Hükümet, yeni aile paketiyle önemli üç mevzuya daha neşter vurmaya çalışıyor;
- Ailenin korunması…
- Kadın istihdamı ve kadınların çalışma hayatında korunması…
- Nüfus dinamizminin korunması…
Hükümetin bu açılım paketi, bizim için ayrı bir mutluluk vesilesi oldu.
10.06.2012 tarihli bir yazımda (“Gelir dağılımında adaletsizlik ve işsizlik..!”) gündeme taşıdığım mevzuunun Hükümet tarafından Meclise taşınıyor olmasını görmek tabii ki bir vatandaş olarak bizleri sevindiren bir hadise oldu.
Ancak çalışan eşlerin çalışma şartları ve ücret politikası ile çocuk yardımları tekrar gözden geçirilmelidir.
Yeni düzenlemede devletin “adil ve sosyal” yönü bariz görülmelidir…
Bir tarafta; 3-5 çocuklu evli bir çiftten (karı-kocadan) her biri asgari ücrete iş ararken..
Diğer tarafta; çocuksuz evli bir çiftin (karı-kocanın) ikisinin birlikte (aylık 5-6 bin lira ücretle) devlet dairelerinde istihdam edildiği bir ortamda; Adil Devlet, Sosyal Devlet’ten ne derece bahsedilebilir?
Bu mes’ele, evli eşlerin birlikte yüksek ücretle istihdamına karşı olmak değil, hiç geliri olmayan evli eşlere sahip çıkma mes’elesidir!
Hele bu evli çiftler bir de çocuk sahibi iseler, devletin sorumluluğu daha da artmış olmalıdır.
Keza yeni doğacak çocuklara devlet, çocuk yardımı vermeyi taahhüt ederken…
Devlet yetkililerinin ikazını beklemeden, nüfus dinamizminin ehemmiyetini kendiliğinden idrak ederek değil üç, nüfusa dört-beş çocuk katkı sağlamış aileler de onura edilmeli, hususen eğitim çağında çocuğu olanlara da yardım yapılmalıdır.
Devlet, çocuk nafakası ödemeye mahkûm edilmiş boşanmış eş için, eşin gelir seviyesine göre nafaka yardımı da yapabilmelidir.
Çocuk yardımında kademeli sistem uygulanmalı…
Yapılacak çocuk yardımları, ailelerin gelir seviyesine göre kademeli olmalı…
Mesela hiç geliri olmayan aileye yapılacak yardım ile eşlerden biri çalışan veya ikisi birden çalışan ailelere yapılacak yardım farklı olmalı!..
Çocuk yardımlarının herkese standart, eşit olması yerine;
- Hiç geliri olmayan…
- 1000 ila 1500 arası geliri olanlar…
- 1500 ila 3000 arası geliri olanlar…
- 3000 üzerinde geliri olanlar; gibi kademeli bir sistem uygulanması daha adil, daha memnuniyet verici olabilir!
Bu vesileyle 10.02.2012 tarihli “Gelir dağılımında adaletsizlik ve işsizlik..!” yazımızdaki bu mevzuu ile alakalı değerlendirmelerimize tekrar dikkat çekmek isteriz:
“Bu sahada evli çiftlerin birlikte çalışması halinde her iki tarafı da memnun edecek seviyede revize edilebilir.
Mesela karı-koca birlikte çalışan ailelerde…
Faraza (her biri 1000’er liradan) aylık 2000 lira geliri olsa…
Hanımın işini bırakıp evine, çocuğunun yanına dönmesi halinde; kocaya (%50 zamlı) 1500, hanıma da (çocuk bakımı ve ev işleri için) 500 lira ödense...
Toplam aile bütçesinde bir azalma olmayacağından neticede:
Karı-koca eşler hem madden hem de manen daha huzurlu olmazlar mı?
İşten ayrılan eşin (hanımın veya uzmanlık isteyen bazı sahalarda kocanın) yerine yeni bir istihdam olacağından işsizlik oranı büyük oranda azalabilir.
Sağlanan bu imkâna rağmen, işinden ayrılmak istemeyen eşlerin ücretlerinde (çalışan emeklilerin ücretlerindeki gibi) bir kesinti yapılabilir!
Eşi ve çocuklarına sıcak bir yuva düşüncesiyle –dışarıda çalışma yerine- ev hizmetini tercih eden hanımlarımıza da (işten ayrılan hanımlar için takdir edilen kadar) ücret ödenmelidir.
Çalışan hamile hanımların çalışma şartları yeniden gözden geçirilmelidir.
Bu hanımların hem kendi, hem de doğacak bebeğin sağlığı riske atılmamalı; hamilelik dönemlerinde tamamen izinli sayılacak bir sistem geliştirilmelidir.
Kaldı ki hamilelerin (haliyle) iş verimi azalacağından, bu sürede (onların düşük performansı sebebiyle) işverenler de mağdur edilmemelidir.
“3 çocuk” projesi sözde kalmamalı, içi doldurulmalı!
Sadece çocuk sayısı değil, evlilik de teşvik edilmeli. Mesela;
•Çalışan bekârlara evlilik (düğün) yardımı yapılmalı…
•Çocuk sayısına göre yardım artırılmalı…
•İşsiz bekârlara evlenmeleri şartıyla iş istihdamı sağlanmalı…
•Evlilere bekarlara göre farklı ücret ödenmeli..
Haydin gençler!… Düğüne…
İşte, size…
Dayalı döşeli bir ev!..
Hazır bir iş ve tatminkar bir ücret!...
Çocuklarına hizmeti gaye edinen, akşam hasretle eşinin yolunu gözetleyen saliha bir hanım!
Devlet sizleri koçaklamak istiyor!..
Bundan daha güzel “devlet” mi olur?
Böyle bir açılım dağdakini şehre indirmekten daha müessir bir hizmet olacaktır.
Bu, sağda-solda, işsiz-güçsüz dolaşan gençlerimizi; sokaktan ve dağa çıkmaktan(!) kurtaracaktır.
Sosyal Devlet anlayışında; toplumun sağlığı ve huzuru esastır. İşin maddi yönü teferruattır!..
Problemler olduktan sonra çözüm üretmek yerine, problemlerin oluşumuna fırsat verilmemelidir!
Değil mi ki, bataklıkları kurutmanın maliyeti sivrisinekleri yok etme maliyetinden daha düşüktür!
Toplumsal mes’elelerde “adam sende, bana ne, yetkili kurumlar var, herkes vazifesini bilsin ve yapsın” diyemeyiz, dememeliyiz…
Herkes ve her kesim, imkânı ve sıfatları nispetinde sorumluluk taşımalı ve yardımcı olmalıdır.”
“En üstün adalet, halka alınmış haklarını geri iade etmektir.” (Hz. Ali)
Vesselam…
15 Ocak 2015 / 24 Rebîulevvel 1436