1-7 Ekim tarihleri arası 1986’dan 2003 yılına kadar “Camiler Haftası” olarak kutlanırken 2003 yılından itibar “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanıyor.
Nice kutlama haftalarımız var…
Kutlama haftaları münasebetiyle genelde bir hafta boyunca yapılan muhtelif etkinliklerle kamuoyu, o haftanın mevzuuyla bilgilendirilmeye çalışılır…
Bu kutlama haftası etkinlikleri faydadan hali değildir…
Ancak bu kutlama programlarında ela alınan, işlenen tema genelde organizatörlerin kendi projeleridir. Bu projeler hazırlanırken esas bu projenin muhatabı kesimin bilgisine nedense pek ihtiyaç duyulmaz!
Değil hafta kutlamalarında, mesela camilerdeki günlük vaaz mevzularında dahi cemaatin düşüncelerinin bilinmesine ihtiyaç duyulmaz!
Hatta haftalık Cuma hutbelerinde bile değil belirli bir cami cemaatiyle istişare etmek, bölge insanının ihtiyaçlarının dahi göz önüne alınmadığı görülür!..
Malum Cuma hutbeleri uzun zamandır Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanıyor ve Türkiye genelinde bütün camilerde aynı hutbe okunuyor…
Nedense kimse akletmiyor; Karadeniz Bölgesindeki insanların ihtiyaçları ve dertleriyle Akdeniz Bölgesindeki veya Doğu ve sair bölge insanının ihtiyaçları ve dertleri aynı mıdır?
***
Camiler haftası münasebetiyle cami cemaati gündeme gelmelidir.
Cami cemaatinin gündeme gelmesi demek; cemaatin camiyle ve cami görevlileriyle münasebetinin gündeme gelmesi demektir.
Cemaat varsa camiye ihtiyaç var!.. Cemaat yoksa camiye ne gerek var!
***
“Camiler ve Din Görevlileri Haftası” ismi; “Camiler, Din Görevlileri ve Cemaat Haftası” olarak değiştirilmeli!
Hatta “Din Görevlileri” yerine de “Din Gönülleri” ifadesi kullanılmalı!.. Mademki Başkan Sayın Görmez Hoca bütün konuşmalarında din görevlileri yerine din gönüllerini tercih ediyor, bu ifade resmiyette de kullanılmalıdır.
***
Din gönüllerinin performansı, camilerin müdavimi cemaatten sorulmalı!..
Böyle bir çalışma, cami görevlilerinin cemaatle diyalogunu geliştirecektir.
Nasıl ki, devamlı müşterisinin ismini bilmeyen bir esnaf…
Daimi hastalarının ismini bilmeyen, ona ismiyle hatip etmeyen bir doktor…
Mükellef ve müvekkilinin ismini bilmeyen ve onlara isimleriyle hitap etmeyen bir mali müşavir ve avukat düşünülemiyorsa;
Değil sair vakitlerde, özellikle Sabah ve Yatsı namazlarının müdavimi cemaatini tanımayan, onlara isimleriyle hitap edemeyen cami görevlileri de düşünülmemeli!
Acaba gerçek böyle mi?
Özellikle Sabah ve Yatsı namazlarının müdavimi cemaatiyle tanışan, onlara ismiyle hitap edebilen acaba kaç cami görevlisi vardır?
30 yıldır camiler haftası kutlanırken, bu soruya tatmin edici bir cevap verilemiyorsa; esas bunun sebeplerinin ve sorumlularının sorgulanması gerekmez mi?
***
Dinî gün ve geceler takvimi olan Hicrî Takvimi, biz Müslümanlara unutturulan bir takvim.
Son yıllarda eskilere göre büyük bir gelişme müşahede ediliyor.
Diyanet İşleri Başkanlığının son yıllarda yaptığı farklı ve etkili uygulamalara bir yenisi daha eklenebilir.
Mesela hutbe ve vaazlara başlarken “bugün günlerden Salı, Ekim’ 4’ü, Muharrem’in 3’ü…” gibi bir mukaddime alışkanlığının kazandırılması, unutulan ve unutturulan Hicri ayların ihyasına vesile olabilir!
Hicrî aylar, sadece Recep, Şaban, Ramazan ve Muharrem aylarında hatırlanmamalı.
***
Cami görevlileri umumiyetle camiye gelenlere hizmet veriyor. Ya camiye gelmeyen veya gelemeyenlere kimler ve nasıl hizmet verecek?
Bu hafta kutlamalarında bu mevzu da gündemde yer bulmalı.
***
Bütün il ve ilçe müftülüklerinin web sayfalarında uygulanan tek tip dizayn, tebrik ve takdire şayan bir proje... Bu projeyi akleden, geliştiren ve uygulayanlara tebrikler ve teşekkürler.
Diyanetin bu örnek projesi sair kurumlara da emsal olabilmeli.
***
“Camiler ve Din Görevlileri Haftası” kutlamalarının cemaatle bütünleşmeye ve hayırlara vesile olması dileğiyle…
“Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.” (Hz. Mevlana)
Vesselam…
04 Ekim 2016 / 03 Muharrem 1438