“Bıçak kemiğe dayandı” sloganını daha evvel çok duymuşuzdur ama bu defa farklı, bu defa bıçak terörün kemiğine dayandı. Son dönemlerde terörün bu kadar çok çırpınışının, hesapsız kitapsız saldırılarının perde arkasında bıçağın kemiğe dayanması var. Çok zor durumdalar…
Ben terörle mücadelede geçmişe nazaran çok önemli mesafelerin alındığı kanaatindeyim. Türkiye son dönemlerde hem yurt çapında, hem de uluslar arası çerçevede terörün beslenme kaynaklarına daha evvel hiç olmadığı kadar başarılı müdahaleler yaptı. Öyle ki uluslar arası arenada Türkiye’nin dik duruşlu siyasetinden rahatsız olan kimi devletlerin terör örgütüne gizli ya da açık destek verdiklerini biliyoruz. Ama buna rağmen terör güç kaybediyor. Türkiye piyon değil, oyun kurucu bir ülke.
Terör örgütü Kürt halkının hak hukukunu üstlenme alt yapısını kaybetmiş, etrafı alındıkça terörden nemalanan kimi illegal çıkar odaklarının, siyasi mihrakların, uluslar arası kimi odakların, derneklerin, kuruluşların menfaatlerini koruyup gözeten kiralık örgütten başka bir şey olmadığı iyice açığa çıkmıştır.
Hükümet Kürt halkımıza olumlu tavır alan, sorun oluşturan değil, problem çözen bir yaklaşım sunuyor. Bölge terörden arınsa halk çok daha pozitif gelişmeler yaşayabilecektir.
Ben bu tür hain saldırıların artacağını bir süredir bekliyordum. Hükümet bu tür eylem ve saldırılara karşı önlemler almada biraz daha aceleci olmalıdır. Profesyonel ordu için hazırlıklar tamamlanıyor ve bu ordu 2012 Nisanında araziye çıkacakmış. Özel Harekât Timleri ve eğer Jandarma Genel Komutanlığı sadece İçişleri Bakanlığına bağlanabilirse Jandarma timleri ile teröre karşı çok daha etkili bir müdahale yapılabilir. Fakat ordumuzda terörle mücadelede bürokratik sorunlarımız var. Gerek istihbarat ve gerekse acil müdahale konusundaki zafiyetler Koşaner’in itiraf konuşmalarında da gündeme gelmişti. Görünen o ki henüz bu zafiyetlerden ders çıkartılmış değil.
Terör örgütü kendince bazı hesaplar yapmakta ancak Türkiye’nin yeni vizyon ve misyonunu algılayamadıklarından olsa gerek hesapları tutmadığı için anca otuz yıldır ezberledikleri terör saldırıları ile akıllarınca devleti zaafa uğratma hevesindeler. Yakında bu tür saldırılar daha da arttırabilirler, çünkü hevesleri kursaklarında kaldıkça başka çıkış yolu bulamayacaklar.
Teröre karşı müdahalede inisiyatif devletin elinde olmalı. Müdahale etmek için şehit haberlerini beklememek gerekir. Devlet kendisine karşı legal ve demokratik yöntemler dışında bir usul ile baş kaldıran her kimse, o başı almada her türlü çareye başvurma hakkına sahiptir. Eğer tam bir operasyon ile etrafı alınırsa bu meselenin halli için çok beklemeye gerek yok, haftalar içinde bu işe nokta konabilir. Türk güvenlik güçleri bunu başarabilecek niteliktedir.
Devlet kendisine halk tabanı oluşturmaya çalışan terör örgütü ile halkını ayrıştırmayı başardı. Demokratik açılımlar devam ederken aynı zamanda teröre karşı dik ve net duruşunu da ortaya koymalıdır. Ülke sınırlarının her zerre toprağında duruşunu hissettirmelidir.
Yeni anayasa çalışmalarının başladığı bu günlerde Türkiye’ye yeni yol haritaları göstermek terör örgünün haddi olamaz. Belli ki bu anayasa çalışması terörü zehirleyecektir. Kendisine yaşam alanı bırakmayacaktır. Adalet ve demokraside terör beslenemez.
Muhalefet partilerinin teröre karşı beyanatlarına şaşırdım doğrusu. Gerçekten de Türkiye’yi taşıyacak vizyona sahip değillermiş. Ana muhalefet partisi hükümeti istifaya çağırıyor. Diyelim ki iktidar istifa etti. Terör örgütü demez mi: “ana muhalefetin yapamadığını ben yaptım. İktidarı alaşağı ettim. Artık benim çizgimden gitmeyen bir iktidarı yaşatmam.” Sayın Kılıçdaroğlu’nun terörle mücadeledeki akıl üstü(!) formülü bu mudur? Sayın Bahçeli OHAL gibi ezberi bozulmuş bir öneri ile olaya bakıyor. Keşke böyle bir olayda siyaseti bir kenara bırakıp terör örgütünü çatlatan bir ortak tavır oluşturabilselerdi.
Ben bu kadar hazin olaylar yaşanırken milletimizin sağduyulu tutumunu alkışlıyor. Şehit kardeşlerimizin kanının bu güzel vatan toprağımızda cennet çiçekleri açtıracağını bilerek ruhlarının şad olmasını Rabbimden diliyorum.