İstanbul’un fethinin sembolü Ayasofya!..
Ceddimiz Fâtih Sultan Mehmet Hân’ın 29 Mayıs 1453'te (İstanbul’un o tarihteki ismi) Konstantinopolis’u aldıktan sonra ilk icraatı; o tarihe kadar (917 yıl) kilise olarak kullanılan Ayasofya’yı cami’ye çevirmek olmuştur…
Ve üç gün sonra da (1 Haziran 1453) İstanbul'daki ilk Cuma namazını Ayasofya’da kılınır.
***
İstanbul, 29 Mayıs 1453 tarihinden 23 Nisan 1920 tarihine kadar Osmanlı Devleti 'nin başkenti olarak kalır… (Ankara’nın başkent oluşu; 13 Ektim 1923)
1931 yılında kapatılan Ayasofya, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı ile 1935 yılında müzeye dönüştürülür…
***
Ne hazin tecellidir ki; dün, Ceddimiz Fâtih Sultan Mehmet Hân 29 Mayıs 1453’den üç gün sonra kiliseden camiye dönüştürülen Ayasofya’da Cuma namazı kılıp bayram yaparlarken…
Bugün 29 Mayıs 2020 Cuma gününde onun torunları Cuma nazı kılamamanın hüznü ve hasretiyle ev hapsinde ve cami duvarları dibinde gözyaşı döküyorlar!..
***
Ayasofya aslına ne zaman rücu ettirilecek?
Ayasofya müze olmaktan çıkartılıp ne zaman cami ismiyle müsemma hale getirilecek?
***
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart seçimlerinden önce (26.3.2019) Büyük Trabzonlular Buluşması'nda güzel bir müjde vermişti:
"Dediler ki Ayasofya ile ilgili olarak, hala ücretli olarak mı girilecek?' Ben de kendilerine dedim ki... Hayır Ayasofya'ya girişi ücretsiz hale getirebiliriz. Ve sadece ücretsiz hale getirmek değil. Seçimlerden sonra Ayasofya'yı tekrar aslına rücu ettiririz. Bu ne demektir? Yani Ayasofya'yı müze olmaktan çıkarıp Ayasofya'yı cami ismiyle müsemma hale getiririz. Şimdi, Trump Kudüs'ü kalkıyor başkent ilan ediyor. Öyle mi? Golan Tepeleri'ni işgalci İsrail'e çekiyor öyle mi? Siz de Türkiye'den bir cevap alacaksınız tabii... Alacaksınız. Biz şu anda her şeyden önce İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dönem başkanı olarak bunlara bir cevap vermemiz gerekmiyor mu? Biz de şimdi mesuliyetimizin gereği olan bu cevabı verdik, veriyoruz ve vereceğiz. Onun için 31 Mart bir beka meselesidir.”
***
Ceddimiz Fâtih Sultan Mehmet Hân Ayasofya’da Fetih Suresi okurken Cuma namazı da kılıyordu…
Bugün, torunları Ayasofya’da namazsız sadece Fetih Suresi okumakla avunuyor ve teselli olunuyor!..
***
Bu vesileyle İstanbul’un fethinin 567. Sene-i devriyesinde ceddimiz Fatih Sultan Mehmed Hân’ın Ayasofya Vakfiyesini hatırlamak da bu günün manasına uygun olsa gerek:
“Allâh’ın yarattıklarından Allâh’a ve O’nun rü’yetine iman eden, âhirete ve onun heybetine inanan hiçbir kimse için, sultan olsun melik olsun, vezir olsun bey olsun, şevket ve kudret sahibi biri olsun, hâkim veya mütegallib (zâlim ve diktatör) olsun, özellikle zâlim ve diktatör idareciler tarafından tayin olunan, fâsid bir tahakküm ve bâtıl bir nezâret ile vakıflara nâzır ve mütevelli olanlar olsun ve kısaca insanlardan hiçbir kimse için, bu vakıfları eksiltmek, bozmak, değiştirmek, tağyîr ve tebdîl eylemek, vakfı ihmal edip kendi haline bırakmak ve işlevlerini ortadan kaldırmak asla helâl değildir!..
Kim ki, bozuk teviller, hurafe ve dedikodudan öteye geçmeyen bâtıl gerekçelerle, bu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya kanun ve kurallarından birini tağyîr ederse; vakfın tebdîli ve iptali için gayret gösterirse; vakfın ortadan kalkmasına veya maksadından ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kast ederse, vakfın temel hayır müesseselerinden birinin yerine başka bir kurum ikame eylemek (temel müesseselerden birinden taviz vermek) ve vakfın bölümlerinden birine itiraz etmek dilerse veya bu manada yapılacak değişiklik veya itirazlara yardımcı olur yahut yol gösterirse; veya şer’i şerife aykırı olarak vakıfta tasarruf etmeye azmeylerse, mesela şerîata ve vakfiyeye aykırı ferman, berat, tomar veya talik yazarsa veyahut tevliyet hakkı resmi yahut takrir hakkı resmi ve benzeri bir şey talep ederse, kısaca batıl tasarruflardan birini işler yahut bu tür tasarrufları tamamen geçersiz olan yazılı kayıtlara ve defterlere kaydeder ve bu tür haksız işlemlerini yalanlar yumağı olan hesaplarına ilhak ederse, açıkça büyük bir haramı işlemiş olur, günahı gerektiren bir fiili irtikâb eylemiş olur…
Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâ’neti üzerlerine olsun. Ebeddiyyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebeddiyyen merhamet olunmasın…
Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse, vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun…Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir.” (Fatih Sultan Mehmed Han, Ayasofya Vakfiyesi, 1 Haziran 1453)
***
Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
30 Mayıs C.tesi 2020 / 07 Şevval 1441