Her şey değişiyor, camiler ve uygulamaları konusunda algı değişmiyor. Ben derim ki; camilerimiz erkeklerin tasallutu altında olmaktan çıksın, bayanları da himayesine alan kuşatıcı bir çatı olsun.
Konuya girmeden birkaç hatıramı arz etmek isterim. Şöyle ki;
·Askerliğimi Bosna Zenica’da yaptım. Terhis dönemine yakın bazı yerleri dolaşma imkânı bulduk. Gezdiğimiz noktalardan biri de Fransiskan manastırıydı. Hatırlatma babında arz edeyim. “Bosna kralı Stjepan Tomas'ın Katolik mezhebini seçmesi üzerine papa ile işbirliği halinde Ortodokslara baskı, yağma ve talan uygulamaları başlamıştı. Bunun üzerine Fransiskan manastırı başpapazı Fra Anceo Zvidloviç, Fatih Sultan Mehmet'ten yardım istemiş. Fatih de Ortodoksların, kilise ve manastırlarının himayesi altında, dini özgürlüklerini garanti ettiğini bildiren ferman yayınlamıştı.”
Biz de bu vesileyle manastırı ziyaret ettik. Papaz efendi bizi çok güzel karşıladı. Misafirhanesinde ikramlarda bulundu. Hizmetlerinden bahsetti; Adeta yardımlaşma ve dayanışma kurumu gibi çalıştıklarını, bölgelerindeki ihtiyaç sahiplerini hayırseverler aracılığı ile memnun ettiklerini, öğretilerini de bu vesile ile canlı tuttuklarını anlattı. Vallahi de billahi de utandım…
·Mahallemize dünyalar tatlısı, ana yarısı bildiğim amcamın eşi Hanife yengemle havadan sudan sohbet ediyorduk. Konu geldi din meselesine. Bu tür konularda bilgi ve donanım açısından zayıf olduğunu fark ettiğimde emin olmak için bir soru sordum: “Kaç din vardır Hanife Yengem.” Cevap hem ironik hem de düşündürücü idi: “Sen de beni cahil belledin ama, onu bilmeyecek ne var? İki tane din var; Biri müslümanlık, öteki cavurluk.”
Camiler konusunda çok şeyler söylenebilir ama ben ikinci hatıramdan yola çıkarak bayanlar ve camiler odağında kalacağım.
Bayanlar artık sosyal hayatın bir parçası. Her alanda hem de başarıyla kendini ispatlamış bayanları görmek normalleşti günümüzde. Fakat camiler konusundaki algıyı yıkamadılar. O mekânları erkeklerin tasallutu altında bırakmaya razı oldular.
Bayan annedir, öğretmendir, şefkat pınarıdır. Onların da va’zu nasihatten istifade etme hakları vardır; Misafir olarak değil, ev sahibi olarak. Diyanetten ricam, en azından hafta sonları belli camileri bayanlara tahsis etsin. Mesela onların da cumartesi namazları olsun. Öğlen ya da ikindi vaktinde tıpkı erkeklerin cumalarda bir araya geldikleri gibi cemaat olsunlar. O vakitlerde bayanlara ait va’azu nasihatler yapılsın yine bayan hocalar tarafından.
Bence bu yapılanma bayanların maneviyatı için güçlü bir dinamik olacaktır. Günümüzde emniyet sorunlarının çoğalmasını dikkatinize celp ederek ifade edeyim ki ahlaken beslenen bayanların evlatları emniyetin ve güvenin temsileri olmaları yüksek oranda muhtemeldir.
Belki bu sayede bayanlar erkeklere de örnek olur, camiler yeni heyecanlarla neşvünema bulur.
Ben derim ki; camilerimiz erkeklerin çatısı olmaktan çıksın, bayanları da himayesine alan yuva olsun.
Ahmet ÇİÇEK