunu demokratik usullerle çözülür yaklaşımı bana mantıklı gelmiyor.
Bölge halkını PKK’ya karşı tam bir emniyet hissine kavuşturmadan terörün kaynakları kesilmez. Bu hissi oluşturmak için de PKK’yı bir daha doğrulamayacak şeklinde tepetaklak etmek gerekir. Vicdanı olmayan bir oluşumu medenilik ile dize getiremezsiniz. Onların anlayacağı bir dil kullanmak gerekir.
Devletimiz; otuz yıllık ömrü sebebiyle şımaran bu kan emici örgütü bir gecede çökertilebilecek güçtedir. Yeter ki; hükümet, ordu, emniyet ve istihbarat işbirliği güçlü bir alt yapı oluşturabilsin. Sadece bir gecelik iş… Sonra oturup, demokratik açılımı konuşabiliriz.
Şehitlerimizi rahmetle anıyor, milletimize ve şehit ailelerimize başsağlığı diliyorum. (24.08.2012)
Eğitimci-Yazar
Ahmet ÇİÇEK
beyazkivilcim@hotmail.com