Sizler, aç susuz, ayak ve sırt çıplak; biz torunlarınız için kanlarınızı ve canlarınızı feda ettiniz…
Lakin torunlarınız kısık sesle bir dua edebilmek sizler için sıcak yataklarını ve mekânlarını geçici olarak feda edemediler!
Oysa Mehmed Akif dedemiz sizleri ne güzel anlatıyordu:
“Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.”
***
Ey şehîd oğlu şehîd!..
Bizleri af et… Hakkını helal et!
Sabahın karanlığında gösteriş yapacağımız kimseler olmadığı için dua davetinize icabet edemedik!
Esasında sizlerin, bizlerin duasına ihtiyacınızın olduğunu değil, bizlerin sizlerin şefaatine muhtaç olduğumuzu da idrak edemedik!
Ey şehîd oğlu şehîd!..
Bizleri af et… Hakkını helal et!
***
Bir 18 Mart Sabahı…
Az da olsa mütevazı ve samimi bir cemaat…
Namaz, dua, tespih ve zikirle Şehidleri anma programı…
Vesile olanlardan, emeği geçenlerden, duaya iştirak edenler Allah razı olsun…
Amma… Heyhat!..
Çanakkale Zaferi gibi bir zaferin ve vesile olan Şehidlerimizi anma programında olması gereken siyasetçi ve bürokratların, Asımın nesli gençlerin bulunamamaları; şehidlerimizin acısı kadar hüzün verici!
***
Oysa herkes gayet iyi biliyor ki; Şehitlerimizin ruhları, bizlerden nutuk ve çelenk değil, kur’an ve dua bekliyor!..
***
Ya Rabbi! Canını senin yolunda feda eden; varlığını varlığımıza, izzet ve onurumuza adayan bütün şehitlerimizin makamlarını âlî eyle! Bizlere onlarla birlikte haşrolmayı lütfeyle!
“Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! / Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.” (Mehmed Akif)
Vesselam…
18 Mart 2017 / 19 Cemâziye’l-Âhir 1437