Halife Harun Reşit Emîrü'l-mü'minîn idi, nasihat istiyordu, nasihat bekliyordu…
Din nasihattir..
İnsanlar nasihat istemezse, nasihati unutursa doğru yolu da unutur… Nasihat istemezse Rabbini de unutur… İnsanlar nasihat almazsa “benim” demeye başlar…
Bizler de nasihatini alacağımız güzel dostlar her zaman edinelim ve nasihat dinleyelim.
“Vâizlerin efendisi” olarak nitelenen İbnü’s-Semmâk’tan Halife Harun Reşit’e ibretlik nasihat…
İbnü’s-Semmâk, dünya nimetlerine düşkünlüğü insanın boynuna geçirilmiş bir tasma, ayağına takılmış bir bukağı olarak değerlendirip, “Allah’tan O’na hiç ibadet etmemiş gibi kork ve hiç günah işlememiş gibi de O’ndan umutlu ol” sözüyle havf ve recâ görüşünü ortaya koymuştur…
Ona göre Allah korkusunun delili hüzün, şevkin delili talep, recânın delili ise ameldir.
Onun vaaz meclislerinin en belirgin özelliği dinleyenlerin engin bir huzur duymaları ve göz yaşı dökmeleriydi. Diğer vâizleri dinlerken ağlayamadıklarını söyleyenlere, “Para ile tutulan ağıtçı kadının ağlaması ile öz yavrusunu kaybeden annenin ağlaması bir olur mu?” şeklinde karşılık vermiştir (Münâvî, I, 162). (TDV, İslam Ansikopedisi)
***
Halife Harun Reşit, hac ziyareti için Mekke’de bulunduğu esnada orada bulunan âlim ve zâhid bir şahsiyet olan İbnü’s-Semmâk’ı veziri Fazlı Rebî ile birlikte bir gece ziyarete giderler…
İzinsiz kapı çalan ziyaretçilere İbnü’s-Semmâk, “izinsiz insanları neden rahatsız ediyorsunuz, siz kimsiniz?” diye sorar…
Vezir Fazlı Rebî Halifeyi tanıttıktan sonra, “Allaha ve peygamberine ve sizden olan ülü’l-emre itaat ediniz” (Nisâ, 59) ayetini okuyup, ona itaat gerekir size, der...
Veziri bu sözüne karşılık İbni semmak cevabı: “Peki o Peygamber (sav) Efendimizin, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in yolunda mıdır ki ona itaat edeyim… O halifenin izini Mekke’de bile göremiyorum. Allah bilir diğer yerlerde nasıldır.”
Bu sözü işiten Halife Harun Reşid:
- Bana nasihat et bende halimi düzelteyim…
İbni Semmak:
- Ey halife seni yarın Allah’ın huzuruna çıkarttıklarında seni iki yol bekliyor; ya Cennet, ya Cehennem…
- Ona göre hareket et, ona göre halkın işlerini gözet, adil ol hep iyiliklerde bulun.
Fazlı Rebî söze karışıyor:
- Halifenin cennete gideceğinde şüphen mi var?
İbni Semmak Fazlı Rebî’nin yüzüne bile bakmadan;
- Ey Halife bak, bu Fazlı Rebi denilen vezirin bu akşam seninle beraber ama orada seninle olmayacak, orada yalnız olacaksın, orada bu adam lafa karışmayacak, yarın o yanında olmayacak, orada söylese bile kimse sözüne değer vermezler, başkalarına güvenme kendine acı!..
***
Bu sözler üzerine kendinden geçen halifeye İbni Semmak bir bardak su götürür:
- Ey halife suya öyle ihtiyacın olduğu bir zamanda şu suyu sana vermeseler almak için ne verirdin?..
Halife:
- Bütün malımın mülkümün yarısını verirdim diyor…
Halife suyu içtikten sonra İbni Semmak tekrar soruyor:
- Ey halife, peki bu suyu dışarı çıkartamayacak olsaydın ve bir tabip seni bundan kurtarmak için malın diğer yarısını isteseydi ne yapardın?..
Halife:
- Malımın diğer yarısını hiç düşünmeden verirdim, diyor
İbni Semmak:
- Maşallah akıllı bir adammışsın… Birinci de vermeseydin ölecektin, ikincide vermeseydin yine ölecektin…
- Ey halife, sakın malım mülküm deme!.. Hepsi bir bardak su imiş, neye kibirlenirsin neye gururlanırsın, malına mülküne asla güvenme!..
İbni Semmak’ın bu sözleri üzerine önüne bir kese akçe koyuyorlar…
- Nedir bunlar?.. Biz halifeyi cehennem ateşin koruyoruz, halife bizi Cehennem ateşine atıyor suphanallah!.. Kaldırın o parayı, ne yaparsanız yapın!
***
Halife, İbni Semmak’ın bu sözleri karşısında oldukça etkilenir, “vallahi bunun sözü de tesirli, çok doğru ve mertmiş der… Bu nasihati çevresindekilere de ifade edermiş.
(Bu kıssa, Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in bir konuşmasından derlenmiştir)
***
“Günümüz siyasetçileri, liderleri de acaba böyle nasihatlere ihtiyaç duyarlar mı?.. Ya da acaba neden ihtiyaç hissetmezler?” denilecek olursa;
Muhtemelen “Harun Reşit bir Halife idi, o Emîrü'l-mü'minîn idi… Şimdiler de halife yok ki, Emîrü'l-mü'minîn yok ki nasihate ihtiyaç hissetsinler” olacaktır!
***
“Din nasihattır. Biz kime (yahut kim için) diye sorduk o da Allah’a, Kitabına, Rasulüne, Müslümanların (meşru) idarecilerine ve bütün Müslümanlara dedi.” (Müslim, İmân, I, 74.)
***
İbret alınması ve istifade edilmesi dileğiyle…
Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
08 Ekim 2020 Perşembe / 21 Safer 1442