Değerli okurlarım;
Saatsiz Zamanlar adlı romanımın okurlarıyla buluşmasından bugüne dek tam bir ay geçti. Bu zaman zarfında çok şeyler yaşandı… Bir yazarın da iç dünyasını deşifre eden bu süreci kısmen de olsa sizlerle paylaşmak isterim.
Güzel, anlamlı ve faydalı bir eser olsun istedim, Saatsiz Zamanlar’ı inşa ederken. Çok şükür bu isteğim cevap buldu. Dile kolay, üç yıldır emek sarf ettiğiniz eser artık okurlarıyla buluşuyor, haliyle siz de bir netice bekliyorsunuz. Bu yüzden kitabı ne kadar çok kişinin elinde görürseniz o kadar çok mutlu oluyorsunuz. Hatta biri gelip kitabın içeriğiyle ilgili bir şey paylaştı mı içiniz içinize sığmıyor…
Kitap, özellikle Pazar’lı hemşerilerim tarafından ciddiyetle sahiplenildi, ki çok teşekkür ederim. Genel olarak Rize sınırları içinde daha çok okuyucu buldu. Tabi bu eser okundukça keşfedilecektir, nihayetinde Ahmet Çiçek’in kalem kabiliyeti ekseriyetin malumu değil, birler, beş; beşler on olacak… Okurları peyderpey artacaktır inşallah.
Kitabın okurlarıyla buluşması adına gerek Pera yayınları gerekse ben, çeşitli vesilelerle insanlara eseri takdim etmeye çalıştık… haber7, habera gibi ulusal sanal basının yanı sıra onlarca yerel basın Saatsiz Zamanlar’ı duyurmaya çalıştı. Bölgesel televizyonculuğun önemli adreslerinden Çay TV ve Kaçkar TV beni programlarına konuk alarak eserin daha geniş kitlelere ulaşmasında önemli katkılarda bulundular, sağ olsunlar.
Bunların dışında adeta Saatsiz Zamanlar kahramanı gibi her karşılaştığı insana bu eserden bahseden ve bu teşebbüsleri ile yeni okurlar oluşturan onlarca gönül fedaisi dostlar var ki onların haklarını nasıl öderim bilmem… Tek tek isim vermek isterdim ama eksik bir isim olur endişesindeyim, gönül kırmak istemem. Onlar kendilerini bilirler… Ben her zaman ilk adımlarımda yanımda olanlara ayrıca bir değer veririm ki böyle değere sahip çok dostlarım var çok şükür.
Tabi böyle gönül fedailerinin dışında üzüldüğüm, hatta çok üzüldüğüm şeyler de yok değil… Dostum bildiğim çok kişi de bırakın başkalarına vesile olmayı, kitabı kendi dahi temin etmemiş, hatta sağda solda alay konusu yapanlar da var… tabi, yerin kulağı var… Olan bitenden haberim oluyor, onlar da kendilerini biliyor… Çevresi geniş biri olarak bilinirim ama görünen o ki o kadar değil…
Yanlış anlaşılmasın, Saatsiz Zamanlar ahbaplık ilişkileri ile okurlara ulaşacak bir roman değildir. O zaten kendi kalitesiyle kendi okurlarını oluşturacak kabiliyettedir. Fakat yazarın iç dünyası demiştik ya, böyle bir adımda ahbaplarını yanında görmek ister bir yazar. Saatsiz Zamanlar benim dördüncü yayımlanmış kitabım, daha evvel de vefasızlıklar görmüştüm ancak belki de ilk defa bunu aleniyete ifşa etme gereği duydum.
Saatsiz Zamanlar, insanı beden ve ruh diye ikiye ayırıyor… Ruhun terbiye aşamalarını Erdem karakterinde an be an yaşatıyor. Beşeri aşkın temsilcisi olan Ceren de aşk ateşinde yanarak ruhunu pişiriyor ve derken ilahi be beşeri aşk bir noktada buluşuyor. Ya sonrası…
Saatsiz Zamanlar, felsefi ve psikolojik altyapısı güçlü bir eser olmakla birlikte bunu oldukça yalın bir dille ve oldukça sıradan bir doğallıkta okuruna hissettiriyor… Baştan sonra merakınızı canlı tutmaya gayret ettim, okur gözüyle yol almaya çalıştım, yer yer kendimi de şaşırtan kararlar vererek yeni maceralara atıldım… Derken gerisine karar verin…
Daha evvel de ifade ettim. Bu eserler okundukça keşfedilecek bir eserdir. Siz okurlardan ricam; eseri okuduğunuzda eğer nitelik göremediyseniz kimseye bu eseri okutmayın, eğer anlamlı, faydalı ve güzel bir eser olduğunu düşünüyorsanız lütfen yeni okurlara da bunu yaşatın…
Sağlıcakla kalın…
Ahmet ÇİÇEK