İstişareye tenezzül etmeyen m.v. adayı milletvekilleri!..

Ahmed ÇITLAKOĞLU

 Hususen Ak Parti adayları!..

7 Haziran’a sayılı günler kala hala ayakların yere basmadığı görülüyor...
Unutmayınız ki sizler vekil millet asil! 
 
Dün vekilken vekâlet aldığınız milleti dinlemeye pek fırsat bulamadınız.
Dinledik dedikleriniz; millet değil, size yakın, sizin sıfatınızdan istifade etmek isteyen bazı kesimler idi!..
Hiç değilse seçim çalışmaları münasebetiyle ziyaret etme durumunda kaldığınız milleti, bugünlerde dinleyiniz! 
Kendinizi tanıtmaya gerek yok. Millet zaten sizleri gayet iyi tanıyor! 
 
“-Bizi seçimden seçime ziyaret ediyorsunuz!” diyenlere mazeret bildirmek yerine; “- Haklısınız, geçmişte yeterince sizlerle ilgilemedik, ihmal davrandık. Hatalarımızı kabul ediyoruz. Sizler ne söyleseniz haklısınız…
Doğru. Sizlere belki pek “Tatlı” hizmetler sunamadık. Lakin acı da tattırmadık. 
İnşallah bundan sonra sizlere farklı bir “Tatlı” “Gelecek!” vaat ediyoruz” taahhüdünü verme cesaretini gösteriniz!
 
Evet, millet geçmiş dönemde sizlerin şahsi hareketlerinden kırılmış olabilir…
Lakin dün Ak Parti’ye rey veren seçmenin bugün gidebileceği bir parti yok!
Millet; Ak Parti’nin hizmetlerini eksiz görse de, milletvekillerini eleştirse de; muhalefet partileri güven vermedikleri ve ciddi alternatif bir parti de olmadığı için yine Ak Parti’ye rey verecek!
Ve Ak Parti kazanırken sizler de haliyle kazanmış olacaksınız!
 
Hiç değilse bu saatten sonra geçmişte yaptığınız hataları asgariye indiriniz!
Mümkün mertebe bundan sonraki günlerde (öncelikle) muhalefet partili seçmenlerden ziyade daha önce Ak Parti’ye rey vermiş seçmenle kucaklaşmaya gayret ediniz!
 
***
Eleştiride haddi aşmak!..
Dava adamı; davasına zarar verecek hareketlerde bulunmamalı…
Hele bir Müslüman dava adamı, söz ve fiillerinde daha hassas olmalı…
Bir âlim; cahilden beklenecek bir söz ve harekette bulunamaz!
Bir önder, bir lider, bir imam; sıradan cemaattin yapabileceği hareketleri yapamaz/yapmamalı!
 
Sorumlu dava adamları, her zaman ve zeminde yapıcı ve faydalı olmaya gayret eder!.. 
Olumsuz bir hareketi eleştirirken de faydalı olmayı esas alır… 
Dava adamları, sırf eleştirmiş olmak için eleştiri yapamazlar/yapmamalılar!
Kapalı kapılar içinde konuşulacak mevzuları kamuoyu önünde basında tartışmak da dava adamlarına pek yakışmaz!
 
Milletvekili aday tespitlerinde hata yapılmış olabilir!
Bu saatten sonra bir partilinin adaylar hakkında eleştiri yapması; kendisine bir fayda sağlamayacağı gibi partisine zararı olacaktır.
Adayların velev ki olumsuz hareketleri var, şu andan itibaren onların gündeme getirilmesi; kendi savunduğu partiden daha ziyade muhalefet partilerin işine yarayacaktır.
Öfkelenmek, kızmak; insan içindir…
Peki sabır nerede lazım?.. Sabır kimler için?
Doğru… Kabul, birileri yanlış yapmış ve hala da yanlış yapmaya devama ediyor… 
Peki, sizler ne yapıyorsunuz?
Başkaları yanlış yaparken, sizler de yanlış bir hareketle karşılık verirseniz, onların yanlış yaptığını nasıl savunacaksınız? 
Dargınlık da bile süre üç gün değil mi?!..
Ölüm hallerinde dahi taziye üç gün!.. Üç günden sonra hayat normale dönmeli!
 
Yanlış yapanlardan hesap sorulmalı!.. Lakin şimdi hesap sorma zamanı değil!
7 Haziran’dan sonra hesap sorulacak ve hesap soracak çok kişiler olacak!
***
Eleştirilerinizde haklı olabilirsiniz… Teşkilat yöneticilerinin yetersiz olduğunu, adayların isabetli olmadığını söyleyebilirsiniz… Lakin seçimlere bu yönetimle ve bu adaylarla gidilecektir. 
Haddinden fazla öfke asıl gayedeki hikmeti yok eder.
Adayları beğenmeyip hala eleştirilere devam edenler, ya (bu sebeple) partiye rey vermeyeceklerini açıkça deklare etmeli veya (partiye rey vermeyi düşünüyorlarsa) sükût etmeli!
 
 ***
Gaflet Hastalığı!..
Günümüzde çoğu insanımızın müptela olduğu manevi hastalık… 
Sağlık literatüründe henüz bu hastalığa yer verilmemiş!
 
Herkes her şeyi herkesten daha iyi biliyor!..
Makam sahibi kişi; “Ehil olduğum için bu makama getirildim. Ben, ehil olmasaydım, hatta benden daha ehil biri olsaydı beni buraya getirirler miydi?” diyor!..
 
Makam ve mevki sahibi kişi; istişare etmeye ihtiyaç duymuyor… “İstişare edeceğim kişilerin benden daha akıllı olması lâzım. Şayet o şahıslar benden daha akıllı olsalardı, buralarda onlar otururdu. Benden daha akıllı olmayan kişilerle neyi istişare edecekmişim?” diyor!..
 
Çok para kazanan kişi; “Ben, akıllı olduğum için bu serveti elde ettim. Akıllı olsalardı onlarda kazanırdı” diyor!
 
Her şeyin bu dünyadan ibaret olduğunu zanneden, makam, mevki, şan ve şöhretin, para ve saltanatın geçici olduğunu fark etmeyenler; hadi diyelim ki bilmeden böyle konuşuyorlar!
Ya inanan, hatta her fırsatta başkalarına vaazu nasihatte bulunmaya çalışanların aynı hastalığın esiri olduklarını fark etmemelerine ne demeli?
 
Öyle ki bu tiplere sorulsa; “Güç ve kuvvet sahibi, nimet ve ihsan edici Allah Teâlâ’dır.  O, mülkü kime dilerse ona verir, mülkü kimden dilerse ondan alır; kimi dilerse onun kadrini yükseltir, kimi dilerse onu alçaltır. Hayır yalnız Onun elindedir. O kimi dilerse ona sayısız rızık verir” diye, gayet güzel cevap vereceklerdir.
 
Rabbimizden duamız:
Ya Rabbî! Bizi, yapmadıklarını söyleyen gafillerden eyleme!
Ya Rabbî! Bizi, dünyanın geçici makam, mevki ve saltanatı için âhiretini unutanlardan eyleme!
Ey Allah’ım! Bize verdiğin rızıktan dolayı bizi kanaatkâr kıl, bize vermediğin şeye nefsimizi sürükleme!
 
“İki şey akıl hafifliğindendir: Bir şey konuşulacağı ve söyleneceği yerde susmak ; Susmak icap ettiği zaman da söz söylemektir.” (Şeyh Sâdî Şîrazî)
 
Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
11 Mayıs 2015 / 22 Recep 1436