Diyanet, Türkiye genelinde bütün camilerde okunmakta olan bugünkü hutbesinde toplumsal bela ve musibet vesilesi olan önemli bir mevzuyu gündeme taşıyor: Faizin Toplumsal Zararları…
-İslam, faizin her türünü kesin olarak haram kılmıştır. Faizli işlemleri en büyük günahlardan saymıştır.
-İslam’ın faizi haram kılmasında da hem birey hem de toplum açısından birçok hikmet vardır. Faiz, yalnızca malın değil, aynı zamanda ömrün de bereketini azaltır.
-Faize bulaşan kişi emeksiz ve kolay yoldan kazanç elde ettiğini zannetse de aslında kaybetmeye mahkûmdur.
-Üzülerek ifade etmek gerekir ki, cahiliye döneminde olduğu gibi günümüzde de faizli işlemler bazen ticaretin doğal bir parçası gibi değerlendirilmekte, faizsiz ticaret yapılamayacağına dair düşünce ve anlayışlar yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır.
-Faizle elde edilen maldan hayır gelmeyeceğinin idrakinde olalım. Şu geçici dünya hayatımızda daha çok kazanmaktan ziyade, helalinden kazanıp helal yolda harcamaya gayret edelim. Mahşer günü, malımızı nereden kazanıp nereye harcadığımızın hesabını vermeden Allah’ın huzurundan ayrılamayacağımızı asla unutmayalım.
***
“Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Âl-i İmrân, 130)
“Faiz yiyenler, kabirlerinden şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların ‘Alışveriş de faiz gibidir’ demelerinden dolayıdır… Allah, faizle elde edilen malı mahveder, zekâtı ve sadakası verilen malı ise artırır”” (Bakara, 275-276)
“Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından faizcilere karşı açılan savaştan haberiniz olsun. Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, anaparanız sizindir; ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz.” (Bakara, 278-279)
***
Bu hutbenin hükümetin faizleri indirim kararından sonra hazırlanmış olması dikkat çekici olsa da yine de önemsiyoruz… Tebrikler.
Ancak merak da etmiyor değiliz:
-Bugün Cuma namazı kılmak üzere camilerde bulunan ve bu hutbeyi dinleyen; servetini bankalarda faizli hesaba yatırıp faiz gelirleriyle geçinen, faiz gelirleriyle vergi rekortmeni olan Müslümanların tavrı acaba nasıl olur?.. “Bizim nasıl kazandığımızdan size ne” diyerek DİYANETE ve onun şahsında HÜKÜMETE buğz mu ederler, yoksa “Allah razı olsun, biz faizin bu kadar bir bela ve musibet vesilesi olan haram bir fiil olduğunu bilmiyorduk” deyip faizi terk edenler olur mu?
-Diğer yanda, faizin alınıp verilmemesi gereken kesin haram bir fiil olduğunu vaaz ve hutbelerinde anlatan Diyanet Teşkilatı devletin bir kurumu, faizli muamele yapmak zorunda olan Ziraat-Halk-Vakıf Bankaları da devletin birer kurumu; acaba bu bankalarda çalışan namazında niyazında olan personel bu hutbeyi dinledikten sonra acaba ne düşünürler, nasıl hareket ederler?.. “Madem faiz bu kadar haram, haramın azıda bir, çoğu da… Banka personeli olarak acaba bizim haram olan faizli işlemlerimizin sorumluluğu ne olacaktır, kimlerin üzerine olacaktır?” gibilerinden bir vicdan muhasebesi yapanlar da olur mu?
***
Hâsılı kelam: Bu sistemde hükümet olmak da zor, hükümetin kurumlarında çalışmakta zor!..
Çamur deryasında yürüyenlere, saraylarda oturanlardan bir ses geliyor: Aman dikkat edin, yürüdüğünüz çamur kirli ve pistir. Sakın üzerinize çamur bulaşmasın!..
Konuşsan bi’dert, konuşmasan ayrı bi’dert!..
Her ne ise, bizler bu meselelere fazla kafa yormayalım, devlet büyüklerimiz nasıl olsa bizlerden daha iyi bilirler diyerek “CUMANIZ MÜBAREK OLSUN” mesaj ve dualarıyla teselli olalım!
Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
23 Ağustos Cuma 2019 / 22 Zilhicce 1440