Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan Referandum sonrası yaptığı ilk değerlendirmede (partiden uzak kaldığı yaklaşık 3 yıllık dönemi değerlendirirken) "Parti olarak hasbilikten hesabiliğe doğru savrulduk. Hasbiliğe döneceğiz Hesâbi değil hasbî (gönüllü hizmetkâr) olacağız…" diyordu.
"Böyle gelmiş böyle gider diyemeyiz. Eksikliklerimiz nelerdir, nerelerde hata vardır bunlara bakmamız lazım. Kucaklama ağının çok geniş olduğu bir yaklaşımı ortaya koymamız gerekecek… Önemli olan gönüllere girmektir. Tüm teşkilatları bu hale dönüştürmeyi başarmamız gerekiyor. Ve ben inanıyorum ki; bu başarılabilirse insanların bizlere teveccühü daha da artacaktır" sözlerini ilk defa duyduğumuzda (çocuklarlar gibi!) ne kadar da sevinmiş ve de umutlanmıştık!
Erdoğan’ın bu sözleri üzerine o tarihte ortak bir kanaat oluşmuştu: Artık yeni dönemde ilk olarak Bakanlar Kurulu, AK Parti MKYK ve MYK bu kriterlere göre yenilenecek, daha sonra da parti teşkilatları aynı kıstaslara göre şekillenecek!
***
“Referandum sonrası yeni hasbîlik döneminde bu güne kadar nerelerde, nasıl bir değişiklik yapıldı?” gibi bir sorgulamayı anlamsız görüyorum… Zira anlatmaya gerek yok, her şey görülüyor!
***
Muhtemelen milletvekili aday tespitlerinde de hasbîlik kriterleri belirleyici olacaktır.
***
Yenilik yapmak eskiyi çöpe atmak değildir!..
İnsanoğlu yenilikten hoşlanır…
Zaman ve zemine göre yapılacak yeni değişikler insanoğlunun gözdesidir.
Giyimden otomobile, her yeni sezonda yeni modeller, yenilikler… Eskiyen binaların, kullanılmış eski eşyaların yenilenmesi; günümüz insanının tutkusudur.
Büyük firmalar ve müesseseler bu yenilik tutkusunun etkisiyle yıllardır kullandıkları logolarını, tabelalarını değiştirirler, mağazalar vitrinlerini sık sık yeniden tanzim ederler.
Milletimizin “Başkanlık Sistemine EVET” demesi, birazda bu yenilik tutkusunun bir neticesi olsa gerek.
***
Her değişiklik; eski kullanılamaz olduğu, işe yaramaz olduğu için yapılmaz.
Bürokrasi de başarılı idarecilerin zamanla yer değiştirilmesi ve dinlendirilmesi her daim yetersiz oldukları için yapılmaz!
Bir kişinin, ne kadar liyakatli ve başarılı olursa olsun, beşerî sıfatın tabii neticesi yaptığı hataları bulunduğu ortamda ve makamda kaldığı sürece görmesi, fark etmesi pek mümkün olamaz. Makam ve ortamdan ayrılınca, geriye bakıldığında hatalar daha net gözükür… Ressamın tablosuna uzaktan bakması, müessirin eserini tepeden incelemesi misali!
***
“Bizi uyarmazsanız sizde hayır yoktur, uyarılarınızı dinlemezsek bizde hayır yoktur.” (Hz. Ömer)
Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
20.05.2018 / 05 Ramazan 1439